|
Size yine gün doğsun

Pek çok fondaş medya organı cumartesi yazımı yaklaşık şu başlıkla duyurdu: “AKP’li yandaş yazar eleştirilerini sıraladı.”

Fondaş medyanın vazifesini, üzerine düşeni yapmasına hiç itirazım yok. Neticede varlık sebepleri bu. AK Parti üzerinden milletin kahir ekseriyetine düşmanlık ederek “yaralı bilinç”lerinin gereğini ortaya koyuyorlar. Tıynetlerinin gereğini yapıyorlar.

Bugün de onlara gün doğsun diye bazı eleştirilerimi sıralama niyetindeyim. Zira eleştiri mekanizmasının çalışmadığı topluluklarda belirgin bir “gerileme” yaşanacağına inanıyorum. Dahası, yazıp çizmenin doğasıdır eleştiriyi zaman zaman “içeriye” yöneltmek.

Gerçi içeriye eleştiri yönelttiğimde sosyal medyada algı oluşturma faaliyetini “iş yapmak zanneden” bazıları çok kızıyorlar bana, biliyorum da, Yunus’tan ödünç alarak söyleyeyim: “Ya ben öleyim mi söylemeyince.”

Daha önce belki yüzlerce kez söyledim, yine söyleyeceğim. Benim bu mahalleden başka gidecek yerim yok. Dahası gitme isteğim yok. “Gidebilirim” diye bir kez bile düşünmedim üstelik. Dikkat isterim.

“Gitme imkânı bulamadım” değil.

Mahalle benim yahu. Nereye gideyim?

“Yarın öbür gün lazım olur” diye olmadık adamlara yaltaklananlara, düne kadar operasyon merkezlerinde çalışıp bugün birdenbire beni beğenmeyecek kadar AK Partili kesilenlere falan ilişmiyor oluşum da işte bu yüzden. Canım her istediğinde eleştirilerimi takır takır sıralamaktan çekinmemem de işte tam bu yüzden. “Mahallenin çocuğu”yum ben. Yarın imkânlar elden gitse mahalleden taşınmam, taşınamam. Daha iyi imkânlar için mahallemi satamam. Beni bir bakıma “makbul” bir köşe yazarı haline getirmeyen şey de burada gizli: Belim kalın abicim benim.

İki kelam da şu fondaş medyaya edeyim. Benden size bir türlü istediğiniz ekmek niye çıkmıyor biliyor musunuz? Çünkü ben AK Parti’yi sizin zannettiğiniz gibi “yıkım” için değil, size ömrünüzün sonuna kadar diz çöktürüp sizi ıhtıracak siyasi zeminde kalabilsin diye eleştiriyorum. Daha güçlü bir siyasi zemin elde edebilelim ve sizinle daha güçlü mücadele edebilelim istiyorum. Çünkü sizin köksüzlüğünüzden nefret ediyorum. Ajandanızdan nefret ediyorum. Amaçlarınızdan nefret ediyorum. Birlikte yaşama çağrılarına cevap vermeyen kibrinizden tiksiniyorum.

Alın size canınızı sıkacak bir şey daha. Değil bu eleştirilerim, bunun 30 katı daha eleştirilecek şey bulsam ve onları da yazsam “dünya beşten büyüktür” diyen adamın yanında saf tutacağım.

Gelelim bir başka patikaya. Kazanın doğurduğuna inanıp öldüğüne inanmayan arkadaşlara da bir çift sözüm var. Kazan doğurduğunda bütün beğenileri üzerine alıp kazan öldüğünde Külliye›ye koşarak “size bir şey diyemedikleri için bize yöneltiyorlar eleştirilerini” demeniz kelimenin en hafif tabiriyle kaypaklıktır efendiler! Tayyip Erdoğan’a eleştirim varsa sizi aradan çıkarmayı bilecek yaşta ve karakterdeyim şükürler olsun. Bir eleştirim olduğunda açıktan yazdım, yine bir eleştirim olursa açıktan yazarım. Sizi payanda etmem, merak etmeyin. Siz de “eleştirilmezlik pozisyonu” kazanmak için numara çekmeyin zahmet olmazsa. Sosyal medyadaki algınızla, hangi fotoğrafınızın daha iyi çıkacağıyla, protokoldeki yerinizle, sinyalcilikle vakit geçireceğinize oturup işinizi yapın. Tayyip Erdoğan’ın size daha kaç kere söylemesi gerekiyor “şu sosyal medyayı gereğinden fazla önemsemeyin” diye.

Ne oluyor biliyor musunuz? “İçerik yönetiyoruz” diyen sosyal medya ajansları size bot hesaplardan sahte etkileşim basıyor. Bunu da biliyorsunuz üstelik. “Sosyal medyadaki etkinizi ölçüp sıralamanızı belirliyoruz” diyen ölçüm ajansları size dürüstçe “isterseniz bot hesaplardan arındırıp organik etkinizi ölçelim” dediğinde de “istemez” diyorsunuz. Simülasyonda yaşıyorsunuz efendiler!

“Saha saha saha… Alan alan alan” demedi mi Cumhurbaşkanımız size? Sahadaki, alandaki gayretlerinizi göstersenize bize sahte etkileşim kasmak yerine.

Unutmadan. Belki de haksız yeredir eleştirilerim. Belki de meseleyi doğru anlamıyorumdur. Olur, insanız. Ama şunu biliyor olmanızda fayda var. Hata ettiğimde de, isabet kaydettiğimde de bunu “sıfır gündelik ajanda” ile yapıyorum. Sadece bir tane büyük ajandam var. O ajandanın girişinde “Türkiye haritası”, ilk sayfasında da dünyanın dört bir yanından bu haritaya umut bağlamış insanların yüzleri var. Kavgamın da, beğenimin de, üzüntümün de, neşemin de aslı esası budur.

#AK Parti
#Külliye
#Recep Tayyip Erdoğan
3 yıl önce
Size yine gün doğsun
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’