|
Yahudilerin ikinci ve son fesadı ve bir tefsir nüktesi

Bugünlerde -bi-iznillah- basımı bitmek üzere olan meal ve kısa tefsir çalışmamızı yaparken İsra Suresinin birinci sayfasında anlatılanlara dair 2017’de (İsra Suresi, Kudüs ve Yahudilerin ikinci fesadı) başlıklı bir yazı yazmıştım. Demek ki, o zaman bu çalışmamızda İsra Suresinin sonuna henüz ulaşmamış ve oradaki ilginç göndermeyi fark etmemiştim. Meselenin esası şu:

Bu surenin başında Allah (cc) doğrudan Yahudilere hitap ederek yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaklarını, birinci fesadın zamanı geldiğinde üzerlerine ‘güçlü kuvvetli’ kullarını gönderdiğini ve onların Yahudilerin evlerini köşe bucak arayıp her şeyi tarumar ettiklerini, bunun olup bittiğini söyler.
Bu cezalandırmanın genellikle Yahudilere reva görülen Babil Sürgünü olduğu kabul edilir. Ve sonra Allah şöyle buyurur:

‘Bunun ardından biz onlara karşı size tekrar ikbal verdik, servetinizi ve nüfusunuzu artırdık, sizi daha çok sayıda topluluklar yaptık’ (Ayet 6). Buradaki mazi kipini gelecek olarak düşünmeliyiz.

Bu ayette dikkat çeken kelime ‘topluluklar’ diye çevirdiğimiz ‘nefîr’ kelimesidir. Bu ifade Yahudilerin dünyanın her tarafına dağılıp oralarda çoğalacaklarına ve farklı topluluklar oluşturacaklarına, böylece sayılarının artacağına işaret eder.
Çünkü nefîr/nefer kelimesinde, biraz da korku ve endişe ile toparlanıp bir yere gitme, göçme anlamı vardır (krş. Râgib). Demek ki, burada Yahudilerin korku içinde dünyaya dağılacaklarına ve dünyanın her tarafında gettolar oluşturacaklarına işaret ediliyor. Ardından şöyle buyrulur:
‘İyilik yaparsanız kendinize iyilik yapmış olursunuz, kötülük yaparsanız da kendinize. Ama ‘sonuncunun zamanı’ geldiğinde;
bu sefer yüzünüzü rüsvay etmek, mescide ilk girdikleri gibi tekrar girmek ve ele geçirdiklerini yerle bir etmek için gelmiş olacaklar’ (Ayet 7). Demek ki, öncelikle ırk olarak Yahudilere bir garaz yok, ceza kötülükler karşılığındadır.

Ayette Yahudilerin bu ikinci fesadının ne zaman olacağı ve bu hezimeti kimden görecekleri belirtilmez. Ama bunun da ‘güçlü kuvvetli’ olanlarca yapılacağı anlaşılabilir. Ayrıca bu gelenlerin mescide gireceklerinin söylenmesi de iki ihtimali akla getirir: Ya oraya girenler eskiden olduğu gibi mescide ibadet maksadıyla ve İsrail oğullarını cezalandırmak için gireceklerdir ki, bu durumda onlar Müslümanlar olmuş olacaktır. Ya da mescidi bile tahrip etmek için gireceklerdir. O halde de bunlar başka bir millettir ve bu ihtimale göre Mescid-i Aksa’nın tahribi mukadderdir. Yahudi ile umumi savaş hadisi şerifine istinaden bunların Müslümanlar olacağı daha makul bir ihtimaldir.

Sure başka konuların araya girmesiyle devam eder ve sonuna yakın bir yerde söz tekrar Hz. Musa ve Yahudilere getirilir.

‘Vakıa biz Musa’ya dokuz açık mucize vermiştik. Sen bunu onun peygamber olarak geldiği İsrailoğullarına sorabilirsin.
Hani o zaman Firavun ona, ben seni kesin büyülenmiş biri olarak görüyorum, ey Musa demişti. O da şöyle cevap vermişti; aslında bunları ancak göklerin ve yerin rabbinin, ikna edici birer delil olarak indirdiğini sen de iyi anlamışsındır. Ey firavun, ben de seni artık helak olmuş biri olarak görüyorum. Bunun üzerine Firavun onları taciz edip ülkeden (Mısır’dan) çıkarmayı planladı, biz de onu da beraberindekileri de hepsini birden suya gark ettik. Ve ardından İsrailoğullarına, siz o ülkeye (Filistin’e) yerleşin dedik, ‘sonuncunun zamanı’ geldiğinde de biz hepinizi dürüp bir araya getireceğiz (101-14).
İşte dikkat çeken ifade, surenin bu son ayetlerindeki ‘va’dül-ahireti / sonuncunun zamanı’ ifadesidir.
Bu ifadeyi müfessirlerin hemen hepsi son vade, yani kıyametin kopma anı olarak anlamışlar. Yani artık kıyamet kopunca hepinizi bir araya getirip size hak ettiğiniz cezayı vereceğiz denmek istendiğini düşünmüşler.
Ama fakire göre surenin başındaki ‘va’dül-âhireti’ ile bunun aynı şey olduğu açıktır.
O halde bunu Kıyamet değil de İsrail oğullarının sözü edilen ikinci yükselişi ve ardından ve ardından ikinci fesatlarının vadesi/zamanı olarak anlamak daha uygun gözüküyor. Tefsirler içerisinde bu manaya Beyzavi, Ebussuud ve Âlusî sadece ihtimal vermiş, Mekkî en-Nasıri ise bunu açıkça söylemişler. Yani Yahudiler ikinci yükselişleri, -ulüv ifadesi bunu büyüklenmeleri diye anlamaya da müsaittir- Filistin’de toplanmalarıyla gerçekleşecek ve fesada devam ederlerse bu artık onların sonu olacaktır. ‘Lefîf’ lahana yaprakları gibi parçaların bir araya gelmeyi anlatır.
#İsra
#Yahudi
#Babil Sürgünü
#Allah
#Filistin
3 yıl önce
Yahudilerin ikinci ve son fesadı ve bir tefsir nüktesi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Şerbetliyiz, şaşırmadık...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…