|
‘Ayşe tatile çıksın’dan ‘İmamoğlu Palandöken’e çıksın’a gelebilmek…

Bırakın bu meseleyi CHP’liler, HDP’liler, İP’liler, SP’liler hatta ikinci seçimde “mağdur oldu” diye ona oy veren Ak Partililer tartışsın diye düşünmüştüm. Ve yazmayı hiç istememiştim.

Hani şu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun depremden sonra Elazığ’da boy gösterip akabinde Palandöken’den sırıtarak verdiği pozdan söz ediyorum.

Elazığ’da acımız varken İmamoğlu’nun “tatil sevdası”
nı, onu destekleyenler tartışsın istemiştim. Tartıştılar da…

Bu konuda bir mim koyup susayım.

CHP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit 1974’te, “
Ayşe tatile çıksın
” demiş ve Türkiye Kıbrıs’a çıkmıştı. 2020’de İmamoğlu, Ecevit’in “Ayşe tatile çıksın” emrini, “Palandöken’den tatile çıkmak” olarak anlamış.
Acaba Ecevit yattığı yerden kalksa İmamoğlu’nun Palandöken’deki fotoğrafını görse tıpkı rahmetli
Necip Fazıl
’ın, Sakarya Türküsü için söylediği
“Beni bir kişi anladı o da amuda kalktı”
der mi?

İmamoğlu kendine yakışanı yapıyor! Yazın Bodrum’da kışın Palandöken’de… Selmiş, depremmiş kimin umurunda…

Yanılıyor muyum?

  • Enver Altaylı bana göre FETÖ’cü değil.
    Hem de hiç değil!
  • E
    nver Altaylı
    bana göre FETÖ’cü filan değil. Hem de hiç değil! Hemen
    “Ne diyorsun? Adam FETÖ’den tutuklu yargılanmıyor mu”
    diye yüklenmeyin. Az biraz sabredin.
  • Enver Altaylı, FETÖ’nün icat ettiği, yetiştirdiği ve devletin içine yerleştirdiği bir ajan değildir. Altaylı, soğuk savaş döneminden itibaren “Sovyet tehdidi” ve “Komünizm korkusu” gibi argümanlarla
    bu milleti Amerika’ya ve NATO’ya bağımlı kılan mekanizmanın elemanıdır
    .
    FETÖ de o mekanizmanın aparatıdır
    . Ama…
  • FETÖ daha devlet içinde bu kadar etkili değilken bile Enver Altaylı gibiler üzerinden o yapı devlet içinde epeyce mesafe almıştır. Hatta Türkiye’yi Amerika’nın bir “eyaleti” yapmıştır. Hatta FETÖ’nün devlete sızmasında rol almıştır.
  • Enver Altaylı, FETÖ’cü değil, FETÖ’yü de aparat olarak kullanan Amerikan istihbaratının bizatihi kendisidir.
  • Çünkü, Enver Altaylı’nın iddianamesinde aynen şunlar yazıyor:
  • “Enver ALTAYLI’nın kendisinin de yazıda (bilgisayarında Amerika’ya ve CIA’ya hazırladığı raporlarda) belirttiği gibi ‘…
    Amerikan mandasını bağımsızlığının teminatı
    olarak gördüğünü,...’ pervasızca yazılan bu cümle ile şüphelinin Türkiye Cumhuriyeti’nin istiklali ve bağımsızlığını fiili olmasa da yabancı devletler güdümüne girmesini istediği…”
  • Altaylı, FETÖ ile iltisaklıdır. FETÖ’cülerle defalarca görüşmüştür. Pensilvanya sapkınına mektuplar yazmıştır. Hatta Kaşif Kozinoğlu’nun MİT Müsteşarı olması halinde FETÖ’nün kıyameti olacağını söylemiştir. Bu ihbarıyla birlikte mahkemeye çıkacağı günden bir gün önce Kozinoğlu hapishanede hayatını kaybetmiştir. Şüpheli ölümüyle ilgili dosya yeniden açılmalı.
  • Bunların hepsi tamam.
  • Ama bana göre FETÖ’nün de üzerinde bir gücün elemanıdır,
    Enver Altaylı. Yani “büyük balıktır.”
‘Sarayında öldürülen kral’ sendromu yaşayanların halleri…

İç siyasette sıkışmış iki aktör Trump ve Netanyahu, Filistin’in işgalini ilhaka dönüştürme projesini “50 milyar dolarlık” rüşvet ile çözeceklerini sanarak “Yüzyılın maskaralığı”nı ilan ettiler.

Çünkü karşılarında yekpare durabilen bir İslam dünyası yok. Çünkü karşılarında Türkiye ve birkaç ülke haricinde ses yükseltecekler yok.

Çünkü karşılarında “
Sarayında öz yeğeni tarafından öldürülen kral”
sendromu yaşayan
“köleleşmiş”
Arap prensleri ile Sisi gibi diktatörler var.

1973 Arap-İsrail savaşı ve sonrasındaki petrol krizini çözmek için Suudi Arabistan’a giden dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı H.Kissinger, Kral Faysal ile görüşmesini şöyle anlatıyor:

“(Kral Faysal)
İsrail’e destek olmaktan vazgeçerseniz, ambargo biter
.”
Aynı görüşmede Kissinger petrol kuyularını bombalama tehdidinde bulununca, Kral Faysal şunları söylüyor,
“Tabii ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz. Fakat unutmayınız ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk, yine öyle yaşayabiliriz; ancak artık siz petrolsüz yaşayamazsınız.”
Kral Faysal’ın bu çıkışı daha sonra literatüre
“Suudi intiharı”
olarak geçiyor.
Zira tarihler 25 Mart 1975’i gösterdiğinde, Kral Faysal sarayında ismini taşıyan öz yeğeni tarafından yakın mesafeden vurularak öldürülüyor.

O günden sonra da Arap yöneticiler Amerikan ekseni dışına çıkmıyorlar.

Bu son Filistin krizinde de gördük ki İsrail/Amerika projesine en büyük desteği onlar veriyor.

Ama şunu unutuyorlar. Filistin meselesi sadece Arapların meselesi değildir. Sadece Müslümanların meselesi değildir. Filistin meselesi başlı başına Yahudilerle Müslümanların meselesi hiç değildir.

Sahi, Romalılar çarmıha kimi germişti ve kimin yardımıyla..?
#Ekrem İmamoğlu
#Bülent Ecevit
#CHP
#Enver Altaylı
#FETÖ
4 yıl önce
‘Ayşe tatile çıksın’dan ‘İmamoğlu Palandöken’e çıksın’a gelebilmek…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi