|
Bir macera için riske girmeye değer mi?

Daha yıllar varken cumhurbaşkanlığı seçimini konuşmaya başladık, uzun süredir de devam ediyoruz.

Hararetli tartışmalar hep aynı yerde dönüp dursa da santim hesabıyla ilerleme kaydedildiğini söylemek mümkün.

Talibi çok ama henüz muhalefet kanadının adayı belli değil.

Gönlünde aslan besleyen adayları meydana toplayıp bir güvercin salmak ve kimin başına konacağını beklemek en iyi yöntem olabilirdi, şayet masal atmosferinde yaşasaydık.

Gerçek hayat bambaşka.

Sert, kırıcı, köşeli…

Zaman ilerledikçe kırılan, gücenen, üzülen çoğalacak.

*

İsmi geçenler, isminin geçmesini isteyenler, anketlerde öne çıkanlar, ortalarda dolaşanlar…

Rüyasını görenler, hayalini kuranlar…

“Ben görevimden memnunum, cumhurbaşkanı adayı olmak gibi bir niyetim yok, hiç de olmayacak” diye garanti verdikten sonra “genel başkan lâyık görürse, görevden kaçmam” diyenler…

Zarif tebessümüne “istemem yan cebime iliştiriver” anlamı ekleyenler…

İttifak kanadında bulunanların ortak karar vereceğini bildirenler…

Kişinin değil, kişiliğin önemli olduğunu öne sürüp tarif verenler…

Genel başkanlar, aktif belediye başkanları, eski diplomatlar, siyasetçiler, ekonomistler…

Say say bitmez.

Her birinin destekçileri var, oy alacakları kesimler var, hiç oy alamayacakları kesimler de bulunuyor maalesef.

Karmaşık bir formül. Çok bilinmeyenli denklemden biraz daha karmaşık bir vaziyet.

*

Kemal Bey, “CHP’yi yönetmenin ülkeyi yönetmekten daha zor olduğunu” söylediğinde inanmayanlar çıkmıştı.

Görün bakalım, doğru muymuş, değil miymiş!

Şimdi ortada bir ortaklık var. Adına ittifak deniliyor. O ittifaktaki ağırlıklı kesimin başındaki kişi olarak, Kemal Bey’in işi daha zor.

İttifak içinde yer almayıp iddialı isimler de var beri yanda.

Muharrem Bey, yine yüksek oy alacağına inanıyor.

Aynı yerden ayrılıp Yenilik Partisi’ni kuran ve “Eski partiniz CHP” diye söze başlanmasına bile rıza göstermeyen Öztürk Yılmaz da kendi şansını yüksek görenlerden.

Fakat hepsi bir yerde birleşiyor.

Nerede?

Elbette ikinci turda. Seçim ilk turda sonuçlanmazsa, hepsi Kemal Bey’in meşhur tabiriyle “tıpış tıpış gidip” o eski partinin adayına oy verecek.

*

Bu tablo, bir açıdan korkutucu.

Ya özene bezene ismi üzerinde mutabık kalınan kişi, seçilince “güç bende” deyip sözünde durmazsa?

“Hani parlamenter sisteme geçecektik?” uyarılarını duymazdan gelirse?

Duysa bile “Kanunlar müsait değil, mevzuat elvermiyor” diyerek kulağının üstüne yatar, ülkeyi çatır çatır yahut çatır çutur yönetmeye kalkarsa?

Olur mu, olmaz mı?

“İnsanoğlu çiğ süt emmiş emmoğlu

Sözü savı mı olur?”

Demiş vaktiyle Ali Akbaş. Kimse geçmişi değiştirip pişmiş süte çeviremez.

*

Kemal Bey’in adaylığı da şüpheli.

Bakmayın kazanacakmış gibi konuşmasına, mutfaktan sempatik videolar çekmesine.

Anketler yalan söylemiyorsa, aldığı destek kendi partisinin bile çok altında.

Ucunda büyük risk var. Partideki koltuğu kaybetme ihtimali söz konusu. Pirinç-bulgur hikâyesi.

Bu karmakarışık tablo sebebiyle, CEO gibi birini aday göstermeyi tercih edebilirler.

Eğer öyle bir niyet varsa, Albayrak Holding CEO’su Ömer Bolat Bey’i tavsiye edelim.

Hem profesör, hem yönetim tecrübesi yüksek, hem eli yüzü düzgün, hem Avrupa görmüş, üç dil bilir; aynı zamanda sevilen sayılan biri, koltuğu doldurur, siyaset tecrübesi var, beyefendi…

Hepsinden önemlisi, karşı taraftan oy alabilecek biri.

Tek mesele, kabul ettirmek zor.

Bir tüyo vereyim. “Memleket meselesi” derseniz, ikna olabilir.

Büyük ihtimal bu sözlerden hoşlanmayacak ama mesele memleket olduğu için dedim gitti.

#CHP
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Öztürk Yılmaz
3 yıl önce
Bir macera için riske girmeye değer mi?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset