Bu yüzden uluslararası yatırımları ülke vatandaşlarının yaptığı yatırımdan ayırt etmemek gerekiyor.
Şöyle ki; tasarruf açığı olan, teknolojik yenilikleri getirecek yatırımları gerçekleştirebilme imkanı az olan, kendi kaynaklarıyla ekonomik büyüme ve istihdamı sağlama imkanı sınırlı olan ve en önemlisi de finansman ihtiyacını karşılamada yetersiz olan her ülkede uluslararası doğrudan yatırımın önünün açılması zorunludur.
Ama şu bir gerçek ki, Türkiye’nin bu dönemde uluslararası doğrudan yatırımlara çok ama çok ihtiyacı var.