|
19 yılın özeti: Ak Parti siyaset yapma biçimini değiştirdi

Koronavirüs hayatımızı değiştirmeye devam ediyor. Beşeri ilişkilerimiz, iletişim biçimlerimiz çoktan değişti. Şimdi sırada üretim biçimlerinin değişimi var.

Siz bakmayın Rusya’nın “Aşıyı bulduk” demesine. Bakın hemen Dünya Sağlık Örgütü “Yok öyle buldum demekle olmuyor” diyerek frene bastı.

Çünkü artık biliyoruz ki koronavirüs pandemisi aynı zamanda insanların, toplumların, ülkelerin ve hatta ulus ötesi örgütlerin dönüştürülmesinde aracı olarak da kullanılmak isteniyor.

19 YILDA SİYASET YAPMA BİÇİMİNİ DEĞİŞTİREN AK PARTİ

Tam da böyle bir dönemde Ak Parti 19’ncu kuruluş yıl dönümünü kutluyor.

Törenlerin ayrıntılarını gazetemizde okursunuz. Ben sizinle bir tespitimi paylaşmak niyetindeyim.

Kanaatimce, Ak Parti’nin Türkiye siyasetine kattığı en büyük kazanım “Siyaset yapma biçimini değiştirmek” olmuştur.

Ne demek istediğimi biraz açayım:

19 yıl önce ve ondan önceki onlarca yıl Türkiye’de siyaset yapma biçimi çoğunlukla kayıkçı kavgasıydı. Yani “polemik” üzerineydi. Ak Parti ile birlikte Türkiye’de “Hizmet siyaseti” denen yerleşik bir kavram hayatımıza girdi. Zamanla hizmet siyaseti vakayı adiyeden bile oldu.

Son birkaç yıldır özellikle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “yalanlar” üzerinden yeniden siyasette “polemik dönemi” inşa etme tuzağına zaman zaman Ak Parti’nin düştüğünü de gördük.

Fakat son dönemde Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın “Hizmet siyaseti”ni öne çıkartan açıklamaları bu tuzağın fark edildiği anlamına geliyor.

Ak Parti, bugüne kadar milletin her bir ferdine bir şekliyle ürettiği hizmet üzerinden dokundu.

Dar gelirliler, dezavantajlı gruplar, öğrenciler, memurlar işçiler, esnaflar 18 yıllık Ak Parti iktidarında pozitif ayrımcılığa tabi tutuldu. Bu arada sermaye grupları, iş adamları da dünyaya entegrasyonda iktidarın himayesini gördü.

Bir kaç örnek: Mesela daha önce “Öğrenci Harcı” diye bir ödeme vardı. Her bir üniversite öğrencisi devlet okullarına para yatırırdı. O kalktı. İlk ve orta öğretimde öğrencilerin tamamına kitapları ücretsiz verildi. Öğrenci ve aileleri bugün bu hizmetleri unuttu bile.

İkinci örnek, Aydın Doğan’dan. Doğan Holding patronu Aydın Doğan bir keresinde Erdoğan’a dönüp “Sizin iktidarınızda bire 5 kazandık” dedi. Nedense muhalefet etmekten de hiç geri kalmadı!

Bana ilginç gelense, bu hizmetleri Ak Partililerin anlatamaması, milletin de vakayı adiyeden görmesidir.

***

Bugün dünyanın parmakla gösterilir sağlık sistemlerinden birine sahibiz. Mesela bir zamanlar SSK ile Emekli Sandığı birbirinden ayrıydı. Kimler hatırlıyor bilemiyorum! Bir SSK’lı ne üniversite hastanesinde ne devlet hastanesinde ne de özel hastanede tedavi edilmezdi. Şimdi istediği hastanede istediği tedaviyi olabiliyor. Bunu da milletimiz çoktan unuttu. Sağlık hizmetlerine erişim vakayı adiyeden oldu.

Yine hizmet sektöründe bana göre dünyanın en iyisiyiz. Sıradan bir lokantamız bile birçok Avrupa ülkesinin sayılı restoranlarıyla hizmet alanında yarışacak düzeyde.

Müteahhitlikte dünya sıralamasında ilklerdeyiz. Üretim kapasitemizi her geçen gün artırıyoruz. Bütün bu gelişmeler Ak Parti iktidarı döneminde devletin kapasite kullanımının artırılması ve özel sektörün desteklenmesiyle oldu.

Dahası siyasette kısır tartışmalarla günü birlik polemiklerle ve en önemlisi popülist yaklaşımlardan uzak durulmasıyla oldu.

***

Bakmayın siz pandemi dönemindeki daralmaya. Zira dünyanın dev ekonomileri bu dönemde yüzde 20’lere varan oranlarda küçülürken Türkiye üretim çarklarını döndürmeyi başardı.

Bana “Ne olacak bu memleketin hali” diye soran dostlarıma, “Bireysel olarak ve kurumsal olarak bir yıl ayakta kaldığımız takdirde çok iyi günler bizi bekliyor” diyorum.

Gerekçemse çok açık: Pandemi sürecinde üretim çarklarını çeviren Türkiye, küresel üretim merkezlerinden biri olmaya namzet. Zira Çin’in Covid-19 pandemisindeki sorumluluğu çoğu devlet tarafından unutulmayacak.

İş gücü olarak, insan sermayesi olarak dünyanın sayılı nüfusuna sahibiz. Doğu ve Batı arasında köprü vazifesi gören jeopolitik konumdayız. Ve pandemi öncesi dünya ticaretinin kesişim noktalarımıza özel yatırımlar yaptık.

İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi, Beğendik Köprüsü gibi. Ovit Tüneli gibi. Bitmek üzere olan 1915 Çanakkale Köprüsü gibi.

Aynı zamanda jeopolitik konumumuzun gereği olan savunma sanayimizi 18 yılın sonunda yüzde 20’lerden yüzde 70’lere varan yerlilik oranına çıkardık.

Pandemiden en az hasarla çıktığımız zaman, Türkiye’nin önünde bana göre hiçbir engel kalmayacak.

Yeter ki 18 yıl önceki kayıkçı kavgasından başka bir şey olmayan polemik siyaseti hastalığına Ak Parti yakalanmasın!

İşine gücüne baksın. Hizmet siyasetini yeniden öncelesin.

Muhalefet de şayet bu memleketin muhalefetiyse hizmet siyasetini içselleştirsin. “Kim ne veriyorsa 5 fazlasını veriyorum” diyenlerin ülkeyi 50 cent’e mahkum ettiği günler geride kaldı. Kaldı kalmasına da popülizm hastalığı siyasete geri dönerse korkarım o günler de geri döner.

O yüzden Ak Parti’nin kendini tazeleyerek hizmet siyasetine dört elle sarılması hem kendisine hem memlekete fayda sağlayacaktır.

Ak Parti hakim parti olma yolunda büyük kazanım sağlayacaktır.

Yanılıyor muyum?

#AK Parti
#İktidar
#Hizmet
#Siyaset
4 yıl önce
19 yılın özeti: Ak Parti siyaset yapma biçimini değiştirdi
Kemalizm, Gülenizm'e nasıl kapı açtı?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü