|
Akdeniz cephesini bölme. Batı kuşatmasını dağıtma. Arabistan’la yakınlaşma, Mısır’la deniz anlaşması. İçerideki kuşatma kırılır!
Türkiye, dış politikada
yeni bir hesap yapıyor,
yeni bir
oyun kuruyor.
Bunu;
“bugüne kadar yapılanların üstüne güçlü bir şey inşa etmek”
olarak da anlayabiliriz.
Bir yandan
“içeriden kuşatma”
ile mücadele ederken diğer yandan
“yakın çevre kuşatması”
nı yarmaya ayarlı, iyi düşünülmüş, adımların hesabı yapılmış
yeni bir akıl
harekete geçirilmiş gibi.

Kahire ve Riyad’la yumuşama, fırtına bulutlarını Akdeniz’den uzaklaştırma..

“Mısır ve Suudi Arabistan’la yumuşama”
ve Doğu Akdeniz merkezli bu arayış, girişim,
bölgedeki bunalımlı alanları rahatlatıp,
Türkiye ve muhataplarına
nefes aldırmayı
amaçlıyor.
Çünkü, ABD ve Avrupa’nın Türkiye ve bölge ülkelerine baskıları tamamen bölge içi anlaşmazlıklardan güç buluyor.
“Zaaflar diplomasisi”
Batı’nın coğrafyamıza yönelik en büyük silahıdır.
Hemen söyleyelim ki;
Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan’ın aralarındaki anlaşmazlıkların çok ötesinde küresel tehditler var ve fırtına bulutları bütün bölgede; Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Akdeniz’de dolaşıyor.

Erdoğan-Selman görüşmesi. S. Arabistan tehdit altında!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’le görüşmesi
, Velihat
Muhammmed bin Selman’
ın İstanbul’daki cinayetinin ve amansız
Türkiye düşmanlığı
nın bıraktığı enkazı ortadan kaldırabilir mi?
İki ülke bunu aşmanın yollarını arıyor. Dünyanın ve bölgenin yaşadığı sarsıntılar öyle büyük tehditler üretiyor ki,
iki ülkenin de bunları aşacak bir yol bulması acil bir zorunluluk
haline gelmiştir.
Hemen söyleyelim ki; her ne kadar
Veliaht Batı’ya tahammül edilemez tavizler verse
de,
S. Arabistan bölgenin en fazla tehdit altındaki ülkesidir.
Bunu sadece
İran tehdidi
olarak algılamayın. Ülke bizzat
ABD ve Avrupa’nın parçalama planlarında birinci sırada
dır.

ABD, İsrail, Fransa, Libya’da yenilmiştir...

Türkiye “yerli” bir düşünceyi temsil etmektedir.
Bölgede,
hangi ülke olursa olsun,
bütün destek ve karşıtlığı bu kritere göre şekilleniyor.
“Dışarıdan”, “Batı”dan gelen tehditlere karşı bölgesel direnci
esas alıyor. Bu örneği en iyi şekilde
Libya’da gördük.
Türkiye, karşılaşacağı her büyük sorunda
Suudi Arabistan’ın yanında duracak tek ülkedir.
Türkiye ve Mısır arasında son aylarda güç kazanan yumuşama,
istihbarat servisleri üzerinden yürütülen iletişimin diplomasi alanına taşınması, iki ülke arasında
heyetlerin
gidip gelmeye başlaması, ülkenin bu yönde verdiği
güçlü mesajlar,
Akdeniz’de yeni bir durum oluşturabilir.
Açık söyleyelim:
Mısır, S. Arabistan, Rusya, Fransa Libya’da kaybetti.
Birleşik Arap Emirlikleri (
BAE
) üzerinden servis edilen
ABD-İsrail tezleri Libya’da yenildi.
Sadece Türkiye, Libya’nın yanında durdu, ülkenin
parçalanmasına ve emperyal iddialara direndi.
Türkiye ve Libya kazandı.

Mısır’la deniz yetki anlaşması, Akdeniz’deki hesapları sıfırlar.

Türkiye ile Mısır’ın Akdeniz’de
bir
“deniz yetki anlaşması”
imzalaması, bütün
hesapları sıfırlayacaktır.
Fransa, Yunanistan ve İsrail
öncülüğünde hazırlanan,
BAE, Mısır ve S. Arabistan
desteği ile Türkiye’nin karşısına çıkarılan ABD ve Avrupa’nın hesapları,
hepimizi Akdeniz sularına gömmeyi
amaçlamaktadır.
Kahire ile böyle bir anlaşma imzalanırsa ki,
çok acil imzalanmalı, o proje çökecek.
Akdeniz, Kızıldeniz, Basra Körfezi arasında yeni ve çok
güçlü bir inisiyatif
bu şekilde ortaya çıkabilir. Bu da,
Afrika derinliklerine
kadar yayılacaktır. Şu an için krizi yumuşatmak,
üç ülkenin de gelecek hesaplarını güvenceye almak
elzemdir.

Bin Zayed devreden çıkarılmalı.

ABD-İsrail-BAE çizgisi
bölge ülkeleri için büyük tehditler üretiyor. BAE’nin, özellikle de
Muhammed bin Zayed
’in coğrafyanın, ülkelerin, milletlerin varoluşuna karşı İngiliz
Lawrence
rolünü üstlenmesi, S. Arabistan’ın Sudan’a her yerde işgal güçlerini taşıması bölgesel bir tehdit haline geldi.
Riyad yönetiminin yapması gereken ilk şey, Zayed çizgisini cezalandırmasıdır. BAE’nin de yapacağı ilk şey, Zayed çizgisinden vazgeçmesidir
. Aksi takdirde bu fitne, bütün ülkeler için kötülük üretmeye devam edecektir. Bunun en büyük zararını da önce S. Arabistan sonra BAE görecektir.

Kafkaslar’dan Çin sınırına. Akdeniz’den Afrika’ya… Türkiye büyüklerle yarıştı.

Suriye/Irak’ın kuzeyinde
devam eden mücadele,
Karabağ savaşı
ndan sonra
Kafkaslar’dan Çin sınırına
ulaşan yeni inisiyatif Türkiye’nin başarısıdır. Bu başarı
“kardeş ve ortak”
ülkelerle birlikte inşa edilmektedir.
Üstelik Türkiye, bütün bu alanlarda
dünyanın en güçlü ülkeleri ile rekabete girerek, boy ölçüşerek
adımlar atabilmeyi başarmıştır.
Bu bir güç ilanıdır
ve 21. yüzyıl dünyasına çok şey anlatmaktadır.

Akdeniz kuşatması kırılınca, içerideki kuşatma da kırılır.

Bütün bunlar olurken şimdi sağlam bir adım daha atılıyor.
Akdeniz kuşatması, Akdeniz ve Ege’den çevreleme kırılıyor.
Türkiye bunu yapmalı ve yapacak.
Mısır, S. Arabistan ve bölge ülkeleri Türkiye’nin
yüzyıllara ışık tutacak coğrafya inisiyatifinin, jeopolitik
aklının kendileri için de bir
“rol-model”
olduğunu mutlaka anlayacaktır.
Akdeniz kuşatması kırılırsa
içerideki kuşatma da kırılacaktır.
#Akdeniz
#Ege
#Batı
#Arabistan
#Mısır
#Deniz yetki anlaşması
#Türkiye
3 yıl önce
Akdeniz cephesini bölme. Batı kuşatmasını dağıtma. Arabistan’la yakınlaşma, Mısır’la deniz anlaşması. İçerideki kuşatma kırılır!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset