|
15 Temmuz’un hainleri de kahramanları da hala hayatta bilinsin isterim

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminin üzerinden bir yıl geçmişti ki çok önemli bir üst düzey bürokratımız bir buluşmamızda aynen şunu söylemişti: “Darbe hükmünü hala icra ediyor olabilir!”

Gerekçesini de şu tespitlerle yapmıştı:

“FETÖ renklendirilmiş halde her yapıya, her gruba, her ortama girmeye başladı. Hala etkili elemanları üzerinden kamuoyu oluşturabilme becerisini sürdürüyor. Daha da önemlisi FETÖ’ye karşı 15 Temmuz gecesi direnen kesimlerin arasında ayrılık, farklılık, kavga gibi meseleler attı.”

***

Darbe teşebbüsünün üzerinden 4 yıl geçti.

O gece darbe ve işgal girişiminde bulunanların FETÖ’cü alçaklar olduğunu biliyoruz. Darbecilere sırf Erdoğan düşmanlığı üzerinden destek olanları da…

O günden sonra FETÖ’nün temizlenmesine yönelik çok büyük adımlar atıldı. Ne var ki o günden bugüne FETÖ’nün kulandığı ne kadar argüman, ne kadar enstrüman varsa başka başka mecralar ve gruplar tarafından kullanılır oldu.

15 Temmuz bu manada darbe ve iç işgal girişiminde bulunanlar açısından bitmemiş görünüyor.

***

Peki 15 Temmuz 2016 gecesi darbeci, işgalcilere karşı direnen bu millet aynı hassasiyette mi, aynı dirilikte mi?

4 yıldır milletin tüm sinir uçlarıyla oynuyorlar. Yalanı, iftirayı, her türlü tezviratı yapıyorlar ve milletin kafasını karıştırıyorlar.

Hatta o kadar ileri gittiler ki o gece sabaha kadar tanklara, silahlara direnen insanlarımızın ağızından, “Boş yere direnmişiz” cümlesini bile kurdular.

Pek o gece bu millet nasıl oldu da sokaklara, meydanlara, köprüler koştu, FETÖ’cü alçaklara direndi, darbe ve iç işgal girişimini püskürttü?

Sevgil hocam Prof. Cevat Akşit’in bu millet için çok önemli bir tespiti var. Der ki, “Türk milleti, günahkar olabilir ama iman sahibidir.”

Bu burda bir dursun.

Bizler doğduğumuzda ilk önce annemizin sesini duyarız sonra kucağımıza okunan ezanı… Bu da burada dursun.

İşte o gece annelerinin “darbeyi önlemeden eve dönmeyin” çağrısına uyan Türk milletinin evlatları, birliğimizin, dirliğimizin, bağımsızlığımızın sembolü Türk Bayrağı eline aldığında minarelerden yükselen ezanlar ve selaların kulaklarında duydu.

İmanları kabardı, yürekleri genişledi, cesaretleri pekişti.

15 TEMMUZ GECESİ EZAN VE SELA OKUNSUN ÇAĞRISI FİKRİ KİMİNDİ?

Peki o gece “Ezanlar okunsun, selalar okunsun çağrısı”nı kim yaptı?

O gece “Selalar okunsun, ezanlar okunsun” fikri Ülke Tv Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çelik’e aittir. Zira o gece saat 22.30 sularında kendisiyle yaptığım telefon konuşmasında, şöyle bir kanaat oluştu: “Mutlaka medya grubu olarak milleti bu darbe teşebbüsüne karşı harekete geçirmeliyiz. En etkilisi de sela ve ezan okunsun diye ekrandan çağrılar yapmaktır. Çünkü bu milletin ortak değeri bayrak ve ezandır.”

Bunun üzerine darbe gecesinin daha ilk saatlerinde Ülke Tv canlı yayınında “Ezanlar, selalar okunsun” diye ilk çağrıyı biz yaptık. Logomuzun yanına Türk Bayrağı’nı biz koyduk. Hatta bizden sonra Turgay Güler kardeşim ekranımızdan çağrıyı defalarca tekrarladı, dakikalarca çağrı yaptı.

Bu arada bizzat biz dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez beyefendiye ulaştık. Kendisi yayınımıza katıldı ve yine ekrandan Türkiye’deki bütün din görevlilerini “sela ve ezan okumaya” davet etti.

***

Sela ve ezanın okunmasının nasıl bir etki oluşturduğuna ilişkin iki örnek vermek istiyorum.

Bir: O geci Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Binası’na saldırılmıştı. Bu binanın hemen arkasında tarihi ve manevi değeri yüksek iki cami var. Hırka-ı Şerif ve Mesih Ali Paşa.

İşte bu iki caminin minarelerinden bizim çağrılarımız sonrasında okunan ezan ve selalarla birlikte Fatihliler Vatan Emniyet Binası’na aktı. Öyle ki Akşemsettin, Keçeciler, Sarıgüzel, Kocasinan, Balipaşa ve Fevzipaşa Caddeleri insan seline döndü.

İki: Darbe atlatıldıktan iki gün sonra o gece 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde olan dostlarımdan biriyle konuşurken şöyle dedi:

“Epeyce bir kalabalık köprünün hemen girişindeki Hazreti Ali Camii’nin etrafında toplanmıştık.’Birbirimize ne yapacağız’ diye soruyorduk. Köprüye yürüyüp yürümeme konusunda tereddütler yaşıyorduk. Harekete geçmek için bir neden, bir şey bekliyorduk. Birden Hazreti Ali Camii’nin minaresinden selayı duyduk. Ardından ezan okunmaya başlandı. Hepimize bir can geldi. Tekbir getirmeye başladık. Oluktan boşalırcasına köprüye doğru yürüyüşe geçtik.”

***

Ayasofya Camii Kebiri’nin tekrar ibadete açılma kararına milletimizin verdiği büyük destek bana gösterdi ki 15 Temmuz’da darbecilere direnen milletimizin bazı fertlerinde kafa karışıklığı olsa da çoğunun istikameti, bağımsızlıktan, özgürlükten ve Türkiye’den yanadır.

Hamdolsun.

#15 Temmuz
#Ayasofya Camii
#FETÖ
4 yıl önce
15 Temmuz’un hainleri de kahramanları da hala hayatta bilinsin isterim
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi