Bu ülkede yaşamış ve yaşayan en önemli, en başarılı, en zeki profesörlerinden on tanesini saymaya niyetlensek, biri şüphesiz merhum Necmettin Erbakan olmak zorundadır.

Siyasî endişeleri bir yana bırakarak değerlendirme yapabilenler bu hakkı teslim eder.

Bugün duvarlarında Erbakan’ın portresi bulunan iki siyasî parti var.

İkisi de onun yolundan yürüdüğünü iddia ediyor.

Acaba hangisi gerçek?

Erbakan’ı seven ve sevmeyen kitle bu konuda ne düşünmektedir?

İkisi de o yoldan yürüyorsa, beraber olmaları gerekir.

En azından yolda karşılaşır, buluşur, kaynaşırlar.

Böyle bir buluşma gerçekleşmiyorsa, bir yerde vahim bir yanlış yapılmıştır ya da birinin söylediği gerçeğe aykırıdır.

Soralım…

Asıl varis nerede?

Duvara fotoğrafını asmayanlar arasından birileri de o yolda ilerliyor olabilir mi?

Fikirlerini sahiplenen, projelerini gerçekleştirmeye çalışan…

Sorduk.

ANADOLU’NUN TOZLU YOLLARI

Ekrem Bey’e gezmek çok yakışıyor.

On beş şehri kapsayan turneye çıktı.

İstanbul kendi derdine yansın.

Su sıkıntısıymış, kardan yolların kapanma ihtimaliymiş, hiçbiri mesele değil.

Ekipler çalışır. Emirler telefonla da verilir.

Günlerdir uyarısı yapılan aşırı kar yağışı gelirse, Ekrem Bey kazmayı küreği alıp kendini yollara mı atsın?

“Anadolu’nun tozlu yolları bizi bekliyor.”

“Efendim, Anadolu’da ve Trakya’da tozlu yol kalmadı. Her taraf cillop gibi asfalt. Duble yollarda, bölünmüş yollarda gideceğiz.”

“Olsun, ziyanı yok. Biz tozumuzu yanımızda götürürüz.”

SEÇİME KADAR HER ŞEYE EYVALLAH

Kemal Bey önceleri bazı yakıştırmalara karşı çıkarken, hoşlanmazken, sonradan kabullenir oldu.

Mesela “Bay Kemal” ismini sahiplendi.

Nasıldır, niçindir, sebep nedir?

Herhalde birileri uyardı.

“Efendim, koskoca Amerikan Başkanının adı bile Bay-dın” dediyse biri, ikna edici olmuştur.

“O Baydın ise ben de Bay Kemal’im…”

Zaten Kemal Bey son zamanda kim ne dese kabulleniyor.

Kim ne derse desin, her sözü avantaja çevirmeye niyetli.

Gandi derlerse Gandi’yim, Gundi derlerse Gundi’yim havasında.

Yeter ki seçime faydası olsun.

*

Sıfır beşlik, sıfır sekizlik “ince uç” gibi oy oranlarına sahip olanları da gücendirmek, küstürmek olmaz.

Eşit oy hakkı ise eşit oy hakkı.

Zaten yüzde bir etmeyen partilere, masada oy oranı kadar söz hakkı verilseydi, kim ne diyebilirdi?

Daha ilk cümleyi kurmadan çoğunun elindeki hak biterdi.

SSK’yı batırdın diyenlere bile itiraz etmeme tavsiyesi var sanki.

Zeytinyağı üste çıkmak için su seçer mi?

“Batırdımsa batırdım. Sorun bakalım niye batırdım?” derse seçime doğru, sakın şaşırmayın.

“Yok canım, ne batırması SSK’yı ihya ettim” dese bile inanacak bir kesim var üstelik.