|
Anlam haritalarımız…

Toplumsal anlam haritalarımız kişisel anlam haritalarımız ile her zaman birbirine uyum sağlamıyor. İletişim sorunları da tam burada başlıyor.

Anlam haritası lafını daha somutlaştırayım. Bu kavram, bu sembol, bu olay “benim dünyamda, bizim ailemizde, bizim toplumumuzda bu anlama gelir” dediğimiz şeyler… Değer verdiklerimiz, küçümsediklerimiz, önceliklerimiz hep kendi anlam haritamızda yerini alıyor. Anlam haritaları bize yön veriyor. Yokluğu halinde ise “anomi” dediğimiz bireysel ve toplumsal yabancılaşmanın eşiğine geliveriyoruz. Damarlar beslenemeyince beyin hastalıklarında olduğu gibi aradaki bağ kopuyor. “Anomik afazi”de olduğu gibi “hasta gördüğü şeyin ne olduğunu bilir, tanır ama adını bulamaz…”

Çocukluğumuzdan beri yaşadıklarımız, çevre, eğitim, ön kabullerimiz bu haritayı şekillendiriyor. Bu anlam haritasında yeri olan bir kelimeyle sembolle yüzlerce şey anlatabiliriz. Kapı okyanuslara açılabilir. Anlam haritamızda yeri yoksa ise bu kapı duvar olur taş gibi geri seker. İletişim ile uğraşanların işi tam da burada başlıyor. Anlam haritalarının ortak kümelerini bulup orada çalışmaları gerekiyor.

Dini konularda da durum farklı değil. Bugün dini konularla uğraşanların tam da kaçırdığı noktanın bu olduğunu düşünüyorum. Bugünün geçmişten farkı şu ki; her şey çok akışkan ve çok hızlı, iletişim hayatın bir parçası değil merkezi.

Dijitalleşmenin anlam haritalarımız üzerine etkisine herkesten çok ilahiyat ile uğraşanların eğilmesi gerekiyor. Anlam haritalarımızı mutasyona uğratacak virüs olan dijitalleşme en çok da dini değerleri etkileyecek. Dijitalleşmeyle kaçamayacağımız bir taarruz altındayız. Böyle bir durumda eski usul din anlatımı ve içeriklerinin insanı ve toplumu ıskaladığını görüyorum… Yeni dünya ve yeni insan için kanaat önderleri etkisini yitirdiyse, toplum atomize olduysa dini gruplar ve söylemler için de durum farklı değil. Diğer taraftan da bu atomize olmanın karşısında çok yönlü bir ele alış biçimi de gelişiyor. Her konu “hem de” takısıyla ele alınırken, din adamlarının iletişim meselesine daha çok kafa yorması gerektiğine inanıyorum. İhtilafın rahmet olduğunu hatırlayarak sorulara kendimizi kapatmak değil açmak artık şart oldu.

HANGİMİZİN SORULARI YOK Kİ

Bu çerçevede Kapadokya Üniversitesi youtube linkinden Alev Alatlı ile Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Prof. Dr. Hasan Ali Karasar söyleşisini büyük bir ilgiyle izledim. Söyleşiyi izlemenizi tavsiye ederim.

Alev Alatlı, “İçimde Müslüman olarak hissediyorum, İslâm’ın bu dünyanın tek kurtarıcısı olduğuna inanıyorum, ama sorularım bitmiyor ve onlara cevap arıyorum” diyordu.

Hele de bugün önümüze başka bir katmanıyla açılan sanal dünyayla birlikte sorularımız daha da artıyor. Dini, cami cemaatine anlatmanın ötesinde gençlere anlatmak önümüzde önemli bir mesele olarak duruyor.

Mehmet Görmez diyor ki, “İhtilaf ahlakına riayet etmek gerekir, medeniyetlerin çöküş ve çözülüş dönmelerinde var olan beyhude anlamsız tartışmalardan uzak durmak gerekir.

