|
Aman ha çocuklar!

Bu hafta konuğum terör konusunda çalışmış bir akademisyen olan Deniz Ülke Arıboğan. Konuyla ilgili akademik çalışmaları okurken uluslararası terör konusunda dikkatimi çeken notlar oldu. Onları özetlemek istiyorum.

Uzmanları diyor ki: Bugün devlet-sermaye-ulus üçgeninde sermayenin uluslararası hale gelip kendisini tek bir ulus devletten kopartmasıyla dünya sistemi de değişiyor. Devleti etkilemek isteyen terör örgütlerini yönlendirmek isteyen güçler de çeşitleniyor. Artık rekabet rakip iktidar odaklarının ya da devletlerin görünen tarafında değil, görülmeyen tarafında. Anlaşılan o ki burada en elverişli araçlardan birisi de terör örgütleri ve medya endüstrileri.

Peki kim, neden terörist olur? Bu konuda pek çok çalışma var. Arıboğan’ın Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde yayınlanan politik psikoloji ile ilgili makalesinde bu çalışmalar şöyle özetleniyor: “Lewis S. Feuer ve Sigmund Freud’un yaklaşımından hareketle ‘kuşaklar çatışması’ modelini geliştirmiş ve teröristin psikolojik motivasyonunu, erkek çocukların baba ile mücadelesi ya da ödip kompleksi üzerinden açıklamaya çalışmıştır.

Aynı biçimde Kent ve Nichols da terörizmin ebeveynlere duyulan nefret olgusundan kaynaklandığını ve çocuk istismarı ya da ergenlik isyankârlığı üzerine kurulu olduğunu öne sürmüşlerdir. Aynı meseleyi inceleyen Llyod De Mause ise ne baba çocuk ilişkisinin ne de ABD dış politikasının emperyalist yaklaşımının yeterince açıklayıcı olduğunu, sonunda terörist olan bu çocuklara yönelik ebeveynlerinin istismarcı tutumunun esas rolü oynadığını savlamıştır.

Teröristlerin psikopat ya da deli oldukları hakkındaki düşüncelerin daha yaygın olmasına rağmen, onların manevi yönlerine dikkat çeken, narsisistik kişilik yapılarına atıfta bulunan veya teröristlerin son derece normal ve tıpkı bir asker gibi ülkesini ya da halkını koruma çabasında olan fedakâr bireyler olduğunu iddia edenler de bulunmaktadır.”

Uzmanların uyardığı konulardan birisi de kayıp çocuklar meselesi. Terör örgütlerinin eleman toplama yöntemlerinden birisi olarak bu konu da konuşuluyor. Nisan ayında Belçika gazeteleri De Standaard ve Knack’in Lost’de yayınlanan habere göre son 3 yılda çoğunluğu Fas, Cezayir, Eritre, Gine ve Afganistan’dan gelen çocuk yaştaki 18 bin 292 kişiden haber alınamıyor. Romanya ve Fransa gibi bazı ülkelerde bu tür kayıp vakaları kayıt altına alınmadığı için sayının aslında çok daha fazla olabileceğinden endişe ediliyor. Haberde yer alan rakamın sadece son 3 yıla ait olduğuna dikkat çekmek isterim. 2016’da itibaren refakatsiz şekilde Avrupa’ya ulaşan çocuk sayısı çok daha yüksek. Sayısı 63 bini geçen bu çocukların nerede olduğuna dair bilgi de bulunmuyor. Bu refakatsiz çocukların organize suç örgütleri tarafından kullanılmış olabileceği veya zorla çalıştırıldıkları tahmin ediliyor.

Avrupa yolundaki mülteci çocuklar… Terör örgütleri tarafından kaçırılan çocuklar… İnternette bu ağların tuzağına düşen çocuklar… Aman ha çocuklar! Onları bu dünyanın mağdurdu, maktulü yapmaya kimsenin hakkı yok… Hele katili rolüne sürüklemek… Dünyada mücadele edilmesi gereken en büyük kötülük…

HOLLYWOOD SUÇ ORTAĞI

Alev Alatlı’nın Hollywood Suç Ortağı kitabı güncelleyerek yayınlandı. Alatlı bağımsız sinemadan değil bir endüstriden söz ediyor ve bugün sinema hayatı değil, hayat sinemayı taklit eder derken Hollywood’un savaşlar, işgaller ve değiştirilmek istenen her şeye ilişkin bir rıza imalatı üretmek üzere kurulduğunu anlatıyor.

F. Roosevelt’in kızının Frank Capra’ya film sipariş etmesinden bu yanda Hollywood Pentagon-CIA işbirliğinden söz ediyor. Planlanan geleceğin öncülleri bu filmler. Sadece filmlere değil dizilere de böyle bakınca terör konusu da başka boyut kazanıyor Bu çerçevede Blacklist ve Homeland dizilerini bir de bu gözle izleyin derim. Ya da Mossad yapımı olduğu söylenen Fauda ve Spy dizileri gibi. Ortadoğu ya da dünyada ne olması ‘hedefleniyorsa’ ipuçları filmlerde gizli görünüyor. Dikkatle izlemek, neye razı etmeye çalıştıklarına fark etmek gerekiyor. Alatlı diyor ki sinema endüstrisi en mücrim kişiyi kahraman yapar. Aman dikkat Hollywood Suç Ortağı kitabını film izlerken bir rehber gibi yanınıza bulundurun derim.

ME TOO AKIMI GEÇMİŞTE OLSAYDI…

Söz Hollywod’dan açılmışken onun bir işlevi olarak, yıkama paklama ve odağı başka yere kaydırma yöntemlerinden birisini sergileyen bir filmden söz etmek istiyorum. Bombshell ya da Skandal. Fox News’in yaratıcısı ve CEO ‘su Roger Alies’in taciz skandalıyla Murdoch tarafından görevinden alınmasını anlatıyor. Film, 2017’deki Hollywood’daki #MeToo hareketinden 2 yıl sonra Aralık 2019’da vizyona girmişti.

#MeToo ifadesi, 2006 yılında Amerikalı aktivisti Tarana Burke tarafından başlatılsa da, aktris Alyssa Milano’nun, Hollywood yapımcısı Harvey Weinstein’ın cinsel taciz iddialarına yanıt olarak Twitter etiketi olarak kullanıldığında yaygın ilgi gördü. Trump’ın bunu politik olarak kullandığı ileri sürülse de o günden bugüne 47 önemli mevkide isim teşhir oldu. BM Kadın Birimi’nin araştırma bulgularına göre Ekim 2017 ile Aralık 2019 arasında Twitter’da #MeToo etiketini kullanan 24 milyondan fazla gösterim vardı.

Bu haftanın çalışma notlarında da bunlar vardı…

#Deniz Ülke Arıboğan
#Devlet
#Üsküdar Üniversitesi
#Sosyal Bilimler Dergisi
#Lewis S. Feuer
#Sigmund Freud
#Llyod De Mause
#ABD
#Terörist
3 yıl önce
Aman ha çocuklar!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler