|
Hangisi gerçek

Batı dünyasında olan bitenleri yorumlamakta hep zorlanıyoruz. Bir tür çocuksu algı zafiyetimiz var. Gereğinden fazla önem verirken de yok sayarken de… Bu, Batı’nın kültürel kodlarına olan yabancılığımızdan tutun da ilahiyat eğitimimizin yetersizliğine; dinler tarihinde uzmanlaşmış akademisyen ve araştırmacı sayısının azlığından yola çıkarak bu konulara ilişkin merakımızın olmamasına kadar pek çok sebebe bağlanabilir. Batı’nın kültürel kodlarının burada yattığına inanarak, ilahiyat fakültelerimizin İslam ilahiyatı kadar Hristiyan ve Yahudi ilahiyatına hatta pagan inanışlarını analiz etmeye uzanan güçlü bir eğitim müfredatı olması gerektiğine inananlardanım.

Kovid- 19 vakası pek çok ülkede toplumda moral değerleri güçlendirecek bir takım girişimlere sebep oldu. Bunlardan birisi de Avrupa’da bazı şehirlerde kiliselerde çan çalınmasının yanı sıra bazı günlerde ezan okunmaya izin verilmesi oldu. Ancak Düsseldorf’ta okunan ezan değil de 500 yıl sonra Endülüs’te okunan ilk ezan bizi daha da mest etti. Dinler tarihi hocası Doç. Dr. Bülent Şenay tam da buradan başlayarak bizleri uyararak Simulakra meselesine dikkat çekiyor. Fransız sosyolog Baudrilard’dan ödünç aldığı kavramla simülasyonun kopya dahi olmadığını, aslında gerçek olmayanın gerçekten daha gerçekmiş gibi görünerek gerçeği yok ettiğini söylüyor. Böylece gerçekliğin yerini -mış- gibi görünmeler alıyor derken gerçek ile simülasyonu ayırt etmenin önemine değiniyor. Bugünün Müslümanının önünde duran en önemli meselelerden birisi olan algı kirliliğine karşı ne yapabiliriz, inancımızı nasıl muhafaza edebiliriz? Referanslarımız neler olmalı, nereye bakmalıyız? İslamiyet’ten zannedilip olmayan meseleler üzerine düşünmek gerekiyor. Bülent Şenay simulakrların hegemonyasına karşı tek çıkış yolunu imanın estetiği olarak görüyor.

Elbette bu kavramların hepsinin tartışılması gerekiyor.

Efendim Endülüs’te okunan ezanı seslendiren Farisi Musiki Topluluğu, bu kaydı 2017’de stüdyoda kaydetmiş. “İranlı Mehdi Yarrahi tarafından bir albümün parçası olarak okunmuş. Bir tür derin kilise soundu org sesi üzerine okunmuş ezan BMI-Broadcast Musıc Inc lisansıyla sürülmüş. Bu bir Alman Vakfı’nın müzik şirketidir. Eserin yayın hakkının olduğu Alman Vakfı ise 1850’lerde bir Alman Katolik-Yahudi aile tarafından, dini eserler ve ilahiler yayınlamak için kurulmuştur. Şimdi beşinci kuşak temsilcileri tarafından yönetilen bu Alman Vakfı Bertelsmann/Mohnn ailesine ait. Merkel’in de siyasette destekçileri olan ailenin İspanya, İsrail, Amerika gibi pek çok ülkede şubeleri, şirketleri bulunmaktadır. Sorun bu Alman Vakfı’nın böyle bir ezan bestesini sahiplenmesi değil. Bu sıradan hoş çalışmanın 2017’deki orijinal albümden bağımsız ve İspanya’da Endülüs canlanıyormuşcasına ‘İspanya’da 500 yıl sonra ezan’ iddialarına sebep olacak şekilde servis edilip, bizzat Müslümanlarca yayılmasıdır. Oysa bu uydurmadır.. Ne oluyor?....’’ diyor.

Doğrusu dikkate alınması gereken yorumlar. Özellikle bu dönemde çok daha dikkatli olmalı. Duygusal tahrik ve kültürel hamaseti normalleştiren söylemlerden uzak durulması gerektiği uyarısıyla…

***

Hepimizin birçok konuya ilişkin yorumları farklı olabilir. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz… Aslında sabah geçen haftadan beri olanları değerlendiren bir yazıya devam etmek fikriyle uyandım. Anadolu insanının, annelerimizden gördüğümüz tedbirine, artan pilavını ve her türlü yemeğimi ziyan etmeden buzluğa atıp sonra başka yemeklerle değerlendiren, kıyısında köşesinde yine annemin deyişiyle “ihtiyat’’ olacak erzakını illa ki bulunduran o tedbirli haline atıfta bulunmuştum ki… Mevzu siyasi ve organize yolla düzenlenmiş bir siyasi linç kavgasına dönüştü. Hakkımda bilinçli bir şekilde yapılan saldırılar karşısında söylediklerim çarpıtılarak konunun farklı yerlere çekilmek istendiği çok aşikâr. Bu konu hakkında açıklama yapmayı kendime zül addederim. Ancak hukuki süreci başlattım ve bu sürecin sonuna kadar da takipçisi olacağımı söylemek isterim. Yazıya buradan devam edecekken, çok yakın bir dostuma dair aldığım üzücü bir haberle vazgeçtim yazmaktan. Ama sonra belki… Şimdilik yıllar önce yazdığım bir makaleye atfen ‘Ramazan’a da hürmeten susma orucunu’ en uygun tavır buluyorum ve ‘Hasbünallahi ve ni’melvekil’ diyerek Allah’a havale ediyorum.

#Batı
#Ramazan
#Siyaset
#İran
4 yıl önce
Hangisi gerçek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset