|
Yunanistan Doğu Akdeniz’de neyin peşinde

2000’li yıllarda Doğu Akdeniz’de başlayan sondaj çalışmaları, bu bölgede hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının işareti oldu. Başta Yunanistan olmak üzere bölgedeki birçok ülke, Türkiye’yi görmezlikten gelerek başlattıkları sondaj çalışmalarıyla keşfedilen doğalgaz rezervlerini satmaya ve hatta çıkarılacak doğal gazın AB ülkelerine taşınması için gerçekleşmesi hayal olan Esat- Med olarak bilinen Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ni hazırladılar.

Bu projede amaç, bölgeye en yakın ülke olan ve doğal gazın taşınması için en uygun Türkiye rotasının kullanılmamasıydı. Diğer yandan, gerçekleşecek Esat- Med projesiyle AB ülkelerinin de bu boru hattı sayesinde Türkiye üzerinden kendi arz güvenliğini sağlamaktan kurtulma çabaları vardı.

En önemlisi de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kilit ülke olmasının önüne geçme konusunda büyük çabalar sarf etmeleriydi. Bunların başında Yunanistan, GKRY, Mısır ve İsrail vardı.

Hatta geçen yıl bir araya gelen ülkeler Doğu Akdeniz Gaz Forumu adı altında kendilerini bu bölgede doğal gaz üreticisi, dağıtıcısı yani bu bölgenin sahibi gibi görmeye başladılar.

Bu forumda yine Yunanistan, Mısır, GKRY, İsrail, İtalya, Ürdün ve Filistin bulunuyordu. Bu forumun da temel tezi Doğu Akdeniz’de kurulacak yeni doğalgaz denkleminde yer almak ve bu alanlarda işbirliği sağlamaktı. Doğal olarak da Türkiye’yi dışlayarak bir araya gelmişlerdi.

Bu çabaların devam ettiğini görüyoruz. Özellikle AB ülkelerinin Yunanistan ile dayanışma içine girmeleri ve adeta Yunanistan’ı teşvik etmeleri, Doğu Akdeniz’i daha da karmaşık hale getiriyor. Ayrıca Doğu Akdeniz’e sınırı olmayan Fransa’nın Yunanistan ile aynı politikayı benimsemesinin ve kendisini AB’nin Doğu Akdeniz temsilcisi olarak görmesinin kabul edilebilir tarafı da yoktur.

KIRILMA NOKTASI: LİBYA İLE YAPILAN ANLAŞMA

Türkiye’nin Libya ile Akdeniz’de imzaladığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat aslında tüm dengeleri değiştirdi. Bu mutabakatla, bölgede bulunan ülkelerin kendi aralarında yaptıkları anlaşmalar, anlaşmazlık bulunan bölgelerde yaptıkları sondajlar ve Türkiye’yi dışlayarak planladıkları işbirlikleri çöpe gitmiş oldu.

Sonrasında karşı hamle olarak Mısır ve Yunanistan tarafından ilan edilen sözde mutabakat ve AB tarafından duyduğumuz siyasi çıkışların hiçbir anlamı olmadığı da ortada.

PROF. DR ARİF ERSOY HOCAMIZI KAYBETTİK

Prof. Dr. Arif Ersoy, Milli Görüş hareketinin önemli simalarından birisiydi. Hareketin iktisadi görüşü olan Adil Düzen sisteminin teorisyenlerinden birisiydi. Rahatsızlanıncaya kadar ilimle uğraşmayı bir an olsun bırakmadı. Sadece fikren değil hali ile de örnek bir kişiliğe sahipti.

Arif Hoca iktisadi düşünce alanında yeni yaklaşımları olan ve başta da İslam iktisadı konusunda öncü hocalarımızdan biriydi. İktisadi düşünce yaklaşımını sistematik bir şekilde ele alan, ekonomiyi toplumu tüm dinamiklerini dikkate alarak inceleyen ve alternatif yaklaşımları olan çok saygın bir bilim insanıydı.

İslami iktisat çalışmalarına çok katkısı oldu. İslam iktisadının; kapitalizm ve sosyalizmden farklı olarak insan doğasına en uygun fıtrî iktisat sistemi olduğunu savundu. Ufuk açıcı bir akademisyen olarak birçok öğrenci yetiştirdi.

Uzun akademik kariyerinin son yıllarında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde beraber çalıştık. Bizim iktisat bölümünün de başkanlığını yaptı. Beraber çalışmaktan büyük bir zevk aldığımı belirmek isterim.

Arif Hoca akademik kişiliğinin yanında nüktedan, kibar, centilmen bir Anadolu beyefendisiydi.

Arif Hocamıza Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum.

#Doğu Akdeniz
#Libya
#Akdeniz
#Arif Ersoy
il y a 4 ans
Yunanistan Doğu Akdeniz’de neyin peşinde
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi