|
FETÖ dememek kusur mu?

FETÖ’ye FETÖ demezmiş. Kimse ona öyle dedirtemezmiş.

Konum gönderir gibi, durduğu yeri belli ediyor bu sözleriyle.

Ancak ifade etme biçimi de bir garip.

Tam olarak şöyle söylüyor:

“Kimse benim ağzıma böyle bir tabir takamaz.”

*

Hulki Cevizoğlu, canlı yayında gaz vermek için “Şöyle büyük yazar, böyle büyük yazar, kelimelerin cambazı” türünden övgüleri boşuna yapmış onun için.

Yahu kim senin ağzına herhangi bir tabiri taksın?

Ne dersen de.

Nerede durursan dur.

Paşa gönlün bilir.

FETÖ’ye FETÖ demezsen deme.

Bize ne?

Gâvura da gâvur demezsin zaten.

*

Bir başka terör örgütüne “terör örgütü” diyebilir misin?

Yoksa “Güneş toplayan çocuklar” demeyi mi uygun görürsün?

Yahut o çok sevdiğin dostun gibi “Hendek kazan

arkadaşlar” mı?

*

TBMM dâhil pek çok yeri bombalayan, halkın üstüne kurşun yağdıran, tankla arabaların ve insanların üstünden geçenlere, ne demeyi uygun görüyor büyük sanatçımız?

“Fetullah Hareketi…”

“Gülen Hareketi…”

Çünkü kimse onun ağzına öyle bir tabir takamaz.

İstersen, “Kahkaha atan hareketi” de, bir anlam taşımaz.

Yaşananlar değişmez.

*

Durup dururken niye gündeme oturduğunu açıklamaya çalışanlar, asıl maksadını şöyle özetliyor: Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı

aday olmak.

İyi, güzel. Olsun tabii.

Fakat o makam için üniversite mezunu olma şartı bulunuyor.

Bizim büyük sanatçımız, bildiğimiz kadarıyla lise terk.

Elindeki son diploma ortaokuldan.

Yoksa gizli gizli açık öğretime kaydolup da bitirdi mi?

*

Hattı zatında birikimine bakarsak, kaç profesörü

cebinden çıkarır.

Sanatın neredeyse her dalı var, üstüne bir de siyaset adamlığı eklemiş.

Bestecilik, solistlik, yazarlık, sinemacılık, aktörlük…

Yönetmenlik de vardı galiba.

Ayrıca yazarlığı tek kalemde geçmek olmaz.

Gazetede köşe yazarlığı ayrı, romancılığı ayrı.

Siyaset adamlığına gelince…

Milletvekilliği var onca yıllık.

Üstüne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adaylığı…

En fazla şans verilen adaydı üstelik.

Daha ne olsun?

On parmağında on marifet.

*

Kemal Bey aziz dostunu çatı aday gösterse, yakışmaz mı?

Ondan daha fazla lâyık olan

kim var?

Böylece hem kendi genel başkanlığını riske atmamış olur, hem de toplumun çok iyi tanıdığı, sevdiği, her zaman alkışladığı büyük bir sanatçıyı, lâyık olduğu koltuğa getirmiş olur.

Hep paşalar mı gelecek?

Biraz da komple bir sanatçı otursun bir numaralı koltukta.

Böylece engin gönüllü bir millet olarak, sanata ve sanatçıya nasıl değer verdiğimiz anlaşılır.

Böyle şeyleri başka ülkelerde görüp imrenmek nereye kadar?

Bizim başımız kel mi? Kusurumuz, eksiğimiz ne? Fazlamız bile var.

Siz istediğiniz kadar sanatçılık

ayrı, ülke yönetmek ayrı deyin.

Bir seçilsin de görün.

#FETÖ
#TBMM
#Hulki Cevizoğlu
3 yıl önce
FETÖ dememek kusur mu?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi