|
Merhamet ile kararlılık, vicdan ile soğukkanlılık arasında bir ülküde buluşmak: Vatan

Vakit gece yarısı. Topkapı’dan Haliç istikametine e-5’te aracımla ilerliyorum. Çoluk çocuk hep birlikteyiz. Önümde bir kalabalık var. Yaklaşıyorum. Sağ şeritte yavaş ilerleyen araçlar. Üzerlerinde bayraklar. İçlerinde insanlar. Ellerinde bayrağımız.

Araçlardan marşlar, kahramanlık türküleri yükseliyor. Bazıları camlardan haykırıyor,
“Şehitler ölmez. Vatan bölünmez.”

Çocuklar, “Baba biz de katılalım” diyor. Konvoya dahil oluyoruz. Konvoy Vatan Caddesi’ne yöneliyor. Flaşörlerimiz yanıp sönüyor. Sağ şeritte konvoyun ucu bucağı görünmez oluyor. Aksaray istikametinde ilerliyoruz.

Sanki 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminden sonraki “Vatan nöbeti” geceleri gibi..!

***

Gece yarısı oldu. Aksaray’da ana baba günü. Konvoy ilerliyor. Ne ki etrafta otobüsler, minibüsler, taksiler…. Neredeyse her milletten mülteciler. Konvoydakilerden en ufacık bir olumsuz tepki yükselmiyor.

Etrafı izliyoruz. Mültecilerin kimi otobüslere, kimi minibüslere binmeye hazırlanıyor. Bazıları binmiş araçların hareketini bekliyor. İstikametleri belli; Edirne. İstikametleri belli; batı sınırlarımız. İstikametleri belli; Avrupa Birliği.

Çocuklarımdan biri usulca soruyor, “
Baba bunların hepsi Suriyeli mi? Hiç de öyle görünmüyorlar.”
Gerçekten de
“Batı kapıları açıldı”
haberini duyunca
Aksaray’a koşanların çoğu Suriyeli değil
. Afgan’ı, Özbek’i, Tacik’i hasılı çoğunluğu Kumkapı civarındaki köhne sokaklara doluşmuş olanlar. Ama mülteciler için neredeyse bir genelleme haline getirilmiş “Suriyeliler” ifadesi.
MEHMETÇİK İDLİP’TE
NÖBETTE, MİLLET AYAKTA
Siz bakmayın bir takım
müstemleke
kafalıların
“Savaşa hayır. Suriye’den derhal çekilin”
gibi başlıklarla imza kampanyası başlattığına.
Milletimiz İdlip’teki meşru müdafaa ve meşru müdahaleye sonuna kadar destek veriyor
. Gecenin bu vaktinde bir kısmına şahit oluyoruz. Millet ayakta!
Fevzipaşa Caddesi’nden Edirnekapı istikametine doğru ilerlerken sağımızda
Fatih Camii
’ni görüyoruz. Ve hemen dış duvarının kenarında kocaman yazılmış, “
Tarihi Malta Çarşısı”
tabelasını. “Bu nedir” diye eşime sorduğumda, aldığım cevap ilginç!
Bir süre önce Malta Çarşısı’nda işyeri sahibi olan
“Suriyeli sığınmacılar çarşının ismini değiştirmek istedi”
diye bir tezvirat üretilmiş. Belediye de çareyi çarşının girişine kocaman bir yazı asmakta bulmuş. İlginç!
“BİZ GİDERSEK VATANIMIZA GİDERİZ”
Batı kapıları açıldıktan hemen sonra
komşumuz Suriyeliler
le konuştum. Ahmet Halepli. Bizim binanın girişinde berber dükkanı var. Dedim ki
“Ahmet ne oluyor? Sizden Edirne’ye gidenler oldu mu?”
Dedi ki
“Yok ağabey. Biz gidersek vatanımıza gideceğiz.”
Dedim ki
“Ahmet, biz de onun için uğraşıyoruz. İnşallah Halep’te bir gün birlikte mırra içeceğiz.”
Dedi ki
“İnşallah ağabey. Burada iyiyiz. Ama evimiz, vatanımız gibisi olur mu hiç!”
Birbirimize dua ederek ayrıldık.
Türkiye’deki Suriyelilerin epeyce bir kısmı bu memlekette bizimle birlikte kalacak.
En azından gözünü bu memlekette açan bebeler, iş güç sahibi olmuşlar…
O yüzden bu köşeyi takip edenler hatırlayacaktır. Birçok yazı ile Suriyeliler meselesini anlatmaya çalıştım. Özetle söylediğimiz şuydu:
Entegrasyon sürecinde Avrupa Birliği (AB) fonlarını kullanmayalım
. (Çünkü entegrasyon değil, etnisite, din, mezhep üzerinden ayrımcılık yapan kafanın sahibidir AB.)
Göç Bakanlığı
kuralım.
Gettolaşmanın önüne geçecek adımlar atalım
. Osmanlı modelinde olduğu gibi
“iskan”
politikamız olsun
.

Bu konuları “İdlip badiresi”ni atlattıktan sonra inşallah daha serin kanlıca tartışacağız.

“SÖZ KONUSU VATANSA
GERİSİ TEFERRUATTIR”
Dün, Türkiye’nin en önemli
sivil toplum kuruluşları, odalar, sendikalar
ortak destek açıklamaları yaptı.
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır”
diyenler, politik hesaplaşma, günlük “
siyaset lakırtıları
” ile gündem oluşturma çabalarına inat, “
vatan, bayrak, ülkü, ülke, millet, devlet
” ekseninde buluştu.
“Türkiye’nin İdlip’te ne işi var” sorusunun milletteki karşılığı ortada. Millet bu sorunun cevabını biliyor. “
Şayet biz İdlip’te olmazsak, İdlip bizde olacak. Şayet biz Suriye’de olmazsak, Suriye içimize akacak.”
Biliyoruz ki, Suriye’de olmazsak Suriye içimize akacak
. Bu ne Aksaray’da Edirne’ye gitmek için bekleyen mülteciler meselesi kadar basit, ne şu ana kadar göğüsleyebildiğimiz Suriyeli geçici koruma altındaki misafirlerimizin sorunları kadar naif.
Başta İdlip’te şehit düşen askerlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimize rahmetle…
#İdlib
#Türkiye
#Millet
#Vatan
#Mehmetçik
4 yıl önce
Merhamet ile kararlılık, vicdan ile soğukkanlılık arasında bir ülküde buluşmak: Vatan
‘Kaynak Laneti’ne karşı Türkiye’yi koruyalım
Sadiye tarikatının şeyhi: Sadeddin Nüzhet Ergun
Fenerbahçe'nin 3 seçeneği
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor