Çocuğunuz karşınızda bacak bacak üstüne atıp otursa tavrınız ne olur? Aferin, kişiliği gelişmiş mi dersiniz, yoksa bunu saygısızlık mı sayarsınız?
Sahilde kum üstüne özenle yazdığınız yazıların ve şekillerin üzerlerine büyük bir dalganın gelmesiyle dümdüz olmaları gibi, İslam ümmetinin asırlarca özenle oluşturduğu edep motifleri önce bizim tembelleşip dünyevileşmemiz, sonra da pozitivizm fırtınasının dalgalarıyla yok olup gitti. Sonuçta yaşadığımız şu mevcut hale alıştığımız için kendi asıl edep tablomuzda var olan motifleri şimdi yanlış ya da ilkel olarak görebiliyoruz.
Eski meşhur bir müftünün öğrencisi olan hocamızdan dinlemiştim: “Hocam derdi ki, dört tane gelinim var. Bir şey istediğim zaman yüzlerini dahi örten ihramlarıyla yanıma girerler, getirdikleri şeyi masama koyar ve gerisin geri çıkarlar. Hiçbirinin yüzünü görmüş değilim, görsem hangisi hangi oğlumun eşidir tanımam”. Böyle bir saygı ifrata kaçmış marazi bir saygıdır, bununla övünülmez. İşte edebi böyle anladığımız için normal olanı da kaybettik.
Yemek yerken Besmele ile başlamak, sol elin yardımında bir sakınca olmamakla beraber, genel uygulama olarak sağ elle yemek, kendi önünden yemek bizim naslardan aldığımız edeplerimizdir. Yemeğe önce büyüklerin başlaması, küçüklerin onları beklemesi büyüğe saygının ifadesidir.
Arapça bir beyitte şair şöyle diyordu:
“Her şeyin bir ziyneti vardır / Aklın ziyneti de edeptir,
Bazen kişinin nesebi küçümsenebilir / Ama o edebiyle saygı görür”.