|
1950’lerde köpeksever bir hâkim ve köpeklere verdiği “ceza”

Yaşları 75-80 civarındaki iki adam PTT’nin bahçesinde öğlen tatilinin bitmesini bekliyor.

Önlerinden geçen köpeğin ardından siyah kasketli, siyah bereli olana “Haberleri gördün mü?” diye soruyor.

Siyah bereli “Haberden çok ne var? Hangi haberi?” diyor. Sonra da haberin en önemli kısmının maaş promosyonu olduğunu hatırlamış gibi “Benim oğlan o parayı alma, faiz parası dedi” diyor.

-E ne yapacakmışız almayıp da.

-Alıp da kendi cüzdanımıza koymayacakmışız. Faiz parası imiş. İhtiyaç sahibine verecekmişiz.

-Sevap kazanacağız öyle mi?

-Yok, sevabı yok. Sadece kendi kesemize haram para katmamış olacağız.

Siyah kasketli bir şey söyleyecekken vaz geçiyor. Başını iki yana sallıyor. Bir müddet sustuktan sonra “Maaş ikramiyesini söylemeyecektim ben zaten. Köpek haberini diyecektim. Köpek çocuğa şey etmiş ya hani. İnsanlar da köpeğin cezasını verince...”

Siyah bereli güldü.

Siyah berelinin gülüşü siyah kasketliyi çileden çıkardı.

“Ne var bunda gülünecek. Bizim köyde de geçen sene yaşlı bir kadını öldürdü bi köpek. Olayı hemen ört bas ettiler. Kadıncağız öldüğü ile kaldı. Kimsesizdi gariban. Olaydı güçlü kuvvetli evlatları, alırlardı annelerinin intikamını.”

“Yok öyle değil o işler. Köpeklerden intikam almak kolay bir şey değil” deyip bu sefer bir kahkaha salıverdi.

Siyah kasketli yanındaki adamın sası sası gülüşünden hazzetmediğini bildirmek için yan dönüp cebinden tespihini çıkardı. Öfkesini tespih tanesinin çıkardığı şakırtı ile duyurmaya çalıştı bir müddet.

“Sen bana kızdın” dedi siyah bereli.

“...”

“Köpeğe ceza kesmek dedin ya. Bak dinle. Ben çocuktum. 7-8 yaşımda var mıydım bilmiyorum. Şimdi herkes sahipsiz köpekten, sokak köpeğinden bahsediyor ya. O zamanlar çoban köpekleri millete musallat idi. Çobanlar için köpekleri bir yana, dünya bir yana. İnsanın hiç kıymeti yok. Bizim köyde Şaban Ağa diye bir adam var. Şehre gidip gelen mahkeme kapılarına aşina bir adam. Şaban Ağa ekini kaldırınca tarlasını görmeye gidiyor. Bakıyor, tarlasının içinde koyunlar. Daha ne oldu diyemeden sürünün köpekleri Şaban Ağa’yı yere yıkıyor. Köpekler adamı parçalamış o vaziyet. Acele hastaneye götürüyorlar Şaban Ağa’yı. O zamanlar bizim köyden hastaneye gitmek müşkül bir iş. Neyse yol yordam bilince zor olmamış demek. Şaban Ağa hastaneden çıkar çıkmaz köy yoluna düşmeden çobanı dava ediyor.”

“Çobanı dava ediyor” cümlesini duyunca siyah kasketli yan duruşunu değiştirip tekrar siyah berelinin yüzüne dönüyor.

“E ne oluyor, mahkeme ne ceza veriyor çobana?”

“Mahkeme çobana ceza filan vermiyor.”

“Köpeklerin ısırdığı adama mı ceza veriyor? Hâkim köpeksever miymiş? Baksana insanın hiç kıymeti yok. Okumuşların hepsi köpeklerden yana.”

“Hâkim köpek sever miydi değil miydi bilmiyorum. Ama çobana ceza vermiyor. Köpeklere veriyor.”

“Nassı!?”

“Jandarma gelip köpekleri alıp gitti köyden.”

“E öldürdüler mi köpekleri?”

“Ne öldürmesi yav. Birkaç ay sonra köpekler daha büyümüş, daha azmış olarak geri getirildi. Çoban eskiden köyde köpeklerinin tasmasını bırakmazdı. Şehir görüp gelmiş köpeklerini bir daha bağlamadı.”

“Hâkimin adı aklında mı?”

“Çocuktum ben. Adını ne bileceğim. Hem ne yapacaksın adını? Çoktan dünyasını değiştirmiştir.”

“Benim torun hâkim çıkacak yakında. Ona söyleyecektim.”

“Sen olayı anlat o arayacağı yeri bilir. 1950’lerde Afyonkarahisar’da bir hâkim köpeklere dair böyle böyle bir karar vermiş dersin...”

“Demek mevzu eski. O zaman da bazı hâkimler köpekleri salıp taşları bağlamış öyle ya.”

#Köpek
#Mahkeme
#Afyonkarahisar
1 yıl önce
1950’lerde köpeksever bir hâkim ve köpeklere verdiği “ceza”
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset