Masa dolaylarında HDP’nin hoşuna gidecek sözler söylenildiği veya basına aynı minvalde açıklamalar yapıldığı zaman, her taraftan farklı tepkiler yükseliyor.
O sözler niçin sarf ediliyor?
Kızdır-mamak, küstür-memek, gücendir-memek için.
Daha net ifadeyle, bir iki puanı geçin bir iki tanecik ‘oy’un bile önemli olduğu seçimde, sırf oy kaybetmemek uğruna.
*
Tepkiler, grupların tıynetine göre.
Kimi duymazdan geliyor.
Kimi başını sallıyor.
Baş sallama iki türlü. Aşağı yukarı sallayan var, iki yana sallayan var.
Gördüğümüz kadarıyla bir aşağı, bir yana; bir yukarı, bir öbür yana sallamayı deneyen çıkmadı.
Bu, hem destekliyor gibi, hem karşı çıkıyor gibi görünme anlamında.
Böyle çapraz sallamayı kimse denememişse de tavır olarak o demeye gelecek şekilde tepki verenleri görüyoruz.
Onlar, sadece yutkunmakla yetiniyormuş.
Kendileri açıkladı.
Hangileri olduğunu en başta söyledik.
Duyunca epeyce şaşırdık. Hayret denizinde kulaç attık da karaya zor çıktık.
Kendimizi tutmasak, dehşete kapılabilirdik.
*
Demek yutkunuyorsunuz.
Vay be!
Tepkinin kralı budur işte.
Şehit ailelerine gidin anlatın bunu.
Gazilerin karşısına çıkın, izah edin ve oy isteyin.
Teröristlerin kurşunuyla veya patlattığı bombayla arkadaşı şehit olmuş, yaralanıp sakat kalmış olanlara söyleyin de ferahlasınlar biraz.
“Acayip yutkunduk” deyin “Hem de öyle bir yutkunduk ki terör örgütü kahrolmuştur, kesin.”
Evet, tam da böyle söyleyin.
Ve seçime kadar tam kadro yutkunmaya devam edin. Aralıksız yutkunun.
Oyunuz yükselir, seçimi kazanırsınız.
Hadi size iyi yutkunmalar.
ALTI KİŞİLİK ARABA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir arabada tek şoför olur. Altı kişi bir arabayı kullanamaz” demişti.
Tacettin Özkaraman’ın tespitine göre “Onlar TOGG’u yaptılarsa biz de altı kişilik araba yaptık” diyenler var.
Ekip çalışması söz konusu olduğu zaman, en önemli husus görev paylaşımıdır elbette.
Bakalım nasılmış, kim hangi görevi üstlenmiş bu arabada…
Direksiyon: Kemal Bey… Gaz: Meral Hanım… Debriyaj: Temel Amca… Sinyal: Babacan… Klima: Davutoğlu… Müzik sistemi: Gültekin Kardeş… Fren ise HDP’de. Hayırlı olsun.
Vites unutulmuş ama dert etmeye gerek yok. O kadarlık kusur ziyan etmez.
*
Altı dedik, yedi çıktı. Bu nasıl iştir erenler?
Zaten bu altı, öyle bir altı ki aslında her zaman bir iki fazlası var.
Ya vites sorumlusu çok gizli, ismi bile geçmiyor yahut fazlasını daradan sayacağız.
PANAYIR
Daha seçim yapılmamış, hükümet kurulmamış, adayın kim olacağı bile belli değil ama kendi aralarında parlamenter sistemi şimdiden yaşamaya başladılar.
Aday beğenmeme, başkasında ısrar etme, ortağının iç işlerine karışma, tehdit etme, rol çalma…
“Biz kalkalım onlar gelsin otursun.”
“Gidelim biz o zaman, seçim mi kazanacaksınız?”
“Seçilecek aday.”
“Beni gösterin. Hem seçilirim hem iyi yönetirim.”
Birinin bayrağa tahammülü yok, biri İstiklâl Marşı’ndan rahatsız, biri Türk deyince uzaklaşıyor…
Öbürü ise “geldim geliyorum” havasında. Panayırda mıyız?
