|
Hamza’yı niçin öldürdüler?

Ankara’daki evimizin önünde salı günleri pazar kurulurdu. Yaptıkları iş için gereğinden fazla sert davranan, aşırı eğitimsiz pazarcı esnafından korkmam ta o günlere dayanır.

Çocukluğumun en travmatik sahnelerinden birini mahallemizin bakkalı İsrafil abinin bu pazarcı esnafı tarafından saldırıya uğradığı gün yaşadım. İsrafil abi, “dükkânın önüne tezgâh açmasanız” dediği için beş altı vandal tarafından aynı anda dövülmüştü. Yarım kiloluk ağırlıkla başına vurmuşlar, kaba etine tornavida saplamışlardı. İsrafil abi ölümden dönmüştü. Pazarcı esnafının gözlerine baktığımı hatırlıyorum. En küçük bir pişmanlık, en küçük bir “niye yaptık ki bunu?” sorgulaması yoktu. Kendilerini gayet haklı buluyorlardı.

Bursa Gürsu’da, 17 yaşındaki Suriyeli Hamza’yı pazarcı esnafının öldürdüğünü duyunca o çocukluk travmam olduğu gibi geri geldi.

Ben açık konuşayım, siz de bana kızmayın. “Dükkânın önüne tezgâh açmayın” dediğin için, tartıya itiraz ettiğin için, “çürük verme” dediğin için seni dövme, hatta öldürme potansiyeli olan bu adamlar bana kalırsa hep ciddi birer sorun olagelmişlerdir.

Hamza’nın nasıl öldürüldüğüne baktığımızda gördüğümüz manzara kahredici bir manzara.

Görgü tanıkları olayı şöyle anlatıyor: Bir Suriyeli kadın, tartıya itiraz ediyor. Satıcı, kadıncağıza ağza alınmayacak hakaretler yağdırıyor. Hakaretlere şahit olan ve pazarda ailesine destek olmak için çalışan genç Hamza da dayanamayıp müdahil oluyor. En az dört vandal Hamza’ya saldırıyor. Attıkları dayak yetmezmiş gibi Hamza’yı yere yatırıp başına taşla vuruyorlar. Hamza hemen hastaneye kaldırılıyor ama 8 saat komanın ardından hayata tutunamayarak vefat ediyor.

Tabii aklımıza hemen gelen ilk soru şu: Tartıya itiraz eden kadın Suriyeli olmasaydı pazarcı esnafı yine de küfür ve hakaret yağdırır mıydı? İkinci soru ise şu: Hamza Suriyeli olmasaydı yine de öldürülür müydü?

Yine genelleyeceğim kusura bakmazsanız. İki sorunun cevabı da “evet”tir. Son bir yılda pazarlarda çıkan irili ufaklı kavgalarda bir dünya darp, bir dünya bıçaklama hikâyesi var zira. Dolayısıyla Hamza’nın ölümünü bir “ırkçı cinayet” olarak ele almak yerine bir “meslek grubu terörü” olarak ele almanın daha isabetli olacağını düşünüyorum.

Fakat yine de, Hamza’nın Suriyeli olmasının ölümünü kolaylaştırdığını da düşünüyorum. Ne demek bu? Yine seneler öncesinden anlatayım. Ankara’da bir minibüs şoförleri topluluğu, trafikte bir adamı çevirmiş, sopalarla falan üstüne giderlerken adam bağırmıştı: “Öldürmeyecekseniz sakın vurmayın. Çünkü yemin ederim beni öldüremezseniz hepinizi tek tek bulurum.” Bu tehdit, şaşırtıcı derecede işe yaramış “güçten korkan” minibüs şoförleri adamı dövmekten vazgeçmişlerdi.

Gelelim meselenin ek yerine. Meselenin ek yeri şurasıdır. Türkiye’de yazık ki bazı meslek grupları bir türlü “tehlikesiz hale” getirilemiyor. Eğitim eksikliği de bundaki en önemli faktör. İstisnalar sadece kaideyi güçlendirmeye yaradığı için genellemek durumundayım yine. Minibüs şoförleri, taksiciler, halk otobüsü çalışanları, pazarcı esnafı vd. diyebilirim ki genellikle yanlarında kendimizi güvende ve rahat hissedemediğimiz insanlar.

Geçenlerde kavgada cinsel organını açan taksici de, “bu kadar fazla insan alma” diyen yolcusunu döven minibüsçü de, en küçük tartışmada beyzbol sopası alıp aşağı inen halk otobüsü çalışanları da, Hamza’yı öldüren pazarcı esnafı da birer güvenlik tehdidi olarak yer alıyorlar hayatımızda.

Bizler yerleşik alışkanlarımızla bu güvenlik tehdidi ile baş etmenin bir yolunu buluyoruz genelde. Fakat işte Hamza bulamadı. Ve bunun bedelini yazık ki hayatıyla ödedi. Demek ki yeni Hamzalar olmasın diye tedbir almak lazım gelir.

“Umut ediyorum ki yetkililer bu uyarıyı dikkate alırlar” demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Allah rahmet eylesin Hamza kardeşe.

#Hamza
#Suriye
#Cinayet
4 yıl önce
Hamza’yı niçin öldürdüler?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…