İnsan ve tabiat ilişkisi, insan ve tabiatın yaratılış gayesine uygun şekilde yeniden gözden geçirilmesini, insan ile tabiat arasında evrensel ölçekte ve nitelikte, kalıcı ve uygulanabilir yeni bir merhamet sözleşmesini zorunlu kılmaktadır… İnsan kurduğu merhametsizlik dünyasında tabiatı; aşkın, metafizik, manevi boyutlarından arındırmakta ve anlamsızlaştırmaktadır.” İslam’ın merkezinde merhametin olduğunu yeniden ve yeniden hatırlamakta fayda var.

İslam dünyasında ne yazık ki bugünün insanının sorularına kafa yoran çok da insan yok. Varsa da yine bizde var. Bu konu ile ilgili araştırma yaparken Faslı bir ilahiyatçı ve felsefeci olan Taha Abdurrahman’ın ismine rastladım. “Dini Amel ve Aklın Yenilenmesi”, “Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında”, “Ahlak Sorunsalı Batı Modernitesinin Ahlaki Eleştirisine Bir Katkı” isimli kitapları Pınar yayınevi tarafından yayınlanmış. Yazar, “İnsanın varlığının ahlaktan önce değil onunla beraber olduğu esasını kavramak gerekir” diyor.

EXXEN, GAİN VE NETFLİX FARKI

Dijital kanallar arasında rekabet sürerken açık ara liderlik Netflix’te…

Bizim yerli üretim dijital platformlarımız henüz çok yeni. Bu süreçte rakip olabilecek içeriğe ve çeşitliliğe şimdilik sahip değiller. Buna ilişkin aradaki farkı konuşurken Netflix’in küresel bir sermayenin eseri olduğu unutulmamalı. Kendi kuralları, kırmızı çizgileri her filminde öne çıkardığı unsurlar ile çok belirgin bir gelecek felsefesinin de taşıyıcısı. Yeni bireyin anlam haritalarını çiziyor…

Netflix’in kıyas götürmeyen üstünlüğünün pek çok sebebi var. Bunların başında da herkesin merakına uygun bin bir çeşit içeriği üretebilmiş olması geliyor. Rusya tarihine mi meraklısınız önünüze çeşitli şekillerde Rus tarihini anlatan belgeseller çıkıyor. Kadınların tarihi diyorsunuz önünüze onlarca içerik çıkıyor. Ekonomi, bilim tarihi, felsefe tarihi içinden pek çok önemli tartışmayı içeren yüzlerce çeşitte içerik bulabiliyorsunuz.

Hem yakın hem de uzak, tarihi film ve dizileriyle belleğin yeniden inşa edilmesi konusunda müthiş bir işlev görüyor. Geçmişi yeniden anlatıyor, geleceği gösteriyor. Toplumun her katmanına dair her hikâyeyi herkese izlettirebiliyor. Kör noktaları öne çekerek gösteriyor. Tüm bunları da bugüne bağlanan entelektüel tartışmaların içinden sunuyor. Senaryoların, metinlerin diline dikkat çekmek isterim. Türkiye’de kanallarda eksikliğini hissettiğimiz şey tam da bu.

İzlenme oranlarına odaklanıp esas tartışmaları ıskalayan yapımlar, içerikler üretiyoruz. Macera, aşk, hayatın berdevam çekişmeleri yapımlarımızda ustaca yer alıyor. Ama esas ve temel olan, insanı bekleyen, ya da kuşatan temel meseleleri hiçbir yapımda temel bir tartışma olarak görmüyoruz. Magazin detaylarda gezinip duruyoruz. Çok büyük finans ve yatırım gerektiren bu sektörde elbette bu söylediğim içerik arayışları risk almayı beraberinde getiriyor. Ama ancak böyle rekabet edebiliriz. Gerisi kendi bahçemizde çelik çomak oyunu…

#Toplum
#Sembol
#EXXEN
#Netflix
#Anlam
3 лет назад
Anlam haritalarımız…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset