|

Onlar her yerdeydiler. Her zaman ve zeminde, fırsatını buldukları her anda akla hayale gelmedik zalimlikleriyle insanlık tarihinin her yerindeydiler.

Bazen Mekke’deydiler. Hangi kabilenin daha saygın olduğunu ispat edebilmek için birbirleriyle sonu gelmez savaşlara giriştiler.

İş öyle bir hal aldı ki ayet indi haklarında: “Çokluk kuruntusu sizi öyle oyaladı ki kabirlere varıncaya dek…”

Bazen Endülüs’teydiler. Müslümanların ve Yahudilerin soyunu bire kadar kırabilmek için akla hayale gelmedik soykırımlara imza attılar. Akla hayale gelmedik katliamlar yaptılar.

Bazen İtalya’daydılar. Sermaye ellerine geçsin diye Yahudi mahallelerini basıp topluca ateşe attılar insanları.

Bazen Amerika kıtasındaydılar. Kıtanın sahiplerini hiç pişmanlık duymadan öldürebilmek için Vatikan’dan “bunlar hayvandır” fetvası aldılar.

Bazen Avusturalya’daydılar. Tasmanya soykırımını yapabilmek için Darwin’in görüşlerini kullanıp “primat bunlar” dediler.

Bazen İstanbul’daydılar. 6-7 Eylül olaylarında hiçbir suçu günahı olmayan onlarca Rum, Ermeni, Yahudi insanımızı katlettiler. Evlerini hırsızlar gibi yağmaladılar, ateşe verdiler.

Filistin’deydiler. Ruanda’daydılar. Sırbistan’daydılar. Doğu Türkistan’daydılar. Ahıska’daydılar. Çeçenistan’day-dılar.

Onlar her yerdeydiler. Şimdi de Türkiye’deler işte. Evde besledikleri ördekleri gölete bırakmak isteyen Suriyelilere “kaz hırsızı” diyecek kadar alçaklar. 17 yaşında “ben insanım” diyen bir çocuğun yüzüne “sizden nefret ediyoruz” diyebilecek kadar gerzekler.

Bu aptallar sürüsünün, “onlar”ın başat özelliği şudur: Hayatta hiçbir şey olamadıkları için mutlak surette bir nefretle idame ettirebilirler hayatlarını. O nefretle yaşar, o nefretle uyur, o nefretle uyanırlar. Kendi sefil hayatlarında “hiçbir şey” olamadıkları için sürekli bir suçlu arayarak sürdürürler hayatlarını.

Düşünün ki belli oranda kabiliyetli bir ressam olmasına rağmen kibri ve ahmaklığı yüzünden akademi çevreleri tarafından kabul görmeyen Hitler, Kristal Gece ile almaya çalışmıştı “olmamışlığının” intikamını. Düşünün ABD’deki rednecklerin içi her gün bir siyahi kurban etseler soğumaz. Çünkü o olmamışlıkları bir türlü olmaz.

Hiç endişeniz olmasın. Bizim ülkemizdeki “onlar” da 6-7 Eylül’de, Kristal Gece’de, Holokost’ta, Missisipi Olayları’nda olanların aynısını yapmaya hazırlanıyor. Çünkü bu yetersizlik, bu olmamışlık duygusuyla baş edemiyorlar. “Öteki”nin ekmeklerini, aşlarını, topraklarını çalmaya geldiklerini düşünüyorlar.

Bu azgın ve ahmak topluluğun liderliğini yapma hayali kuran “büyük olmamış” ise el ovuşturuyor sürekli. Öyle yetersiz, öyle ahmak bir herif ki... Siyaseten başarısızlığın vücut bulmuş hali adam resmen. Ama dikkat! Bu adamların kötülüğünden korkmak, hem de çok korkmak gerekir.

Üstelik bu adamların propagandasından bile çok korkmak gerekir. İş öyle bir yere geldi ki adı “Sermiyan” olan bir ahmak, ait olduğu Kürt ırkına “kara kafa” diyen adamların propagandasına tav olup doğduğu şehrin yarısının Arap olduğunu unuttu ve Arap aşağılamaya kalktı.

Onları tanımaz, onların o kirli, kara, ahmak kampanyalarıyla mücadele etmezsek, insanı savunmazsak sıranın hepimize geleceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü tarih bunun örnekleriyle dolu.

Bu korkunç faşizm, bu ahmak ırkçılık, bu gerzek baskıcılıkla mücadele etmek insanın boynuna borçtur. Aksi takdirde bir gece evinizin kapısına kırmızı boyayla çarpı atarlar ve o gece emin olun her şey için çok geç olur.

O 17 yaşındaki “insan”, aralarında kaldığı gerzeklerin tamamına anlattı aslında derdini. O çocuğun azminden, mücadele gücünden ve yüzündeki umuttan lazım hepimize.

#Avusturalya
#Amerika
#Sırbistan
#Filistin
2 yıl önce
Onlar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi