|
Yunan’da edep yok, ölçü yok, insanlık hiç yok

İmzalanan anlaşmalara, komşuluğa hatta insanlığa sığmayan türden yaptıkları ne kadar eylem varsa, bizi onunla suçluyorlar.

Saldırgan tavır içindeymişiz.

Yakın bir zamanda, denizdeki sığınmacıların botlarını şişleyip batırdığımızı, içindekileri çoluk çocuk ölüme terk ettiğimizi, karaya çıkmayı başaranları da soyup soğana çevirdikten sonra, bir donla sınır dışı ettiğimizi söyleyebilirler.

Edep yok, ölçü yok. Niye söylemesin?

Pasaportu, telefonu, cebindeki paraları, ayakkabıları, elbiseleri aldığımızı, dayak atıp işkence yaptığımızı da eklemeyi ihmal etmezler.

Saldırganlığın en üst seviyesine çıkıp bizi saldırganlıkla suçlamak, hangi kafanın ürünüdür?

*

Dışişleri koltuğunda oturan keltoş, üç yıldır saldırgan bir tutum sergilediğimizi söyledi.

Niye üç yıl?

Öncesi yok mu?

Madem ki yalana başladın, üç yılla yetinme. Otuz yıl de, yüz yıl de. Az daha git, bin yıl deyiver. Dilinde kemik mi var?

BİR GECE ANSIZIN

“Bu kadar yürekten çağırma beni

Bir gece ansızın gelebilirim…”

Ümit Yaşar, bu şiiri yazarken sadece sevdiği kişiyi düşünmüş olsa gerek.

Rüştü Şardağ, bestelerken bugünlerde yüklenen anlamı aklına getirmemiştir.

Yaşar Özel veya diğer solistler söylerken, biz de dinlerken onlarla aynı duyguları paylaştık yıllarca.

Ta ki 1974 Kıbrıs çıkarmasına kadar.

Adadaki Türklere ağır baskı uygulayıp yok etmek isteyen Rumlar, Türkiye’den yardım bekleyenlerin moralini bozmak için radyoda “Bekledim de gelmedin” şarkısını çalardı sıkça.

Umudunu kaybetmeyen Türkler de “Bu kadar yürekten çağırma beni, Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısıyla cevap verirdi.

Sonra sıcak bir yaz günü, beklenen ulaştı.

*

PKK için de aynı durum geçerli.

Yıllarca şarkılarla mesajlar gönderildi.

Bir tarafta şarkılar eşliğinde “dağlara çağırmalar”, bu yanda ise “dağları delik delik delmeler” kulaklara ulaştı.

Aynı zamanda “Bir gece ansızın gelebilirim” de dillerdeydi, radyolardaydı.

Son dönemde ise bu eser slogana dönüştü.

Ülkemizi yönetenler sık sık dile getiriyor. Bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Bizim şarkılarımızı her zaman çok seven Yunanlılar, artık bu şarkıyı duymak istemiyorlar.

Biliyorlar ki biz söylediğimizi yapmaktan geri durmayız.

Tüylerinin diken diken olduğunu tahmin etmek zor değil.

Hem bu kadar korkup hem küstahlaşmak da tam bir aptallık belirtisi.

Etine bak, buduna bak, yetmezse bir de dön tarihe bak.

Kendine güvenmeyip arkandakilere bel bağlıyorsan, yanlışın zirvesini bulmuşsun demektir.

Sel gider, kum kalır.

Arkandakiler günün birinde çeker gider, biz yine baş başa kalırız.

Bari bakacak yüzün olsun.

İCAZET MESELESİ

Ele avuca sığabileceğine, kontrol edilebileceğine karar verilen, nereye çekilirse oraya gideceği düşünülen ABD yolcusu, “İcazet almaya gitmiyorum” dedi.

Aldı bizi bir gülme.

İlahi yolcu… Kaç kere alınır o icazet dediğin? Kaç yerden alınır? Hayatın icazet almakla mı geçecek?

Kaset operasyonu başlamadan önce alınmıştı.

15 Temmuz’da bir kere daha alındı.

“En uygun aparat” olduğuna karar verenler, açık desteklerini belirttiklerinde kim bilir kaçıncı defa tescil edildi.

Daha alınacak hâli mi kaldı?

Hem, icazet almak için gitmek şart midur? Buradayken alınan icazetin süresi mi doldu ki?

#Rüştü Şardağ
#Yaşar Özel
#Ümit Yaşar
#Kıbrıs
#15 Temmuz
2 yıl önce
Yunan’da edep yok, ölçü yok, insanlık hiç yok
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset