Washington’da kurulan sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’ isimli girişiminin beyin takımı arasında demokrasiden hiç hazzetmeyen John Bolton da yer alıyor. Sırf Bolton’ın varlığı bile projenin kötü niyetli olduğunu göstermeye yetiyor. Bolton’ın herhangi bir ülkeye demokrasi getirmek gibi bir düşünce dünyası yok. Trump’ın “O’nu dinleseydim şimdi 6. Dünya Savaşının içinde olurduk” diyerek Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’ndan kovduğu bir adamdan söz ediyoruz.
ABD’yi Irak’ı işgal etmeye teşvik eden “Neoconlar” bu ülkede demokrasiyi yerleştirme gibi sahte gerekçelerin arkasına saklanmışlar idi. Bolton’ın Neoconlar’dan farkıysa, bu türden gerekçelere ihtiyaç duymayacak ölçüde militarist, Pentagonist bir kişiliğe sahip olmasıydı Bolton’ın Neoconlar’la en ortak yanıysa İsrail’in ilhakçı politikalarına tam destek vermesidir. Bolton, ABD’deki “İsrail Lobisi”nin ilhâk yanlısı kanadının en sıkı dostları arasında yer alıyor.
ABD’de Neoconlar tarafından yönetilen sıkı İsrail yanlısı sözde “Demokrasileri Koruma Vakfı”ndan Reuel Marc Gerecht, Bolton’ın demokrasiyle ilgilenmediğine ilişkin bir anekdot anlatır. Buna göre Gerecht “Irak savaşı” sırasında Bolton ile birlikte Fransa’ya gitmişler. Bir Fransız gazeteci Bolton’a “ABD rehberliğinde Irak işleyen bir demokrasiye sahip olabilir mi” diye sormuş. Bolton ise gazeteciye Marc’ı işaret ederek “Bunu bana değil, onlara sor” demiş.
George W. Bush döneminde Neoconlar’la hareket eden Bolton, Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu yalanını en fazla savunanlardan biriydi. Yalanlar sonradan ortaya çıktı ama Bolton’ın umurunda olmadı. Askerî müdahale dahil her yolu kullanarak Amerikan karşıtı rejimleri değiştirmeyi savunan Bolton için yıkılanın yerine nasıl bir rejim kurulacağı önemli değil. Bir başka yazarsa ABD’nin Kuzey Kore’ye müdahale etmesi sırasında milyonlarca sivil ölse bile Bolton’ın bu kayıpları normal karşılayacak tıynette olduğuna dikkat çekiyordu.
ABD’de yayınlanan “Rollign Stone” dergisinden Seth Harp’ın 11 Eylül 2019 tarihli yazısının başlığıysa “Bolton’a Şahin demeyi bırakın. Şahin asil, faydalı bir kuştur. Bolton ise bir savaş suçlusu” idi. Seth Harp, Bolton’ı Irak’ta Müslüman çocukların kanına bulanmış, siyah tüylü, ölüme tapan bir Gulyabani olarak tanımlanmasının daha uygun düşeceğini de ifade ediyordu. Harp yazısını, “Başka bir ülkenin Bolton gibi tüm dünyayı dolaşıp devlet başkanlarını görevden alma veya ölümle tehdit eden bir adama sahip olduğunu hayal edin. Basın ona şahin demezdi, deli ve uluslararası bir suçlu derlerdi” diyerek bitiriyordu. Kısacası, Bolton ABD’de yurt dışında demokrasiyi ve özgürlükleri teşvik etmeyi umursamayan biri olarak tanınıyor.
Irak’ın işgali ve sonrasında birkaç parçaya bölünmesi İsrail’in arzu ettiği bir gelişmeydi. İsrail İran’ın da aynı şekilde büyüklüğünü ve bütünlüğünü kaybetmesini diliyor. İsrail bölgede “askerî karşı-ağırlık” niteliği taşıyan tüm devletlerin küçülmesinden yana bir strateji izliyor. İsrail bu stratejisini Neoconlar, diğer dış politika ekipleri ile kullanışlı “Hıristiyan-Siyonist Beyaz Evanjelikler” üzerinden ABD dış politikasına nüfuz etmek suretiyle gerçekleştiriyor.
Bolton, İsrail’in menfaatlerini ABD’nin dış politikasıyla örtüştürmeyi kendisine iş edinen biri. Sözde ‘Türk Demokrasi Projesi’nin beyin takımının neredeyse tamamı “Nükleer İran’a karşı Birleşin (UANI)” girişiminin de üyeleri. Bu girişim de “İsrail Lobisi”ne mensup milyarder iş adamlarınca finanse ediliyor. ABD Başkanı Obama döneminde imzalanan “İran Nükleer Anlaşması”nı bozmayı yönelik bu girişim Trump döneminde amacına ulaştı. Trump Nisan 2018’de Bolton’ı Ulusal Güvenlik Danışmanı yaptı. Bolton’ın ilk işiyse ABD’nin İran Nükleer Anlaşması’ndan çıkması için Trump’ı yakın markaja almasıydı. Nitekim Bolton’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olmasından bir ay kadar sonra Trump ABD’yi bu anlaşmadan çıkardı.
Siz hiç Bolton’ın adını ‘Mısır Demokrasi Projesi’, ‘Suudi Demokrasi Projesi’, ‘Birleşik Arap Emirlikleri Demokrasi Projesi’ veya İsrail ile sözde ‘normalleşme’ anlaşmaları imzalayan herhangi bir ülkeye yönelik bir girişim içerisinde duydunuz mu? Bolton’ın Irkçı apartheid rejimine dönüşen İsrail için bir demokrasi projesinde yer almasını hayal edebiliyor musunuz? Hâyâl etmenin bir sınırı yok tabii ki ama böyle bir hâyâl Bolton’ı kahkahalarla güldürecektir.
