|
Terörist başı Kod Mazlum Kobani PKK’nın intihar timlerinin sözde komutanı mı?

ABD Başkanı Trump 13 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ABD’ye davet etmişti. Davetin hemen arkasından Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a peş peşe yazdığı diplomatik nezaketten uzak iki skandal mektup Türkiye’de tartışmalara neden olmuştu. Bir kesim Erdoğan’ın ABD’ye gitmemesini savunurken skandal mektupların aynı şekilde diplomatik nezaket çerçevesi dışında Trump’a iadesini savunmuştu.

Türkiye ise Fırat’ın doğusuna Barış Pınarları Askeri Harekatı’nı başlatarak bu mektuplara gereken cevabı alanda vermişti. Tüm KAOS senaryolarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye gitme kararını vermişti. Bu kararda Erdoğan ile Trump arasında gerçekleştirilen arka kapı diplomasisi etkili olmuş iki lider görüşülecek konular başta olmak üzere bu konular üzerindeki görüşlerini birbirlerine teyit etmişlerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye gitme kararı almasında diğer önemli bir etken ise Barış Pınarları Askeri Harekatı sonrasında Türkiye’nin terör muhibbi bazı karanlık odaklar tarafından ABD ve Batı ülkelerinde linç edilmesine yönelik algı operasyonlarına bir son verme amacını taşıyordu. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’ya giderek Trump’la yaptığı görüşmeden ülkemiz adına büyük bir başarı ve kazançla çıktı. Türkiye ile ABD arasındaki nerdeyse kemikleşmiş sorunlar yumağında bir gelişme olmadığını iddia edenler doğru söylemiyor. Zira öncelikle ABD ve Türkiye Başkanları Trump ve Erdoğan arasındaki kişisel ilişkiler ABD ve Türkiye arasındaki krizin çok daha derinleşmesini engellemiş bir açıdan kriz ertelenmişti. Özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da Türkiye’nin hassasiyetlerini, en üst düzeyde ve en etkili şekilde dile getirmesi Türkiye’ye karşı uygulanan algı operasyonlarının engellenmesi açısından önemliydi. ABD ve dünya kamuoyu Türkiye’nin neler ve niçin düşündüğünü Cumhurbaşkanı’nın ağzından net bir biçimde öğrenmişti. Bu konuşmalarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington’daki ve Batı’daki Türkiye karşıtı lobilerin ezberlerini bozmayı ve dış kamuoyunu etkilemeyi başardı. Basın toplantısında Erdoğan’ın yaptığı uzun konuşma Washington’daki soğuk havayı bir nebze yumuşatmakla kalmadı, Ermeni soykırımı iddiaları, Barış Pınarı Harekatı, DEAŞ, YPG ve FETÖ konularında Türkiye’nin tezlerini dünyaya seslendirdi. Kuzey Suriye’de güvenli bölge kurma önerisini paylaştı. Terörle mücadele ve sığınmacılar konusunda Batı ülkelerinin çelişkilerini yüzlerine vurdu. Erdoğan’ın mesajları, Türkiye’nin uluslararası siyasette güçlü bir aktör olduğunu dosta düşmana bir kez daha hatırlattı.Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’ler konusunda yapılan görüşmelerde bu meselenin çözümü için iki tarafın Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Mike Pompeo ile Erdoğan’ın başdanışmanı İbrahim Kalın ve Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Robert O’Brien’dan oluşan bir mekanizma kurulması kabul edilmişti. CAATSA Yasası’nın yaptırım uygulanması yönündeki açık hükmüne karşılık Başkan Trump, harekete geçme konusunda bugüne dek isteksiz davrandı. ABD yönetimi, S-400 sistemleri Türkiye’ye intikal ettiği halde yaptırım yönünde adım atmamasını, sistemlerin henüz operasyonel hale gelmemiş olmasıyla açıklıyor. Yaptırım tehdidi masadan kalkmamıştı ama yaptırım da yoktu. ABD ve Batı ve Rus medyası ‘Erdoğan istediğini aldı, Erdoğan’ın zaferi, Trump yenildi, Senato Ermeni soykırımı yasasını tanımayı reddetti ve Halk Bankası’na yönelik soruşturma kapatıldı, Erdoğan parayı değil ulusal çıkarları tercih etti’ manşetleriyle çıktı.

SKANDAL MEKTUPLAR BEYAZ SARAYDAKİ ZİRVEDE İADE EDİLDİ

Mektup krizini bahane ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmaya çalışıp diplomatik teamüller dışına çıkmaya zorlayan muhalefet partilerine karşı skandal iki mektup da Beyaz Saray’daki zirvede iade edildi. Trump’la Erdoğan’ın müşterek basın toplantısında bu konu açık açık söylendi.

Cumhurbaşkanı, YPG lideri Mazlum Kobani ile ilgili bir soruya “Yüzlerce insanımızın öldürülmesine neden olan bir teröristtir. Bu teröristin ABD gibi bir ülkenin başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle karşıladım” şeklinde konuştu. ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Mazlum Kobani’nin “terörist olduğunu belgelediğini ve kendilerine aktardığını” söyleyen Erdoğan, “Biz de Sayın Başkan’a aynen takdim ettik, gelen mektubu da aynen verdik” diye konuştu. Mazlum Kobani kod adını kullanan Ferhat Abdi Şahin isimli terörist için CIA belgesinde, “terör örgütü PKK’nın intihar timlerinin sözde komutanı” tespiti yapılmıştı. Trump’ın CIA’nın hazırladığı bu belgeden haberi olmaması düşünülemez ama yine de belli olmaz. Bekleyip göreceğiz.

#ABD
#Donald Trump
#Terörist
#Mazlum Kobani
4 yıl önce
Terörist başı Kod Mazlum Kobani PKK’nın intihar timlerinin sözde komutanı mı?
Muhafazakarlığın muhalif hali
Çok hayâtî bir dört sene
Amerika’nın mesajı
Gökyüzünün sakinleri
Hrant Dink Ermeni değil miydi?