|
Kan çıkmazsa para yok

Sokak diye tutturanlar var. Kimileri “eski günler” özlemiyle, kimileri de sokak kızı İrma’ya özenmekten sokağa çıkmayı istiyordur belki.

Sokağın çağrısı cazip gelebilir.

Bir kısmının ya da hepsinin kanı kaynayabilir. Damarları kıpır kıpır ediyordur sokak deyince.

İyi niyetle ve samimiyetle uyaralım.

Hayra alamet değil bu.

Aklınız varsa sokağa çıkmayın.

Çağırıyorlar, tamam. İstedikleri kadar çağırsınlar, aldırmayın.

Canınız çok çekiyorsa, ille sokağa çıkmak istiyorsanız, fazla oyalanmayın.

Ekmek süt neyse ihtiyacınız, alıp dönün. Kenardan kenardan. O kadar.

*

Bakın, Kemal Bey bile olabildiğince ihtiyatlı.

Onun gönlünden sokağa çıkmak geçmez mi sanıyorsunuz?

Meydanları inletmek, sokakları hıncahınç doldurmak, sesi kısılana kadar bağırmak istemez mi?

Mevzu başka.

Oradan başlar başlamasına da sonrası var.

Seçim yaklaşırken meydanlarda miting yapmakla aynı şey değil bu sokak çağrısıyla kastedilen.

Vitrinleri kırmak, arabaları ters çevirip yakmak, kaldırım taşlarını söküp cam çerçeve indirmek geliyor hep arkasından.

Örneklerini çok gördük.

Üç ağaç diye başlar, nerelere varır.

Bir bakarsınız, “Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı halacığım?” diye soruverirler.

“Kan çıkmazsa para yok” sözünün, sadece meyve satan pazarcılara ait olduğunu sanmayın.

Kalın enseliler de piyonlarına böyle söylüyor olmalı.

Sokağa çıkmaya çok hevesli olanların içinde kaç kişi bu oyuna gelmek ister?

Kaç kişi, kan çıkarıp cebini parayla doldurmaya razı piyon olmayı kabul eder?

*

Mevzu her zaman ağaç olmaz tabii.

Çıkış noktası değişebilir.

Mesela, benzin zammı diye başlar, bir bakarsınız ki plakasız kamyonlarla sokaklara silahlar bırakılmış.

Malum… Başlangıçta bir yerde silah göründüyse, o silah patlamadan filmin sonu gelmez.

Bir muhalefet lideri için, bu tür oyunlara gelmek en tehlikelisidir.

Ucu görünmez, sonu bilinmez.

Görünse bilinse de oradan hayır çıkmaz.

Öte yanda sandık varken… Meşru yol dururken, kötü seçeneğe meyledilmez.

Nitekim o çağrıyı reddedince, her kesimden takdir gördü.

ESASLI BİR KİTAP:
ÜÇ NOKTA

Yazdığı her satırla iftihar ettiğim Ahsen İlhan’ın ilk kitabı “Üç Nokta, Mânâya Vuslat” Hayy Kitap’tan çıktı.

İlk kitapta böylesine derinlik yakalamak, herkesin harcı değildir emin olun.

Okuma yazmayı öğrenmesinden itibaren yazdığına yakından şahidim.

Yıllardır her gün gazetemizin bulmaca sayfasını hazırlayan Ahsen İlhan, bu defa esaslı bir kitapla karşımıza çıktı. Yazarımız Üç Nokta ile birçok noktaya temas ediyor.

Bu kitapta bir muhabbete davetlisiniz… Anlam arayışında her şeyi yeniden keşfedeceğiniz bir yolculuk bu… Kalbe dokunan, samimi bir el uzatış ile bir çağrı yapıyor yazar… Varoluşun özüne dönüyor ve bizi hakikate yaklaştıran o kederli ve uzun yolun sırlı güzelliklerine kapı aralıyor… İşte bu yolculuk insanın en keskin duygusu
Yalnızlık
ile başlıyor.

Ânı kaybetmek, durmak, düşmek, merdümgiriz, söz ve yalan, pişmanlık, karanlık…

Büyümek, üzülmek, sevmek…

Yazarımızın sağlam bir bakışla ele alıp işlediği bu kavramlara iki kelime ile karşılık vermek isterim: Teşekkür ve takdir.

Üç Nokta’ya üç kelime yakışır dersek, üçüncü de ‘tebrik’ olur elbette.

Güçlü denemelerin sonunda bir dörtlük ile karşılaşıyoruz:

Bir ‘tek’ vardır sahibi…
Mânâ ‘O’na durmaktır.
Varmak da yoktur ama;
Yokluk, aramamaktır.
#Ahsen İlhan
#Üç Nokta
#Mânâya Vuslat
2 yıl önce
Kan çıkmazsa para yok
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’