|
Erdoğan neden “Gidiş hayra alamet değil” dedi…

Çarşamba günü New York Manhattan’da birkaç meslektaşla birlikte gökdelenlerin arasında yürürken, Rockefeller Center’ın önünden geçtikten hemen sonra, seyyar bir taşıtın üstündeki led ekran ve üzerindeki yazı dikkatimizi çekti.

Bir reklam panosuydu bu ve üzerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni çıkan “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli kitabının İngilizcesinin tanıtımı vardı.

O araç oraya özel olarak mı getirilip konulmuştu bilmiyorum ama öyle değil idiyse bile enteresan bir ‘karşılaşmaya’ şahitlik ettiğimiz kesindi.

Uluslararası kurulu düzenin (özellikle finans ayağında) ‘kodamanları’ arasında yer alan, Manhattan’ın yarısına sahip olduğu söylenen (biraz da abartılı olarak tabii), kişilere değil ülkelere borç veren Rockefeller ailesine ait bir gökdelenin hemen dibinde ‘Daha adil bir dünya mümkün’ mesajını veren bir kitabın tanıtım görseli.

Reklam panosunun fotoğrafını çekerken, 25 yaşlarında bir genç yanımıza geldi, bu kitabı nerede bulabileceğini sordu.

Niçin ilgilendiğini sordum, okumak istiyorum dedi.

En kestirmeden Türkevi’nde bulabileceğini söyledik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yukarda sözünü ettiğimiz kitabının hemen başında, Birleşmiş Milletler’in, özellikle de sahip olduğu yetkilerle bu kurumu parmağının ucunda oynatan 5 daimi üyeli Güvenlik Konseyi’nin ciddi bir reforma ihtiyacı olduğu görüşünü dile getiriyor.

“Dünya 5’ten büyüktür” sloganının oturduğu zemin de burası oluyor zaten.

Ertesi gün kendisine New York gezisinde eşlik eden gazeteciler olarak bir araya geldiğimizde Erdoğan’a kitabında dile getirdiği bu görüşünü hatırlattıktan sonra, “Bu konularda umutlu musunuz” sorusunu yönelttim.

Güldü, “Umutsuz bu işler olmaz” dedikten sonra, şöyle devam etti:

“Yola çıkarken bir umutla yola çıkıyorsunuz ve tüm dünyaya, tüm insanlığa bir sinyal veriyorsunuz. Nedir bu sinyal? Türkiye şöyle bakıyor: Artık dünya Birinci Dünya Savaşı’nın şartlarında değil, İkinci Dünya Savaşı’nın şartlarında değil. Öyleyse biz insanlığa bir sinyal verelim. 194 ülke hep birlikte bir dayanışma içerisinde olabilirsek, bu işin şartlarını zorlayabilirsek, bu şartların zorlanmasında tüm medya dünyası, STK’lar hep birlikte bu şartları zorlayabilirsek o zaman yeniden bu daimi üyeler kendilerini check etmek zorundadır.”

ABD’YE VE BİDEN YÖNETİMİNE GÖNDERMELER…

Erdoğan, soru cevap faslı bittikten sonra kitabını hepimiz için tek tek imzaladı.

Basın buluşmasının ardından ayaküstü sohbet ettiğimiz İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İngilizce ve Arapça dışında çeşitli dillere çevrilmekte olan kitaptan elde edilecek gelirin AFAD’a bağışlanacağı bilgisini verdi.

Erdoğan’ın sorularımıza verdiği cevaplara gelecek olursak.

Hiç kuşkusuz ABD’ye yönelik ‘eleştirel’ dil daha ilk soruya verilen cevapla kendisini belli etti.

Arka arkaya şu soruları yöneltti:

“Amerika 20 yıl önce Afganistan’a niçin girdi? Afganistan’da ne işi vardı? Ve şimdi de Afganistan’dan niye çıkıyor?”

Cumhurbaşkanı, New York programında demeç verdiği CBS televizyonunda da bu eleştirilerini gündeme getirmişti.

Bize daha fazlasını da söyledi.

“İki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil” dedi,

“Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak yaklaşık 19 yıllık yöneticilik hayatımda Amerika ile olan münasebetlerimde geldiğimiz nokta maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem” dedi.

F-35’lerin geri ödenmeyen paralarını hatırlattı, “S-400 işi bitmiştir” diyerek bu konuda geri adım atılmayacağını tekrarladı.

Devamında İdlib üzerinden Rusya ile ilişkiler ve 29 Eylül’deki Soçi zirvesiyle ilgili bir soru gelince, bilinçli olduğunu düşündürtecek şekilde, kıyaslı konuştu.

“Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlışlık görmedik” dedi.

Daha önemlisi, 29 Eylül’de Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapacağı görüşmenin önemine değinen güçlü ifadeler kullandı.

Bu görüşmede, Türkiye-Rusya ilişkilerine dair önemli bir karara varılacağını dile getirdi.

Erdoğan’ın ABD ile ilgili sözleri, Rusya ile ilgili sözleri hiç kuşkusuz bir diğeriyle ilişkili sözlerdi.

Bu durumu, New York’ta Biden’la bir randevu olmamasına bağlayanlar var.

Ama benim edindiğim intiba öyle değil.

Bilgi değil ama izlenim olarak ifade edebilirim.

ABD’nin S-400’ler üzerinden Türkiye’yi yeni bir formüle zorladığı, Erdoğan’ın da bu durumdan rahatsız olduğu ve rahatsızlığını bu şekilde dışa vurduğu yönünde bir izlenim bu.

#ABD
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Türkiye
#Rusya
#Joe Biden
#NATO
3 yıl önce
Erdoğan neden “Gidiş hayra alamet değil” dedi…
Kara dinlilerle milletin savaşı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…