|
Girmedik ki çıkalım

Avrupa Birliği’ne altmış yıldır giremedik. Bunca zaman kapıda beklettiler.

Kırk dereden su getirmemizi istediler ama derelerin çoğu kurumuştu.

Kıl dediler, kıllık yaptılar. Tüy dediler, tüylük yaptılar.

Önümüze kıldan tüyden mevzuat çıkardılar.

Hiçbir ülkeye koşulmayan şartları karşımıza onur kırıcı şekilde ödev olarak getirdiler.

Ödevlerimizi en iyi şekilde yapmaya niyetliydik ama hep misafirler geldi.

*

Biz de belki çok gönüllü değildik, kısmen tereddütlüydük.

Hıristiyan birliği olduğunu görüyorduk.

Fakat yönümüzü Batı’ya dönmüştük bir defa.

Girelim diye çırpınan çoktu, heveslisi çoktu.

Gelin deseler, kapı eşiğinde durur muyduk?

Denemeden bilinmez.

Deseydiler, görürdük. Görürlerdi.

*

Onlar da alacakmış gibi davranıp, almamakta kararlıydılar.

Onlar da bizim Müslüman oluşumuza kafayı takmışlardı.

Karşılıklı rol kesme.

*

Şimdi…

Giremediğimiz AB’den uzaklaşmamızı hazmetmekte zorlandıklarını görüyor ve buna hayret ediyoruz.

“Çıkamazsınız, gidemezsiniz” diye başımıza ekşiyorlar.

Garip mi garip bir durum, şapşalca mı şapşalca.

Girmedik ki çıkalım.

*

Niye böyle?

Şangay’da boy gösterdiğimiz için.

Almanya Başbakanı Olaf Şolz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şangay’la ilgili sözlerinden çok rahatsız olmuş.

O laf bize dokunmaz. Bütün AB üyeleri aynı lafı söylese de dert değil.

Galiba o meşhur fotoğraf da çok çarpmış Batılı tostlarımızı.

Hayır, dost demek istemedim.

Dost olmadıklarını bildiğimiz için tost dedim.

Görünüşteki dostun, bir tost kadar kıymeti yok.

Kaşarlı, sucuklu, karışık fark etmez. Hepsi daha iyi, daha faydalı.

*

“Şangay, AB’nin değil, NATO’nun muadili.”

Böyle uyaranlar var.

Fark etmez. Hem de hiç fark etmez.

İster AB’nin benzeri olsun, ister NATO’nun alternatifi.

Bizim için biri Batı, biri Doğu demek.

İki yöne nasıl baktığımızı, nasıl bakmak gerektiğini konuşalım.

Ve ne gördüğümüzü.

*

NATO üyeleri bizi düşman ilan etti çoktan.

Biri savaşmak için yerinde zıplayıp duruyor.

Kendi yaptığı her türlü çirkinliği de bize yapıştırmaya kalkıyor.

Geçimsizliği, saygısızlığı, savaş çığırtkanlığını, saldırganlığı…

Bildiği kaç türlü çirkeflik varsa, hepsini bir arada işleyip bizi onunla suçlamak edepsizliğinden bir gün bile vazgeçmedi.

Hem diyalogdan kaçıp, hem karşıdakini suçlamak, ancak bunlara yaraşır.

*

Diğeri ise bütün bölücü örgütlerle ve bin türlü numarayla yıllardır ülkemizi parçalama derdinde.

Hiçbir NATO üyesi ülkeden bir karınca bacağı kadar hayır görmedik.

Kaçıp oraya yerleşen teröristleri beslediler, sırtlarını sıvazlayıp beslemeye devam ediyorlar.

Talep ettiğimiz terör örgütü mensuplarını gönderen bir tane AB üyesine rastlamadık.

Bunlarla mı birlik olacağız?

Olunabilseydi, olurduk.

Emin olun, böylesi daha güzel.

Uzaktan sevmek… Temassız ve hijyenik.

#AB
#NATO
#Şangay
2 yıl önce
Girmedik ki çıkalım
Türkiye’yi, “iç savaş”la tehdit etmek!
İran ‘müjdeciliği’ ve ‘Halep’i özgürleştiren İsa’!
Seçimsiz seçim: Senkretizmin zaferi
iki mizaç
İkiyüzlü dünyanın 200 günü