Akşener’in Buğra Kavuncu’yu MİT ve Milli Savunma Bakanlığı’na sorması şüphesiz suç değil. Ancak bu kurumların yazılı cevap vermesi 2937 Sayılı MİT kanunu gereği düşünülemeyeceğinden şifahi cevap verilmesinde de bazı sıkıntılar yaşanması söz konusu. Öncelikle bu cevabın kamuoyu ile paylaşılmaması gerekiyor. Diğer önemli bir konu da yargıda devletin genel güvenliği ile bir dava konusu ve gizlilik kararı varsa hiçbir şekilde açıklanmaması gerekiyor. Bilindiği gibi İyi Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu ve dayısını FETÖ’cü olmakla suçlamıştı. Kaynak olarak da MİT ve Genelkurmay’ı göstermişti.
İyi Parti’deki FETÖ iddiaları bu kez Genel Başkan Meral Akşener’e sıçradı. Buğra Kavuncu’nun FETÖ’cü olup olmadığına ilişkin iddiaları araştıran Akşener bu konu hakkında MİT ve Genelkurmay başkanları ile yaptığı görüşme sonrasında devletin elinde bu konuda bir bilgi olmadığını Özdağ’a bildirdi. Özdağ ise Akşener’e bu konuda şok bir yanıt verdi. “Devlet FETÖ’cünün bilgisini FETÖ şüphelisine vermez” ifadesi ile Özdağ bu kez açıktan Akşener’i suçluyordu. Hem de yalancılıkla. Zira Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından o tarihten 4 yıl önce Akşener hakkında FETÖ suçlaması ile dava açıldığı iddiası mevcuttu. Ancak geçen 4 yıl içinde Akşener soruşturmayı yürüten savcılar tarafından henüz ifadeye çağrılmamıştı. Kendisini ve avukatının yaptığı başvurular da bir netice vermemişti. Soruşturma halen gizlilik kararı ile sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Meral Akşener için ‘yerli ve milli’ açıklaması yapılarak evine dön çağrısı yapılmıştı. Ancak Akşener, Cumhur İttifakı’na katılma çağrısına olumlu yanıt vermemişti. Aslında Akşener 4 Temmuz 2001 tarihinde DYP’den istifa ederek Fazilet Partisi’nden kopan Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğini yaptığı ‘yenilikçi’ kanat olarak adlandırılan oluşuma katıldığını Abdullah Gül ve arkadaşlarının çalışma ofisi olarak kullandıkları Politik Araştırmalar Merkezi’nde basın toplantısıyla ilan etti. Ak Parti’nin kuruluş aşamasında çalışma yürütürken Demirel’in isteği üzerine sudan bir nedenle Milliyetçi hareket Partisi’ne katılmıştı. Koray Aydın, Ümit Özdağ, Aytun Çıray ile birlikte kurdukları İyi Parti kurulduğu günden günümüze çok sancılı dönemlerden geçti geçmeye devam ediyor. Zira İyi Parti’den ayrılan birçok milletvekili ayrılış gerekçelerini FETÖ ve HDP ile işbirliği nedeni ile olduğunu iddia ettiler. Son olarak Ümit Özdağ da HDP ile ilişkiden bahsedince Akşener, Özdağ’ı yalancılıkla itham etmişti. Özdağ ise Akşener hakkında MSB ve MİT’ten bilgi almadığı anlamında Buğra Kavuncu hakkında kendisine söylenen FETÖ ilişkisi yok sözüne inanmadığını açıkça belirtmişti.
Meral Akşener mi doğru söylüyor yoksa Ümit Özdağ mı? Bana göre MİT’in ve Genelkurmay Başkanlığı’nın Özdağ’a bu konuda bilgi vermeleri çok zor zira hatırlanacak olursa Libya’da şehit olan MİT görevlimizin kimlik bilgileri İyi Parti Milletvekili Ümit Özdağ tarafından TBMM’de yapılan bir basın açıklamasıyla medyaya servis edilmişti. Esasen Oda TV kapatılmadan önce Ümit Özdağ da Oda TV’ye yaptığı açıklamalarda AK Parti’yi Libya şehitlerini kamuoyu ile paylaşmadıkları için suçlamış, MİT Kanunu’nu eleştirerek, MİT görevlisi Libya şehidimizin kimlik bilgilerini TBMM’de yaptığı basın toplantısında kendisinin verdiğini açıklamıştı
TBMM Başkanı Mustafa Şentop bu konu hakkında detaylı bir açıklamayı ünlü bir gazeteciye yapmıştı.
Bu açık itiraflar ile Oda TV ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sonucunda elde edilen delillere göre; MİT şehidimizin resmi giyimli fotoğrafının kurumsal ve resmi bir platformdan ele geçirildiği, cenaze görüntülerinin ise uzak mesafeden gizli olarak çekildiği belirlenmiş… MİT mensuplarının isimlerini, ailelerini, görev yerini ve mezarının fotoğraflanması suretiyle yayınlama suçu işlenmişti.
Bu durumda yetkililerin açıklaması durumunda kimin veya her iki tarafın doğruyu söyleyip söylemediklerini ortaya çıkaracak sanırım.
