|
Hepiniz bana mecbursunuz

Şair “Ben sana mecburum, bilemezsin” der.

Ortak aday çıkarma gayretinde olan siyasetçiler tersine çeviriyor mecburiyeti.

Şöyle diyorlar: “Sen bana mecbursun, bilmiyorsun.”

Kim?

Şaka sanılmasın, çoğu değil, hepsi. Örnek vermek gerekirse, ilkin İyi Parti’yi gösterebiliriz.

Kime?

Masadakilere. Ama en çok CHP’ye.

*

Küçük partiler için böyle bir yaklaşım söz konusu olamayacağını düşünenler yanılır.

Yüzde yarımlık oy oranının bile önem arz ettiği son derece hassas bir seçimde, yüzde birlik partiler de kendilerini o konumda görebilir.

“Sen bana mecbursun, bilmiyorsun.”

Fakat onlar yüksek sesle söyleyemezler. Dengeler kritik. Masadakilerin yüzüne anlamlı bir ifadeyle bakarken içinden söyler, karşısındakinin anlamasını bekler.

“Bir tek ben dışarda kalırsam, havalar soğuduğu zaman üşür donarım” endişesi, içinden geçeni dışa vurmakta zorlar.

*

En çok HDP söylüyor ve yalnız CHP’ye değil, masadakilerin hepsine.

“Siz bana mecbursunuz, farkında değilsiniz.”

İşin garibi HDP haklı.

İyi Parti de haklı.

Küçükler de.

Biri olmayınca, yüzde 50’yi aşmak imkânsız.

Peki ya CHP?

Onun hakkı değil mi?

CHP içinde Attila İlhan okuyan yok mudur?

Masadakiler arasında en çok oy oranına sahip olmasına rağmen, bütün dayatmaların hedefi olmak zorunda mı?

CHP olmasa diğerlerinin aldığı oy neye yarar?

Sağdan topla en fazla yüzde 25, soldan topla yüzde 25.

Pekâlâ onlar da rest çekebilir hepsine.

Çekebilir de neye yarar?

Dön dolaş yine aynı noktaya gel.

İttifak dağılırsa, hiçbir işe yaramaz.

Bunca çaba, bunca toplantı, o kadar konuşma, yenilen yemekler… Hepsi heba mı olsun?

*

Dağıtmak kolay, bir arada tutmak zor.

Dağıldıktan sonra toplamak çok daha zor.

CHP bir de ev sahibi pozisyonunda. Naz makamından uzak.

“Birlik olmazsak, Erdoğan’ı deviremeyiz yoldaşlar…”

“Yoldaş mı? Ne yoldaşı? Kendine gel. Sen bizi başkasıyla karıştırdın.”

“Neyse, arkadaşlar diyelim o zaman. Kızmayın, hemen kırılmayın.”

*

Masadakiler böyle de dışarıdakiler farklı mı?

Adı en çok geçenler arasında bulunan Abdullah Gül bile aynı tavırda.

“Bizim kitle size oy vermez” diye görüşünü bildiren CHP’liye “Ne yani, bana vermeyecekler de Tayyip’e mi verecekler?” demek, başka hangi anlama gelir?

Açık açık, Attila İlhan’ın ismini anarak mı söylesin?

Daha ne desin?

*

“Siz bana mecbursunuz, bilmiyorsunuz. Benden başka ortak aday çıkaramazsınız. Masadakiler birbirine itiraz ediyor, görmüyor musunuz? İsmi geçenleri de sırayla harcıyorlar. En uygun aday benim. Tayyip’i benden başkası deviremez. Farkında değil misiniz? Soldan gelen birini bu millet seçmez. Mumla arasanız, benden iyisini bulamaz sizin o masa. Ayrıca çok demokratım. Çok da tecrübeliyim. Külliye şart değil, Çankaya’ya razıyım, üstelik alışkınım. Hatıralarım var ne de olsa. Merdivenlerinin kaç basamak olduğunu bilirim. Odalarında hangi tablo asılıdır, aklımda. Halıların rengini de unutmadım. Bazen rüyalarımda bile görüyorum.”

Böyle mi söylesin Allah aşkına?

Zaten bir kısmını dedi. Hepsini birden beklemek olmaz. Şık durmaz. Etmeyin öyle.

#CHP
#İyi Parti
#HDP
#Attila İlhan
٪d سنوات قبل
Hepiniz bana mecbursunuz
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı