|
Afrin Zaferi, tarihi köklere de bir selamdır

Muhakkak ki bu apaçık bir zaferdir. Kutlu olsun. Mübarek olsun. Muhakkak ki bu zafer şehitlerin kanı, gazilerin alın teri ve milletin dualarının karşılığıdır. Ve elbet güçlü liderliğin, istikamet üzere olmasının karşılığıdır.


Afrin Zaferi hayırlı mübarek olsun.

Afrin Zaferi 18 Mart sabahı geldi. 18 Mart!

18 Mart aynı zamanda Çanakkale Zaferi’nin de yıl dönümü. 1915 yılının 18 Mart’ında yedi düvele karşı direnen ceddimiz Çanakkale’de destan yazdı. 103 yıl sonra onların torunları bu kez istilacılara, istilacılarla iş tutan işbirlikçilere terör unsurlarına karşı büyük bir zafer kazandı. Afrin semalarına ay yıldızlı ‘Al Bayrak’ı dikti!

Devlet, gelenek, devamlılık ve tarih bilincidir bu. Bir örnek daha vereyim.

26 Ağustos 1071’de Alparslan, Malazgirt Meydan Muharebesi’yle bize Anadolu’nun kapısını açtı.

850 yıl sonra bu kez istilacıları Anadolu’dan kovmak için yine bir yıl dönümü beklendi. Zamanlama yine manidardı. 23 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Muharebesi’yle istilacıları Anadolu’dan süpürdü.

Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne bir devamlılıktır bu. Ve o devamlılığın bir göstergesi olarak Afrin Zaferi, Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümüne denk getirilmiştir. Köklerimizin bilincinde olduğumuz, derin, güçlü, büyük bir tarihimizin olduğu bir kez daha gösterilmiştir; cümle âleme.

Afrin Zaferi’ne bir de bu gözle bakın isterim.

Haksız mıyım?

  • CHP kafası bu kez Münbiç ile korkutuyor
  • “Sakın girmeyin” diyordu. “Sakın Afrin merkezine girmeyin” diye ısrar ediyordu. Israrına da birçok bahane üretiyordu. 18 Mart sabahı Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünün sabahı Mehmetçik Afrin merkezinde “Hilal oluşturup” komando andı içerken ve göndere Türk Bayrağı’nı dikerken, “Ordumuza güveniyoruz” diye açıklama yapıyordu.
  • “Ne işimiz var Suriye’de” diyordu. “ÖSO ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yan yana görmek zoruma gidiyor” diyordu. “Terörü sınırımıza yakın yerlerden söktük, daha içerilere girmeyelim” diyordu. Bugün “Vatanın güvenliği için mücadele eden kahraman ordumuza selam gönderiyorum” diyor.
  • CHP kafası bu! Daha iki gün önce “Sakın Afrin kent merkezine girmeyelim. Büyük zayiat veririz. Sivillerin can güvenliğini tehlikeye atarız” diyen de aynı kafaydı.
  • O kafa Afrin zaferinden sonra bu kez de “Sakın Menbiç’e girmeyin” diyor. Hatta daha dün “Afrin’e sakın girmeyin çok kayıp veririz” diyen kafa, bu kez, “Menbiç, Afrin kadar kolay olmayacaktır” diyor!
  • CHP, PYD/YPG-PKK terör örgütünün Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak istediği terör koridoruna bugüne kadar yüksek sesten bir tepki göstermedi. Afrin harekatı başladığında destek vermiş gibi yapıp, önce ÖSO için “El Kaide’den türemiş terör örgütü” dedi, ardından, PYD/YPG için “Elimizde terör örgütü olduklarına dair istihbari bilgi yok” cümlesini kurdu.
  • CHP zihniyeti budur! Bugün Afrin’deki zaferi coşkuyla kutlayıp, Türkiye’nin bekası için yapacağı hamlelere destek vermesi gerekirken “durun” diyor.
  • “Münbiç, Afrin kadar kolay olmaz” diye aba altından sopa gösteriyor.
  • CHP’nin bu zihniyetten kurtulma şansı kalmamışsa, milletin CHP’den kurtulmasının bir yolu olmalı değil mi?
  • Milletin yüzde 85’nin destek verdiği Zeytin Dalı Harekatı’nı itibarsızlaştırmak isteyen CHP’ye millet sandıkta gereken cezayı kesecektir, göreceksiniz.

Yeni Türkiye’nin “tanksavarı” terk-i dünya etti

90’lı yılların sonunda Ankara’dan İstanbul’a taşınırken kütüphanemin bir bölümünü geride bırakmıştım. O geride bıraktıklarım arasında hayli hacimli YENİ TÜRKİYE dergileri de vardı. YENİ TÜRKİYE dergisi 1994 yılı Kasım ayında çıkmıştı ve her iki ayda bir, çok kapsamlı çok değerli yazı ve araştırmalarla okuyucuyla buluşuyordu. Dergiler Yeni Türkiye’nin neredeyse öncüsü gibiydi. Derginin sahibi bugün toprağa vereceğimiz Hasan Celal Güzel’di.

Hasan Celal Güzel, 1990 yılında merhum Özal’ın cumhurbaşkanı olmasından sonra ANAP’taki genel başkanlık yarışı sırasında bir komploya kurban gitmişti. Dışişleri Bakanlığı’ndaki bir personel ile ilişkisi var olduğu iddiası merkez medyada ağızlara sakız edilmişti. Böylece Güzel’in ANAP’a genel başkan olmasının önüne geçilmişti.

Bu komplodan yıllar sonra 28 Şubat’ın o karanlık günlerinde, “Tankların üzerine çıkarım” sözüyle tarihe geçen bir Hasan Celal Güzel portresiyle karşılaştık. Gerçekten de çoğu siyasetçinin başını deve kuşu gibi kuma gömdüğü günlerde Hasan Celal Güzel tıpkı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu gibi hükümette yer almadığı halde Batı Çalışma Grubu’na (BÇG), Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cuntaya meydan okuyanlardandı. Darbeye direnenlerin en önde olanlarındandı.

O nedenle kendisine “Tanksavar Hasan” lakabı bile takılmıştı.

Hasan Celal Güzel 28 Şubatçıların gadrine uğramış, cezaevine bile düşmüştü. Ancak inandığı davadan bir adım geri çekilmedi. Türkiye sevgisini son nefesine kadar taşıdı. En son Sayın Cumhurbaşkanı’nın İran ziyaretine birlikte katılmıştık. Tahran Havaalanı’nda ayak üstü sohbet etmiştik. Onca hastalığına rağmen “görev bilinci” içindeydi.

Dün vefat etti, bugün Hacı Bayram’ın yanı başında ahirete uğurlayacağız.

Devlet bir adamını, millet bir evladını kaybetti. Rahmet olsun.

#Afrin
#TSK
#Münbiç
6 yıl önce
Afrin Zaferi, tarihi köklere de bir selamdır
Negatif ve pozitif milliyetçilik
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?