O halde avam bir müminin ‘ben âmentü’deki altı esasa kesin inanırım, gerisine karışmam, onları Allah’a havale ederim, öyledir ya da böyledir, onlar konusunda kimseyle tartışmam’ diyebilmesi doğru bir anlayış ve en selametli yoldur.
Hadis edebiyatında, ‘gelecekte şunlar olacak, bunlar zuhur edecek’ diyen haberlerden oluşan bölümler vardır, bunlar ‘fiten ve melahim hadisleri’ diye bilinir. İşte mesele bunları nasıl anlayacağımız meselesidir.
Geçmiş milletlerde de böyle büyük fitneler zuhur etmiştir. Kur’an-ı Kerim onların bazılarını bize nakleder. Mesela hendeklere doldurulup yakılan, buna rağmen istikametlerinden sapmayan müminlerden söz eder. “Siz de öncekiler gibi denenmeden cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz” diye uyarır.
Böyle olaylardan bahseden hadisi şerifler pek çoktur ve insanları düşünmeye de yoldan çıkmaya da sevk edebilir. O halde mesele bunlara nasıl bakacağımız meselesidir.
Bazen kötü gelecekten söz edenleri ile iyi gelecekten söz edenleri çelişir, demek ki, ayıklanması gerekir.
Mehdi gelmek üzere, bekleyin.