|
Caydırıcı cezalar olmadan, toplumsal huzur mümkün mü

Yıllar önce Amerika’nın Şikago kentinde araç kullanırken başımdan şöyle bir olay geçti:


Şehir merkezinden Şikago Üniversitesi kampüsüne kadar olan otobanda hız sınırına ve kurallara uymam konusunda araç sahibi arkadaş beni en az 3-5 kez uyardı. “Aman abi levhada ne yazıyorsa ona uy. Aman abi, şerit değiştirirken kural hatası yapma” diye.

Üniversite kampüsüne kadar sorunsuz gelmiştik. Aracı park etmek için yeri ararken, hemen sağımda 50 metre ileride bir boşluk gördüm. Hemen sağ sinyalimi verip döndüm ki yanımdaki arkadaş, “Ne yapıyorsun abi, burası tek yön” diye feveran etti. Frene bastım. Geri geri çıktım. Zaten 10 metre var yok o kadar gitmiştim.

“Ne oldu” dedim. “İncin top oynuyor, kimseler yok. Üstelik Pazar günü gideceğim mesafe 50 metre bile değil” diye izahat getirmeye çalıştım. Arkadaşın rengi çoktan atmıştı. Eli ayağına karışmıştı. “Dön çabuk dön. Tek yöne girilir mi” diye söylenmişti.

Sonra o 50 metre ilerideki parka girebilmek için üniversite kampüsünün içerisinde levhaları takip ederek en az 500 metre mesafe kat ettim. Aynı yere bu kez nizami olarak aracı park ettim.

Dedi ki “Kimse görmeseydi bile. Aracı oraya park etseydin. Ters yöne park edeceğin için bile çok ağır ceza kesilirdi. Bir de üstüne mahkemeye çıkmak zorunda kalırdım!”

Cezanın caydırıcılığı böyle bir şey sanırım!

YAYANIN ÜZERİNE ARAÇ SÜRENE NE CEZA VERELİM?

Bundan birkaç ay önce, akşam vakti büyük bir caddenin kenarında yürüyordum. Bir yol ayrımına geldim. Kaldırımda beklerken bana yeşil yandı ve ayağımı yola attım. Atmam ile geriye kaçmaya çalışmam bir oldu. Ana caddeye kırmızı ışıkta çıkmaya çalışan bir otomobil az kalsın üzerimden geçecekti. Tam o anda sağ ön camına elimle tıklattım ve “Yayaya yeşil yanan” lambayı gösterdim. Sen misin lambayı gösteren. Bir de araç ani bir frenle yolun ortasında durdu. Şoför ve yanındaki indi üzerime geldi. Hatta şoför beni itmeye kalkıştı. “Size kırmızı yanıyor görmüyor musunuz” dediğimde, “Sen polis misin, memur musun? Sen kimsin de bana ışığı gösteriyorsun” diye bağırmaya başladı. Olayı gören çevre sakinleri araya girdi. O şehir magandası iki kişi otomobile binip kaçtı. Ben de plakayı emniyete bildirdim. Bana emniyetten geri dönüş yapıldı, kırmızı ışık ihlali cezası kesileceği söylendi.

Peki o ceza caydırıcı mıydı? Hayır!

PARASI OLAN İÇİN HIZ SINIRI AŞMAK VAKAYI ADİYEDEN

Yine geçenlerde çok sevdiğim, bir dostum ziyaretime geldi. Konu konuyu açtı. Otomobil merakımdan söz açılınca, “Bir gün buluşalım da Ankara’ya kadar bir seyahat edelim. Kadranda 240’ı bir görelim” dedi. “Otobanlarda artık ortalama hız uygulaması yok mu” diye sorduğumdaysa, “Amaaan dert ettiğin şeye bak. Cezasını öderiz, ne ki” dedi.

Çünkü hız sınırı ihlallerinde can yakıcı ve caydırıcı ceza yok!

EMNİYET ŞERİDİNİ KENDİSİNE HAK GÖREN ZÜPPELER

Bir gün kanaldan öğrenciliğinden bu yana tanıdığım bir arkadaşımla çıktık. Onun aracıyla karşıya geçecektik. E-5’te Haliç Köprüsü’nü geçer geçmez aracını Emniyet Şeridi’ne sürdü. “Ne yapıyorsun, burasını kullanmak yasak bilmiyor musun” dediğimde, “Abi n’olcak cezası neyse öderim” dedi. Arabayı durdurmasını söyledim. Durdurdu. Kapıyı açıp indim. Kapıyı yüzüne çarparken, “Eskiden paran yoktu da onun için mi girmiyordun? Bu nasıl bir fütursuzluk” dedim. Öfkeden çılgına dönmüş halde, akşam vakti orada ne kadar kaldım hatırlamıyorum.

KALDIRIMLARI ÖZEL OTOPARKI HALİNE GETİRENLERE KİM NE YAPIYOR?

Birkaç gün önce tam da torba yasa ile trafik cezalarının artırılması gündemdeyken bir şeye daha şahit oldum. İstanbul’da yaya kaldırımlarının hali malum. İnsanlar kaldırım işgali yüzünden yürümekte zorlanıyor. Belediyeler yaya kaldırımlarına otomobil parkını önlemek için betondan mantarlar, bazen de kısa direkler koyuyorlar. Hah işte o 60-70 santimlik bir direği yerinden söküp, ona bir de kilit uydurup, akşam olunca da o kilidi açıp aracını kaldırıma park eden gördüm!

Çünkü, kaldırıma araç park etmenin cezası caydırıcı değil. Bir de akşam vakti o kuralsızlığı takip edecek ekip nerede?

Bu da sıradan bir kabahatler kanununu ilgilendiren bir örnek olsun.

ELİNDEKİ PET ŞİŞEYİ ÇÖP YERİNE YERE ATANA NE YAPMALI?

Kaldırım kenarındaki direğe kilit yapıp, aracını kaldırıma park edeni gördüğün gün bir şey daha gördüm. Önümde yürüyen 25 yaşlarındaki bir genç, elindeki pet şişeyi hemen ilerisinde çöp kovası olmasına rağmen yere attı. Sonra da yürüyüp gitti..!

Örnekleri çoğaltabilirim.

Bir yere gelmeye çalışıyorum.

Trafikle ilgili gelişmiş ülkelerde çok katı kurallar var. Yine kent yaşamıyla ilgili de…

Kural ihlali yapanlara gerçekten can yakıcı cezalar uygulanıyor. Kuzey ülkelerinde örneğin, gelir düzeyine göre ceza kesiliyor. Cezalar bazen dudak uçuklatan cinsten! Öyle olunca da kural hatası en aza iniyor. Böylece hem trafikte hem kent yaşamında belli bir düzen kuruluyor.

Bakın size yıllar önce okuduğum bir yazıdan birkaç paragraf aktarayım.

CANI YANACAK Kİ O KURAL İHLALİNDEN VAZ GEÇECEK… İŞTE ÖRNEK

18 Mart 2016 tarihinde Hürriyet’te İsmet Berkan bu konuda şunları yazmıştı:

“(…) Amerikan The Atlantic dergisinde çıkan bir haberden öğrendim; dünyanın bazı ülkelerinde trafik cezaları öyle sabit falan değilmiş.

Derginin haberinden aktarıyorum: Reima Kuisla adlı bir Finli işadamı, saatte 90 kilometre hız limiti olan bir yolda 120’nin üzerinde giderken radara yakalanmış.

Polis gelmiş, ehliyetini ve ruhsatını almış Kuisla’nın, sonra bilgisayarını açmış polis ve ulusal gelir vergisi veri tabanına girmiş, işadamının yıllık gelirini öğrenmiş, ardından da ceza makbuzunu uzatmış. Makbuzda Türk Lirası’yla yaklaşık 160 bin lira yazıyormuş.

(…) Sadece Finlandiya değil, Nordik ülkeleri Norveç, İsveç ve Danimarka’da da bu ceza sistemi uygulanıyor, Almanya ve Fransa’da da. Sistem şöyle işliyor: Trafik suçu işleyen kişinin yıllık gelir vergisi beyannamesine bakılıyor, (…) Sonra da o suçun gerektirdiği bir çarpanla günlük kazancı çarpılıyor ve toplam ceza ortaya çıkıyor.

Tabii bu sistemin Türkiye’de uygulanması imkânsız; çünkü çok azımız gelir vergisi beyannamesi veriyoruz ve yıllık gelirimizi beyan ediyoruz. (…)

En zenginimizle en fakirimiz, diyelim domates aldığında aynı vergiyi ödüyor.

Trafik cezalarında da durum aynı. Ben de Türkiye’nin gelir vergisi rekortmeni de hız sınırını geçtiğinde de aynı cezayı ödüyoruz.”

Cezalar caydırıcı değilse, toplumsal düzen bozuluyor.

Bu, basit hırsızlık olaylarından tutun da trafik cezalarına kadar, kabahatler kanunundan tutun da büyük suçlara kadar böyle!

Diyeceğim o ki, toplumsal huzurun devamı için ahlak ve eğitim kadar cezaların caydırıcılığı da önemlidir.

Yeni Meclis’in öncelikleri arasında cezaların caydırıcılığına ilişkin yasaların çıkartılması olmalı değil mi?

#Araç
#Ceza
#Trafik cezası
6 yıl önce
Caydırıcı cezalar olmadan, toplumsal huzur mümkün mü
İman ile İngilizce
Yaban
"Anayasada ilk sözler"in galibi açık farkla BDP
En olgun anayasa dili BDP"de mi?
Ne olacak bu anne babaların hali?