|
Günlerin ardında kalan

Günlerin ardında kalan nedir?

Soru basit, cevap hayli zengin.

Herkesin kendine göre bir cevabı olabilir.

Diğer günlerdir, gecelerdir, hatıralardır, gençliğimizdir…

Yukarıdakilerin hepsidir…

Aşağıdakilerin de hepsidir.

*

Kimine göre unutulmuş ikindiler, kimine göreyse beklendiği zaman bir türlü olmak bilmeyen akşamlar.

Belki de düşmek için bizi bekleyen, düşsün diye avuçlarımızı her açtığımızda adeta ruhumuza düşen cemreler.

*

Bir çift kullanılmış ayakkabıyı, kime ait olduğunu bilmediğimiz bir evin, çok da işlek olmayan kapısının önüne, beyaz yaşmaklı bir kadının, gözyaşları içinde, titreyen elleriyle bırakmasıdır diyene kim itiraz edebilir?

Geceler olduğunu düşünenlerin yüzüne bakıp da sözün gerisini beklerken, “kaç saat olduğunu, müneccim ve muvakkitin bilmediği, sadece ‘müptela-i derd-i gam’ın bildiği gecelerdir” deyiverirse, ne yaparız?

Hâlden anlar mıyız?

Gençliğimizdir diyenin yüzüne bakacak cesareti bulabilir miyiz?

*

Günlerin ardı çok kalaba.

Bazen tükenmeye meyletmiş bir hayattır, bazen de hiç başlamayan.

O yüzden, beş altı kelimeyle “dünyanın en kısa hikâyesi”ni yazan ve elinde hiç kullanılmamış minicik ayakkabıları tutan birine söyleyecek söz bulmak imkânsızdır.

Satmaya niyetlendiği anlaşılınca, ne almaya yürek yeter, ne “Pazar ola” demeye.

*

Sözün sınırı yok.

Bir yere bağlamak şart.

Yoksa uzar gider.

Kalem erbabı için de biriken yazılar olabilir.

Birikip bir kitapta toplanan.

Mustafa Hatipler’in “Günlerin Ardında Kalan” kitabı gibi.

*

Kimdir Mustafa Hatipler?

Yakın dostu Fahri Tuna’ya göre, bir duygu, vicdan, empati adamıdır.

O hicranın, hüznün, intizarın adamıdır; gönlünün bir yarısında milyonlarca Balkan göçmeninin hüznü, diğer yarısında Balkanlar’da kalan milyonların intizarı; Meriç, Sakarya, Yeşilırmak kıyısında dili lâl olup dolaşan çağdaş bir Yunus Emre’dir.

*

Eski bir başkentin, eskimeyen bir başkentin, koskoca Balkan coğrafyasını, koskocaman İstanbul’u fetheyleyen bir başkentin sesi, soluğu, sözüdür.

Öyle içten, öyle derin, öyle yukarıdan…

Öyle mert, öyle sert, öyle dertli…

Öyle hisli, öyle hasbi, bir o kadar da hesabî.

Edirne gönüllü olduğu için de bütün illerin, bütün ellerin, bütün kalplerin bileşkesidir; dili, yüreği, dileği.

*

“Günlerin Ardında Kalan”lar, onun, günlerin ne kadar içinde, günlerin ne kadar derininde, günlerin ne kadar derdinde olduğunun hikâyesidir bir bakıma.

Okuyan, o hikâyeye ortak olur.

O satırlarda kendini bulanlara ve bulacaklara selâm olsun.

#Günlerin Ardında Kalan
#Mustafa Hatipler
#Fahri Tuna
#Balkanlar
#Yunus Emre
٪d سنوات قبل
Günlerin ardında kalan
Demirel "aday değilim" dese...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…