|
Biz bize yeteriz de...

“Biz bize yeteriz” dendikten hemen sonra olanlara bakınca insan doğrusu hem umutlanıyor hem kaygı taşıyor.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısını online yaptıktan sonra kameraların karşısına geçti ve “Biz bize yeteriz Türkiyem” diyerek koronavirüs ile mücadele için “Milli Dayanışma Kampanyası”nı başlattı.

Pazartesi gününden bu yana umudumuzu artıran, zaman zaman bu ülkenin bir evladı olduğumuz için gururlandıran tablolarla karşılaşıyoruz.

Maaşlarını bağışlayanları mı ararsınız, kumbaralarını getiren çocukları mı?

5, 10, 15, 20 milyon liralar ile kampanyaya destek olanları mı ararsınız, 20 küsur lira birikmişini kaymakam beyin önüne koyan çocuğumuzu mu?

Milli Dayanışma Kampanyası’nda yazıyı yazdığım ana kadar toplanan para, 552 milyon, 529 bin 912 TL. Bu rakamın katlanarak devam edeceğine inanıyorum.

  ***

“Biz bize yeteriz Türkiyem” çağrısı her kesimden insanımızı bu kampanyaya destek vermek için yetti diye düşünüyorum.

Sadece bir kesim var. Birazdan onlarla ilgili görüşümü de söyleyeceğim ama... Burada bir parantez açmak isterim.

Türk milleti özellikle son 15 yıldır dünyanın bütün mazlumlarına el uzatıyor. Somali’den Myanmar’a, Suriye’den Filistin’e, Küba’dan Bosna’ya, Gine’den Nijer’e kadar dünyanın bütün coğrafyalarında dünyanın bütün mazlumlarına el uzatıyoruz.

Ve bütün bunları devletin bir kaç kurumu ile birlikte sayısız sivil toplum kuruluşu eliyle yaptık. Afrika’nın sahra altında köhne bir köyde su kuyusu açanımız da oldu, Balkanlar’da ecdat yadigarlarını ayağa kaldıranımız da...

Sonuçta dünyada milli gelire oranla en fazla “yardım”da bulunan ülke Türkiye oldu.

Devletin kurumları dâhil bu kurum ve kuruluşlarının neredeyse tamamına yakını gönüllülük esasına göre yapılan yardımlar sayesinde bu hizmetleri yaptılar.

Bu parantezi neden açtığımı anlamış olmalısınız.

“Biz bize yeteriz” dendikten sonra “Zırnık yok” diye başlık açıp “güzel başlayan” bir iyilik hareketini “kirletme” cihetine gittiler.

Çünkü bu kafa hep aynı yolu denedi yıllarca.

Size yakın tarihten bir olayı hatırlatayım.

2004 yılında Güney Asya’yı vuran bir tsunami olmuştu. Başta Endonezya’nın Bande Açe adasında olmak üzere bölgede 200 binin üzerinde insan hayatını kaybetmişti.

O dönemde bir çok Türk sivil toplum kuruluşu yardım seferberliği başlatmıştı. Bunlardan biri de Deniz Feneri Derneği’ydi.

Almanya’daki Deniz Feneri Derneği’nin topladığı paralar Başbakanlık hesaplarına aktarılmıştı. Oradan da Kızılay eliyle tsunami mağdurlarına gitmişti.

2008 yılına gelindiğinde Almanya’da Deniz Feneri Derneği üzerinden Ak Parti ve Başbakan Erdoğan’a bir kumpas kuruldu.

Ve daha sonra “çeviri hatası” diyerek sahte olduğu kabul edilen bir belge ile Açe’de tsunamiden mağdur olanlar için toplanan paraların “Başbakan”ın hesabına yatırıldığı yalanı ortaya atıldı. Doğan Medya’da çıkan haberlere dönemin Başbakanı Erdoğan çok sert tepki gösterdi. Bir süre sonra belgenin sahte olduğu ortaya çıktı. Ancak atılan çamurun izi yıllarca kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde yaşanan bu olayı neden aktardığıma gelince...

“Biz bize yeteriz” diyerek başlatılan Milli Dayanışma Kampanyası’na milletimiz destek verirken iki şey birden yapıldı. Yazının başında ifade ettiğim kaygıma neden olan...

Bunlardan biri “zırnık yok” diye başlayan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik olarak Kovid 19 ile mücadelede yeterli kaynağının olmadığı için “milletten para istendiği” algısını oluşturmak. Böylece dayanışma kampanyasını boşa çıkartmak.

İkinci yapılan ise, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “zekât” konusunda yaptığı açıklama üzerinden “Diyanet’in siyasallaştığı” iddiasını ortaya atmak suretiyle mütedeyyin kesimin kafasını karıştırma çabası.

Çünkü Cumhurbaşkanımız pazartesi günü Ramazan ayında zekât vermeyi düşünen mütedeyyin kesimlere de seslenerek zekâtlarını bu kampanyaya verebileceklerini söylemişti. Diyanet İşleri Başkanlığı da “zekâtların bu kampanyaya verilebileceği”ne ilişkin fetva yayınladı.

Kötü niyetliler bu fetva üzerinden yapılacak yardımların önüne geçmek için Diyanet’i hedefe koydu. Toparlayalım.

Biz bize yeteriz. Çünkü biz dünya mazlumlarına yettiğimizi, gerektiğinde Elazığ depreminde olduğu gibi birbirimize yettiğimizi de gösterdik.

Biz bize yeteriz. İçimizdeki kötüler dayanışma ruhumuzu erozyona uğratmak için her türlü tezviratı yapmasalar.

Dün sahte belge üzerinden yalan haber yaparak baltalamak istedikleri “yardımlaşma duygumuzu” bugün yine yapmaya çalışıyorlar.

Oysa Amerika görmüş, Avrupa görmüş vicdanlı insanlar bugünlerde dilinin döndüğünce sesinin çıktığınca “Türkiye’nin kıymetini bilin” diye bas bas bağırıyor.

Çünkü şu anda demokratik ülkeler içerisinde koronavirüs ile mücadelede en başarılı ülke Türkiye.

Sağlık sistemi en güçlü ülke Türkiye. Dayanışma ruhu en güçlü ülke Türkiye.

“Biz bize yeteriz Türkiyem!”

#Biz bize yeteriz Türkiyem
#Türkiye
#Diyanet İşleri Bakanlığı
#Deniz Feneri Derneği
4 yıl önce
default-profile-img
Biz bize yeteriz de...
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti