|
Cumhuriyet’in en uzun 10 yılından kalanlar…

Avni Özgürel’in “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İktidar Oyunu” kitabını okuyorum. Prensiplerin aynı kalıp, içeriğin değiştiği tarih sahnesini, son yüzyılda siyaset sahnesini anlattığı kitap özellikle bugünü anlamak için çok önemli ipuçları veriyor. Siyasetin içinde izlediğimiz pek çok ardışık olayın görünmeyen sebeplerini de gösteriyor. Avni Özgürel çok yakından izlediği siyasi oluşumların geçmişini ortaya çıkartırken bugün baktığımız yerden kadim bir prensibin, aynı sebeplerin aynı sonuçları ortaya çıkarmasının da altını çiziyor. Aynı zamanda devlet çekirdeği denilen mekanizmanın, siyasi tablonun seçim sonuçlarına göre şekillenmesini bir türlü engelleyemediğini de çok iyi ortaya koyuyor. Türkiye’yi anlamak isteyen herkese tavsiye ederim..

Kitapta anahtar olabilecek pek çok dönem var, ancak 1970-1980 arası Cumhuriyet’in en uzun 10 yılı olarak tanımlanıyor. 1960-1970 arası dönemde atılan tohumlar bu dönemde filizlenmiş, bugüne miras pek çok sorun kalmış. 1960 darbesinin verdiği cesaretle devleti değiştirmek isteyen pek çok girişim ve hevesli olmuş. Başarısız olsa da bu girişimler bugünü etkilemiş. Darbe ve muhtıra denemek isteyen cunta heveslerinin pek çoğundan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) çok önceden haberdar olmuş. Avni Özgürel’in aktardığı bilgilere göre; 12 Mart muhtırasından çok önce MİT Mahir Kaynak vasıtasıyla bu süreçlerden haberdar olmasına rağmen dönemin başbakanına bilgi vermemiş. Bilgi akışını bazen keserek, elde ettiği bilgileri arşivlemekle yetinmiş. Özgürel, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un darbe girişimindeki kişileri önceden tek tek bildiğini bunlara dair soruşturma yapmadığını, onları alıp konuştuğunu ve “ihtilali gerektiren bir sebep bulunmadığını anlattım” dediğini naklediyor. Bu darbenin planlayıcılarının ‘bir elleri gençlerin diğer elleri orduda’ darbe oyununu sürdürdüklerini yazıyor.

EMRİ VERENLER

Gençlerin nasıl kullanıldığını ise yine bir başka örnekle anlatıyor. “1969 sonunda Türk siyasi sahnenin toz dumanı içinde devrimciler aradıkları ortamı bulmuşlardı. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, İbrahim Kaypakkaya, Sarp Kuray gibi kimi Filistin’deki örgüt kamplarına gidip gelmiş, kimi asker kişilerin talimiyle silah kullanmayı öğrenmiş gençlerin bütün mevcudu kendilerinden ibaret THKO ya da THKPC gibi iddialı isimlerle kurdukları örgütlerin sergiledikleri eylemlerin darbecilere katkısı, eylemlerin kamuoyunda uyandırdığı heyecandan ibaretti. Onları yönlendiren 27 Mayısçılar özel sohbetlerinde gençlerden söz ederken alaycı bir dil kullanmaktan çekinmiyorlardı… ‘Deniz Gezmiş’i, Sarp Kuray’ı filan oturtuyorum. Amerikan Büyükelçiliği’nin ön kapısının kurşunla taranmasına demokratik olarak karar veriyoruz! Emri ben veriyorum. Deniz Gezmiş, ABD Büyükelçiliği’ni tara ve yok ol, diyorum, Sarp Kuray’a git şurayı bombala emrini veriyorum’… Cunta çekirdeğinin gençlerle ilgili planının bunlardan ibaret olmadığı artık biliniyor. Plana göre darbeye direnmesi muhtemel subayların enterne edilmesi işi, üzerlerine asker elbisesi giydirilip ellerine silah verilecek gençlerle mümkün olacaktı.” (sayfa: 294)

AMERİKA’NIN İSTEMEDİĞİ BAŞBAKAN

Kitapta yer alan bir başka ilginç not, darbenin Başbakanı Nihat Erim’in hatıralarından alınmış. Muhtıranın verilmesinden 10 gün öncesi için Nihat Erim şu notu düşmüş. “Dün gece bende Amerikan Büyükelçiliği’nden Drapen, Green, Lincoln, Dillon yemekte idiler: Benim başbakan olmamam gerektiğini yarı şaka söylediler…” Türkiye’de solun tarihi içinde TİP’in kapatılmasının ardından başlayan kırılma tüm süreci bambaşka bir yola soktuğunu gösteriyor. Sosyalist Fikir Kulüpleri’nin kapanarak Dev Genç olmasından başlayarak, silahlandırılmış sol hareketlerin Türkiye’yi kontrol etmek isteyenler tarafından kullanıldığını gösteren pek çok örnek var. Türkiye’nin bu en uzun 10 yılının şahitlerinden birisi olarak hem kendi canlarını feda eden hem de başka canları almakta beis görmeyen binlerce genci büyük bir hüzünle hatırladım.

HER DARBE GİRİŞİMİ ARDINDAN BAŞKA ÖRGÜTLER DOĞAR…

Kitaptan önemli bulduğum notlardan birisi de Özgürel’in yaşanan her darbe girişiminin ardından yeni bir örgütün ortaya çıktığına ilişkin tespitleri oldu. Başarısız dahi olsa… Talat Aydemir darbe girişimi de bunlardan birisi olmuş. “Ayaklanmaya katıldıkları için ordudan atılan yüzlerce subay ve Harp Okulu öğrencisine gelince, çoğunluğu giderek kalabalıklaşmaya başlayan devrimci sosyalist gruplara katılmayı seçti… “

EN İYİ ARAYIŞI ‘İYİ’Yİ Mİ ÖLDÜRÜYOR…

Birçok yerde görüyorum, duyuyorum; şöyle olsun böyle olsun, daha iyi olsun derken yapılması gerekenler, elden gelenler de yapılamıyor. Daha iyiyi aramak yerine gücümüzün yettiğini, elimizden geleni, yapılması gerekeni yapmayı teşvik edecek bir iklime ihtiyacımız var. Yoksa etrafımız o öyle olmaz, böyle de olmaz, şöyle de olmaz diyen insanlarla doldu, taştı!

#Avni Özgürel
#Devlet
#Osmanlı
#Cumhuriyet
4 yıl önce
Cumhuriyet’in en uzun 10 yılından kalanlar…
Trump ve Netanyahu’nun kader ortaklığı…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?