|
Tek millet, üç devlet

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 37’nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa’daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda gerçekleştirilen geçit törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada‘’ Azerbaycanlı kardeşlerime, kardeş Kuzey Kıbrıs’tan selam gönderiyoruz. İnşallah en yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız buradan Azerbaycan’a bir ziyaret yapmak suretiyle inşallah bu adımı çok daha farklı bir duruma getirecektir. Bizler, tek yürek, tek bilek olduğumuz müddetçe Allah’ın izni ile üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk, aşamayacağımız engel yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bu günlere ulaştıran aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kahraman mücahit ve gazilerimizi şükranla anıyorum. Daha nice yıl dönümlerini birlikte kutlamayı Rabbim’den niyaz ediyorum. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun” sözlerini ulu önder Atatürk’ün “Azerbaycan’ın derdi bizim derdimiz, sevinci bizim sevincimizdir” sözüyle tamamlarken Allah’a şükürler olsun ki ‘’Tek millet üç devlet‘’ olmanın gurunu yaşıyoruz. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan bundan böyle tek millet 3 devlet olarak anılacak sanırım. En kısa sürede KKTC ‘nin de Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’ne (Türk Konseyi) katılacağı kesin gibi. Zira eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı bırakın Türk Konseyi’ne katılmayı KKTC’nin çıkarlarını devamlı gözardı eden Rum muhibbi bir zat olduğunu geçmiş yazımızda açıklamıştık. Öyle ki bu kişi Cumhurbaşkanlığı’na devam etseydi şüphesiz KKTC için ciddi bir milli güvenlik sorunu olabilirdi. Öyle ki emperyalizmin Kıbrıs üzerinden Türkiye’yi kuşatma ve işgal projelerini çökertmekte çok zorlanırdık. Kıbrıs’ta Türkiye’nin silah hakkı olan garantörlüğü de tehlikeye girerdi. Bu nedenle KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar 37’nci kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada ‘’iki devletli çözüm masaya gelmelidir. Kıbrıs’ta var olan iki halk ve iki devlet, var olan gerçekler temelinde iş birliği yapmalıdır. Kimse bizden Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçmemizi, Türkiye ile bağlarımızı koparmamızı beklememelidir’’ açıklamasını yapmıştı. Cumhurbaşkanı Tatar Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’yi dışlayan hiçbir girişimin başarı şansı olmadığını ve meşru haklarımızı kimseye yedirmeyeceğimizi, bu vesileyle yeniden vurgularken kardeş Azerbaycan’ı da haklı ve meşru Karabağ mücadelesindeki büyük başarısından dolayı tebrik etti.

TÜRK KONSEYİ

Türk dili konuşan ülkeler arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile uluslararası bir örgüt olarak 2009 yılında kurulmuştur. Bu yapı Devlet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, Aksakallar Konseyi (her ülkeden gelen akil adamlardan müteşekkildir), Kıdemli Memurlar Komitesi ve merkezi İstanbul’da bulunan Sekretarya’dan oluşmaktadır. Türk Konseyi`nin kurucu üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’dir. Ekim 2019’da Bakü’de gerçekleştirilen 7. Zirve sırasında Özbekistan, Konsey’e tam üye sıfatıyla katılmıştır. Macaristan ise Eylül 2018’de Kırgızistan’ın Cholpon-Ata şehrinde düzenlenen Türk Konseyi 6. Zirvesi sırasında gözlemci statüsü kazanmıştır. Ukrayna, Türk Konseyi’nde yer almak için başvuru yapmıştır. Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Emine Ceppar, Kırım’ın Rusya tarafından gayrimeşru ilhakını gündeme getirmek için Türk Konseyi’nde gözlemci ülke olmak istediklerini açıkladı. Türk Konseyi’nin, Kırım ve Kırım Tatarları konusunu gündeme taşıyabilecekleri uluslararası bir platform olduğuna dikkati çeken Ceppar, ayrıca Kırım’daki güvenlik sorunlarına ilişkin Kiev’de konferans düzenlemeyi planladıklarını kaydetti.

Türk Konseyi kuruluş çalışmalarını bitirme aşamasındadır. 12 yıllık çalışma Türk dünyasının sadece bu coğrafyada değil, aynı zamanda Avrupa’da da var olduğunu ortaya koymuştur. ‘Türk dünyası vardır, olmuştur ve olacaktır.’

#Türk Konseyi
#Kırım
#KKTC
#Azerbaycan
3 yıl önce
Tek millet, üç devlet
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi