|
“Gözün Vicdanı” ve “Küresel Şehrin Vicdanı” İstanbul’da!

Bir aksilik olmaz ise, neredeyse bütün kitaplarını okumaya gayret ettiğim –gayret ettiğim diyorum çünkü, Kamusal İnsanın Çöküşü ya da Ten Ve Taş öyle bir çırpıda okunup bitirilecek kitaplar değildir asla- Richard Sennet ve küresel şehir üzerine çarpıcı ve özgün yorumları yapan Saskia Sassen; İBB’nin misafiri olarak 12 Şubat’ta İstanbul Kongre Merkezi’nde bir konferans verecek.

Ümit edelim ki bu konferanstan sonra yayıncılar ellerini çabuk tutarak bir an önce Saskie Sasien’in kitaplarını Türkçe’ye çevirsinler.

R.Sennet kitaplarında Sassen’e atıfta bulunurken asla “hayat arkadaşım”, “eşim” gibi sıfatlar eşliğinde değil, düşüncelerine önem verdiği özgün bir şehir yorumcusunun görüşü olarak sunarken ne hikmetse bizim medya, paparazzi mantığı ile tanıtım yapıp “Sennet’in karısı” gibi tuhaf bir takdimde bulundu.

Yeri gelmişken Sennet’in Sassen’e yaptığı bir atıfı dikkatinize sunmak isterim: “...Bazı analistler, örneğin Manuel Castells, küresel ekonominin yeryüzünden göklere çıktığını, yer’in artık önemsiz olduğunu düşünüyor; bazılarıysa, örneğin Saskia Sassen, yatırım ve koordinasyon işinin yapıldığı yerler olan büyük kentlerin küresel çağda daha da önem kazandığını savunuyor.” (Sennet Yeni Kapitalizm Kültürü,s.36)

Saskia Sassen’in benim açımdan en çarpıcı analizi küresel dünyadaki emlak alımına dikkat çekmesi. Parası olanların dünyanın dört bir tarafında emlak ve toprak alması 21. yüzyılın en önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkacak. Küresel sermayenin yerel halkın rüzgarına ve suyuna talip olması Bodrum’un, Karadeniz’in kadınlarının gündemine girdiği kadar bütün Türkiye’nin gündemine girmedi maalesef. Konuyu felsefi ve antropolojik düzeyde tartışmaktan ziyade gündelik siyasetin çorak alanına hapsetmeyi tercih ettik.

Adresi olmayan yeni küresel sermayenin aktörleri, gittikleri bölgelerde yerel halk ile iyi geçinme, nimet ve külfet dengesini paylaşma yükümlülüğüne girmeksizin gökleri kaplayan çekirge bulutu gibi her şeyi talan edip gidiyor. Hal böyle olunca sadece zenginler ve fakirler arasındaki açı kapanmayacak şekilde genişlemiyor aynı zamanda çıkan iç savaşlar, doğal afetler, kuraklık yüzünden her yıl milyonlarca insan doğdukları yerden koparak ama başka bir ülkeye varamadan “atık” haline geliyor. Bauman onlar için “ıskartaya çıkmış hayatlar” ifadesini kullanıyor.

İnsanlar, hemcinsi ile yekdil olmaktan giderek uzaklaşıyor. Yeni Kapitalist sistem duyguları öldüren şiddeti besleyen bir sistem artık. Duygular sadece komşunun komşudan sakındığı selamsızlık bahsinde ortaya çıkmıyor, aynı zamanda ebeveyn ile çocukları arasında da ortaya çıkıyor: “...Çocuklarından uzakta olan ve onların duygularına kayıtsız kalan anne ve babalar, tıpkı işçilerine kayıtsız bir patron gibi çocuklarının hep uysallık maskesi ardına saklanmasına yol açar.” (Sennet,Otorite,s.148)

Çocukların, gençlerin “kendisi olma hakkını” sınırlayıp onları uysal bir maske takmaya zorladığınızda maskenin arkasında ne zaman patlayacağı belli olmayan bir öfke birikiyor.

Ebeveyn demişken... Size özellikle Sennet’in “Karakter Aşınması” kitabından hizmetli baba ile onun finans sektöründe çalışan başarılı oğlu üzerinden “hayatın anlamı, başarı, komşular, çocuk eğitimi” üzerine analizlerini paylaştığı Sürüklenme bölümünü tekrar tekrar okumanızı tavsiye ediyorum. “Karakter Aşınması” kitabının alt başlığı “Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkileri” alt başlığını taşıyor. Her birimiz başkasındaki değişime odaklanmış olduğumuz halde kendimizdeki aşınmayı hiç ciddiye almıyoruz. Oysa önce kendimizden başlamamız gerekiyor. Yıllar içinde neyi kaybettik neyi kazandık? Ömür bitmeden bu muhasebeyi yapmamız şart. Ama galiba vakti zamanında doğru defter tutmadığımız için hesaplaşmaya bir türlü başlayamıyoruz.

#Saskia Sassen
#Manuel Castells
#Kapitalizm
#Sennet
#İBB
4 yıl önce
“Gözün Vicdanı” ve “Küresel Şehrin Vicdanı” İstanbul’da!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı