|
Günün sonunda

Sosyal medyaya girmek üzüntü veriyor artık.

İyi bildiğimiz, emin olduğumuz insanların bile şu veya bu gerekçelerle birbirini hedef alması, geldiğimiz noktayı göstermesi açısından ibret vericidir.

Medya, siyaset dünyası, edebiyat âlemi; durum hep aynı. Normal cümle kuramayanların sayısı ve cüreti hızla artıyor.

Adeta birbirimizi işaretleme, etiketleme, rencide etme yarışı içindeyiz.



İddia ile iftira arasındaki fark kapanmak üzere. Bir insanı ‘hain’ olarak yaftalamak ne kadar kolay hale geldi. Hainliğin anlamını öğrenmek isteyenler darbe gecesine yahut bölücü terör örgütüne bakabilir. Siyasi görüşünün farklı olması, alternatif adresler düşünmesi, herhangi bir uygulamaya itiraz etmesi kimseyi hain yapmaz.

İşin özü şudur: Sünni ana gövde bugün AK Parti ve onun liderini destekliyor. Dün sırasıyla Anavatan, Doğru Yol ve kısmen Refah desteklenmişti. Yarın bir başkası olabilir. Örneğin bu yazdığımızı değişik bir yere çekmek isteyen çıkabilir. Beyhude bir çaba olur bu. Burada hem millî bir refleksten hem de esaslı bir ihtiyaçtan bahsediyoruz. Yeni bir partiye lüzum var mı sorusu ayrı bir konudur ve bize göre yoktur. Islahat yeterlidir.

Bir fitne devri daha başlamış görünüyor.
Fitne kapısı açıldığı vakit, o kapıdan nelerin girebileceğini yahut çıkabileceğini tahmin bile edemezsiniz.
Günün sonunda kazançtan ziyade kayıplar olur. Dikkat ederseniz, kazancı tekil, kaybı çoğul kullandık.
Normal şartlar altında bizim kuşağın ve bir üst neslin fitne konusunda tecrübeli ve temkinli olması gerekiyor. Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz bir şeyler mutlaka vardır. Fakat görüntü böyle söylemiyor. Günlük hayattaki tutumlar ve sosyal medyadaki performanslar bize tersini gösteriyor. Kısaca:
Ders almayana dersini verirler.
İyiliğin, güzelliğin ve başarının hasmı çoktur. Bir müminin bu tür düşmanlıkların içine girmesi, haset etmesi, gönüllerin alabileceği bir davranış biçimi değildir. Güce tamah edenler de hoş karşılanmaz.

Yetenekli olanın, liyakat taşıyanın, şahsiyet gösterenin, milletin gönlünde karşılık bulanın üstünü değil, altını çizmeliyiz. Önde olanı düşürmek bizi asla birinci yapmaz. Yukarıda bulunanı aşağıya çekerek zirveye çıkamayız. Saygın insanlara itibar suikastı yaparak itimat ehli olamayız.

Otuz yıllık bir çabadan ve yorucu bir yolculuktan sonra nereye gelmiş bulunuyoruz?

Dünyayı kurtarmak için yola çıkmıştık. Şimdi kendini kurtaran talihli sayılır.
Gerçi ‘kendini kurtarmak’ ifadesi bile maddiyatı çağrıştırır oldu.

Hep söylüyoruz: Dünyayı kurtaramasak da insanlığı kurtarabiliriz.

Düşmüş birine el uzatmak, bir fitneye engel olmak, mazlumlar için candan dua etmek, daha düzgün bir insan haline gelmek, yalandan uzak durmak, kusurları örtmek, kardeşlik ve sevgi göstermek, kalbî davranmak, güzel söz söylemek, nezaketi elden bırakmamak, iyiliği yaymak ve hatta camın önüne bir parça ekmek bırakmak… Bunlar insanlığı kurtaran hamlelerdir. ‘Hamle’ deyince aklımıza sürekli devasa projeler gelmesin.

#Sosyal Medya
#Medya
#Siyaset
5 yıl önce
Günün sonunda
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’