|
Rusların saldırısı İdlib ateşkesini bitirdi mi?

Pazartesi günü Türkiye sınırına 10 kilometre uzaklığı olan İdlib’in batısındaki Duveyle köyünde konuşlu Suriye Milli Ordusu, çok ağır bir hava saldırısına uğradı.

Rus uçaklarının hava bombardımanı sonucu, Türkiye destekli SMO’ya bağlı Feylaku’ş Şam grubu en az 78 savaşçısını kaybetti.

Saldırı, sabah saatlerinde küçük bir mezuniyet töreni yapmak için toplanan grubu hedef almıştı ve bu ağır bombardımanın ardından mezuniyet sevincinin yerini matem havası aldı.

‘Rus ayısı’ tabirinin yerli yerine oturduğu bir başka örnek oldu bu.

2015 Eylül ayında Suriye hava sahasına girdikten sonra okulları, hastaneleri, pazar yerlerini bombalamaktan geri durmayan, Grozni modeli dedikleri bir yöntemle taş üstünde taş bırakmayan Ruslar için yeni bir acımasızlık örneği oldu.

Dün bu yazı için bilgisayar başına oturduğum saat itibarıyla, Ankara’dan Rusların bu saldırısına yönelik resmi bir açıklama gelmemişti.

Bir nabız almak için yokladığımız çevrelerdense şu türden izlenimler edindim:

-Rusların güvenilmez olduğu bir kere daha ortaya çıktı.

-Bu saldırıyı hazmetmek kolay değil.

-Bu saldırı, İdlib’deki ateşkese yönelik büyük bir darbe oldu.

TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’A VERDİĞİ DESTEĞE CEVAP MI?

Bu saldırı, Türkiye’nin Karabağ’daki savaşta Azerbaycan’a destek vermesine bir cevap olarak yorumlanabilir mi?

Evet, bu tür yorumlar da yapılıyor.

Rusya’nın kendi nüfuz alanı olarak gördüğü Güney Kafkasya’da kendi iradesinin dışına taşan gelişmelerin yaşanmasından rahatsız olduğunu düşünmek akla ters gelmiyor.

Ama işin bir de şöyle bir yönü var:

Aslında sadece bu bölge de değil, Suriye, Libya başta olmak üzere bütün bölgesel kriz alanlarında Türkiye ile Rusya’nın çıkarları ters düşüyor.

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Türkiye stratejik ortağımız değil, partnerimiz” derken doğru bir tespitte bulunuyor.

Şöyle bir durum söz konusu:

Ruslar, şu birkaç yıldır Türkiye’nin Batı ile olan ittifak ilişkilerini sabote etmek için hamleler yaptığında bile, Türkiye’yi yanına çekip ittifak ilişkisi kurma hedefiyle değil, Türkiye’nin kendileriyle ‘baş başa kalmasını’ sağlama niyetiyle hareket ediyor.

Bu tezi güçlendirecek çok örnek var ve en azından dışarıya verdikleri izlenim bu şekilde oldu.

Türk-Rus ilişkileri üzerinde kafa yorarken, tarihi gerçekler hiçbir şekilde akıldan çıkarılmamalı.

O tarihi refleksler, dönüp dolaşıp kendisini tekrar edip duruyor.

Paramotorlu teröristler İskenderun’da ne yapmak istediler?

Önce, paramotorla ilgili Google taraması üzerinden birkaç bilgi verelim:

“Hava araçları ve taşıtları arasında en hafif olan paramotor, motorlu yamaç paraşütü olarak bilinir. Sırtta taşınan bir motor, büyük pervane ve yamaç paraşütü ile uçabilen hafif hava aracı olan paramotorlarda, uçuş irtifası tamamen pilotun kontrolündedir, yerden 5 kilometre yüksekliğe kadar çıkabilir.”

Önceki akşam, İskenderun’da emniyet güçleri tarafından etkisiz hale getirilen iki PKK’lının Menbiç’ten paramotora binerek Amanos Dağları’na indikleri belirlendi.

“İskenderun’daki hareketlilik sonrası, bu neyin nesidir? Menbiç’ten gelen PKK’lılar ne yapmak istiyorlardı?” gibisinden sorular karşımıza çıktı.

Konuyu sorup soruşturduk.

PKK’lıların, 29 Ekim’de eylem yapmak için gelmiş olabilecekleri değerlendiriliyor. Yurt içinde işbirlikçileri, irtibatları var mı, ona bakılıyor. Lojistik destek silsilesi olabilir deniyor.

Diğer yandan böyle yöntemlere yönelmesi, PKK’nın sıkıştığının da bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Normal şartlarda militanların sınırdan illegal yöntemlerle sızmaya çalıştıkları biliniyor.

Hatta bir süre önce iki PKK/YGP’li, sınırı geçtikten sonra bir tarlada etkisiz hale getirilmişti.

Paramotorla içeri sızma yöntemi ise, yeni bir durum ve örgüt militanları açısından yakalanma riski karadan sızma girişimlerine göre daha fazla.

Belli ki, Menbiç’ten gelen militanlar, yapmak istedikleri eyleme ‘spektaküler/gösterişli’ bir hava vermeye çalışmışlar.

Terör örgütü elemanlarının saldırıda bulunmak için neden İskenderun’u seçtikleri üzerinde de ayrıca durmak gerekir.

Daha önce de bu bölgede ‘sipariş’ izlenimi veren saldırılar olmuştu.

Örneğin Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinin baskına uğradığı 31 Mayıs 2010 tarihinde.

Aynı gün, İskenderun Deniz İkmal Destek Komutanlığı’na roketatarlı saldırı düzenlenmiş, saldırıda 7 Türk denizci şehit olmuştu.

#PKK
#YPG
#Hatay
#Rusya
#İdlib
3 yıl önce
default-profile-img
Rusların saldırısı İdlib ateşkesini bitirdi mi?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti