|
Bunca yıl niye beklediniz?

Türk müziğinde yüzlerce makâm var. Hicaz, Nihavent, Rast, Hüseyni, Acemkürdî…

Bunlara bir yenisi eklense yeridir: “Muhalefet makâmı.”

Tarzı şöyle olmalı: Çok rahat, tamamen serbest, her kafadan bir ses.

Usul, elbette curcuna.

Karar perdesi: Lâ… Her zaman lâ, daima lâ…

Her şeye itiraz, başka nasıl izah edilir?

Ayasofya’nın açılışını bile şaşı değerlendirmek için, muhalefet makâmı şart.

Galiba o makâm çok önceden beri mevcut.

*

18 yıldır aklınız neredeydi?

Açmak için neden bunca yıl beklediniz?

Sanki yeni fethetmiş gibi niye şov yapıyorsunuz?

Bu kadar abartmanın anlamı yok, Ayasofya zaten bizimdi.

Fâtih mi oldunuz, Atatürk mü?

*

Ne güzel eleştiriler bunlar…

Değerli bir arkadaşım, telefonda saydırdı bu sözleri.

“Sözüm sana değil” diyerek bitirdi.

“Amaan boş ver şekerim. Zaten şekerim çok yükselmiş” diye ekledi.

Ben de boş verdim. Belli ki o kendini yeterince doldurmuş.

*

Bunca yıl bekleme konusundaki itiraza bir ân için hak verelim.

Varsayalım ki 18 yıl önce iktidara gelen Erdoğan, hemen o günlerde Ayasofya’yı açma kararı alsaydı.

Ne olurdu?

Nasıl karşılanırdı?

Aman ne güzel, biz de bunu bekliyorduk mu denirdi?

Kaç kişi kabullenirdi?

Bugünkü gibi büyük bir coşku yaşanır mıydı?

Yoksa önce muhtıra, ardından darbe mi gelirdi?

Coşkuyla karşılansa bile, o kalabalık nasıl bastırılırdı?

Kalabalığın bastırılması sırasında ne tür hâdiseler görürdük?

*

Yâhû bilmez misiniz, her şeyin bir zamanı var.

Armut bile dalda yavaş yavaş olgunlaşıyor.

18 yıl niye beklediniz itirazının tutacak yeri nerede?

Darbenin bile “olgunlaşması beklendi” bu ülkede, unuttunuz mu?

*

Ayasofya’nın tekrar ibâdete açılmakla ne Fâtih olunur, ne Atatürk.

Kimsenin de böyle bir iddiası yok.

Fâtih’e lâyık olmaya çalışmakla Fâtih olmak ayrı şeyler.

Fakat bu açılış kararının önemli olduğunu kabul etmek gerekir.

Kimse hafifletmeye çalışmasın.

Bu konuda hiç fikri olmayan, dışarıya bakarak karar verebilir.

‘Komşi’, bayrak yakmaya kadar vardırdı işi.

*

Fâtih, İstanbul’u fethedendi. İlk gittiği yer de Ayasofya idi. Câmi olmasına karar veren.

Atatürk de o mekânı müze yaptı.

Müzeye çevirmek için onca yıl beklemenin de bir sebebi olmalı.

O sebebi merak etmeden önce, bir başka noktaya kafa yormak gerekir. Belki ikisinin sebebi aynı.

Durup dururken mi o karar alındı?

Bir Cumhurbaşkanı, ülkesindeki bir câminin hem de fethin sembolü Ayasofya’nın müze olmasını niçin arzu eder?

Ya dışarıdan örtülü bir baskı vardır.

Yahut câmilere karşıdır.

İkinci şık abes olduğuna göre (yoksa pek çok câminin kapanması, müze yapılması icap ederdi) diğer ihtimal kuvvetli görünüyor.

Velhâsıl o dönem yaşanan her şeyi noksansız bilmiyoruz ve muhalefet etmek için her şeye karşı çıkmak bazen aşırı anlamsız kaçıyor.

O yüzden biz de “Lâ havle…” ile karşılıyoruz mecburen.

#Müzik
#Makam
#Fatih
#İstanbul
4 years ago
Bunca yıl niye beklediniz?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?