|
Cingözler bitmez sanmayın, öyle bir biter ki

Sertaharri memuru (Başkomiser) Mehmet Rıza, senelerden beri kibar hırsız Cingöz Recai’nin peşindeydi.

Kaç defa, son anda elinden kaçırmıştı.

Birkaç defa yakaladığı da olmuş, fakat o yine bir yolunu bulup kayıplara karışmıştı.

Hapisten bile kurtulmayı başarmıştı.

Cingöz’ün büyük bir teşkilatı vardı. Çok zekiydi. Sık sık kılık değiştiriyor, makyaj yapıyor, tanınmaz hâlde işine devam ediyordu.

**

Mehmet Rıza, bir gün Cingöz’ün adamlarından birinin peşine düşmüştü. O da makyajlıydı ve kılığını değiştirmişti. Bir otomobile bindiği sırada tam hareket ederken, Mehmet Rıza da arabaya atlamıştı. Kurtulacak yeri yoktu. Cingöz’ün adamı telaşa kapıldı.

Onu yakalayıp emniyete götürünce, yüzündeki maskeyi çekip çıkardı.

Gördüğü manzara karşısında üç dakika ağzı açık kaldı.

Ne diyeceğini bilemedi.

Karşısındaki kişi, polis müdüriyetinin ikinci şube müdürü Mahmut’tu.

**

Mehmet Rıza odasında düşünmeye başladı.

Artık Cingöz Recai’yle mücadelesi tamamiyle ehemmiyetli bir safhaya giriyordu. Bu melûn hırsızı alelade tertibatla ele geçirmenin imkânsızlığı o kadar aşikârdı ki…

Cingöz’ün hususi hayatına ait zerre kadar bir şey bilmediği hâlde, bu melûn hırsız, gözlerinde röntgen varmış gibi Mehmet Rıza’nın bütün tertibatından günü gününe, saati saatine haberdar oluyor. Böyle, hükümet kuvvetine yakın geniş bir teşkilat ile İstanbul’u her tarafına kol salmış bir adamla, tek başına nasıl mücadele edebilir?

Ümitsizliğe kapılmıştı ve istifa etmeyi düşünüyordu.

Bütün âleme söylemek istediği şuydu:

“Ben mesleğimi çok seviyordum, hiçbir yan kesici, tavcı, karmanyolacı, kasa hırsızı, katil elimden kurtulamıyordu, fakat bu Cingöz Recai denilen iblisle mücadele etmek benim kârım değildir; çünkü ben tek başımayım, onun ordusu var… Polis erkânı bile ona tâbi. Zabıta (polis) kuvvetlerini bile o idare ediyor. Bu vaziyet karşısında ne yapabilirim? Bir kişi, bir milyon kişiyle mücadele edemez ya…”

**

Sonra, bu fena şerâit içinde bile Cingöz’le mücadele ederek onu yakalamak, bu şeytani teşkilatı bütün esrarıyla meydana çıkarmak, zabıta tarihinde şimdiye kadar misli görülmedik bir şeref kazanmak arzusu, yeisine galebe çalarak ona eski cevvaliyetini iade ediyordu.

**

Sene 1925; Peyami Safa, Cingöz Recai isimli seri kitaplarını peş peşe yayınlıyor.

“Server Bedi” adıyla yazdığı kitapları haftada bir yayınlanıyor ve kapış kapış satılıyor.

Cingöz’ün Esrarı (Sırları) kitabında Mehmet Rıza, yakaladığı ve maskesini düşürdüğü polis müdürünü sorguya çekti. Anlattıkları, devlet içine sızmış bir çetenin büyüklüğünü ortaya sermekteydi.

“Cingöz’ün işlerini bütün adamları bilmez” diyordu karşısındaki, “Ben o gece altıncı mıntıkada çalışıyordum.”

Altıncı mıntıkanın ne olduğunu ise şöyle anlatıyordu:

“Cingöz, İstanbul’u birçok mıntıkalara ayırmıştır. Selimiye Kışlası’yla Karacaahmet arası altıncı mıntıkadır. Orada iki telsiz telgraf istasyonu yaptırdı. Üçüncü mıntıkadan verilen işaretleri, orada tecrübe ediyorduk. Her mıntıkada Cingöz’ün gizli bir telsiz telgraf istasyonu vardır. Bu istasyonlar, beş sene evvel, Birinci Teşkilat Komisyonu kararıyla inşa edilmeye başlanmıştır.”

Mehmet Rıza, Cingöz’ün on iki teşkilat idare ettiğini ve her teşkilatın bir meclis idaresi olduğunu biliyor, fakat usta hırsızın böyle birçok semtte, telsiz telgraf istasyonları yaptırdığını işitmemişti.

“Bu istasyonlar ne işe yarar?”

“Mıntıkalar, bunlar vasıtasıyla tehlikeyi haber verirler. Şayet reis polisin eline geçerse, altmış istasyon, iki dakikada vakadan haberdar olur ve on iki teşkilatın adamları, hemen faaliyete geçerler.”

Mehmet Rıza, ne kadar adamı olduğunu sorar.

“Adamlarının sayısını bilmiyorum. Resmî dairelerde, hatta müdüriyette birçok adamları vardır. Taşralarda ve Ecnebi şirketlerinde de…”

**

Yaklaşık yüz yıl önce yazılmış bu satırlarda anlatılanlar, hiç de yabancı gelmedi değil mi?

Manzara epeyce tanıdık.

Belli ki Cingöz Recai’den etkilenenler olmuş.

Onun faaliyetlerini ve tarzını, bazıları kendine rehber edinmiş, o yolda mesafe kat etmişler.

Köküne kibrit suyu... Yoksa turp suyu muydu? Her neyse, bir su dökülsün ve kökü de dalı da kurusun.

#Cingöz
#Memur
#Alem
4 yıl önce
Cingözler bitmez sanmayın, öyle bir biter ki
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak