|
Dev gibi adama, minicik mikrop ne yapsın?

Kıymetli hemşehrilerimiz… Salgın tehlikesi devam etmektedir. Rehâvete kapılmayalım, tedbiri elden bırakmayalım.

Minârelerden günde birkaç defa yapılan bu anons, dikkatli olmamızı tavsiye ediyor.

Ne kadar etkili?

Bazıları son derece titiz davranıp tedbirlere uyarken, bazılarının hiç umursamadığını görüyoruz.

Bir kulağından girip öteki kulağından çıkıyor.

Kulaklarına hiç ulaşmamış gibi davrananlar da var.

*

Dışarıda da durum farklı değil.

Yeterli seviyede tedbir almadığı için yetkilileri eleştiren kalabalıklar, meydanlara toplanıp gösteri yapıyor.

Öte yanda ise alınan tedbirleri beğenmeyen ve aşırı bulanlar protesto gösterileri düzenliyorlar.

Aynı ülke içinde ikisine birden rastlamak mümkün.

Çok ciddi tedbirler alınsa da memnun olmayanlar var, gevşek tutulsa da…

*

Bayram, beklendiği gibi hastalık sayısını yükseltti.

Üstüne bir de tâtil bölgelerine sel gibi akış eklenince, günlük hastalık raporları can sıkıcı bir hâl aldı.

Artış böyle devam ederse, yeni tedbirler almak gerekir.

Okulların açılması bile tehlikeye girer.

Herkesin gördüğü ve dile getirdiği bir husus bu.

İşi dalgaya alan kimi çocuklar da “O hâlde gelin hep berâber daha yakın duralım, maskeleri çıkaralım, birbirimize sarılalım” diyerek eğlenme eğiliminde.

Oysa işin şakaya gelir yanı yok.

*

Hasan Abi ile karşılaştık.

“Masken nerede?” diye sordum.

“Ne maskesi?” dedi, “Ben hiç dakmıyom ku…”

Hasan Abi koca adam.

Biraz yaşlanmış ama hâlâ dev gibi.

Bir duvara omuz atsa, göçertir.

Bir boğaya yumruk vursa, hayvancağız sendeler.

Deveye binecek olsa, deve ayağa kalkmakta zorlanır.

Ufacık, mini minnacık, gözle görülemeyen mikrop, o koca adama ne yapsın?

Herhâlde böyle düşünüyor.

Babayiğit de biri.

Gözünü budaktan sakınmaz.

Söylediğine göre torun torba sahibi de olmuş.

Artık dedeyiğit sayılır.

Ama bu mikrop karşısında kahramanlık, yiğitlik sökmez.

Sanıyorum, maske takmayı kendine yakıştıramıyor.

İlâhi Hasan Abi…

*

Geçenlerde bir köye gittik.

Dört yüz kişinin yaşadığı köyde bir kişide bile maske görmedik.

Elde taşıyan, koluna takan, boğazında tutan bile yoktu.

Sebebini sorduğumuzda, koronanın şehirli hastalığı olduğunu söylediler.

Biz aralarında “maskeli beşler çetesi” gibi kaldık.

*

Afrika’nın da pek çok yerinde aynı mantığa rastlanıyor.

Sorunca cevap şu:

“O, beyazların hastalığı…”

Dünyayı sarsan mikrobun siyaha beyaza bakmadığını, çelimli çelimsiz ayırmadığını nasıl anlatmak lâzım?

Minârelerden yükselen sese de kulak vermedikten sonra, her evin kapısına bir polis mi dikmek gerekir?

Bu hastalık insanlara değil de arabalara bulaşıyor olsaydı, inanın trafik bu kadar yoğun olmaz, herkes araya mesafe koymaya dikkat ederdi.

“Gardaş can değil ki veresin” demiş ya adam borç isteyen birine.

Tıpkı o hesap.

#Mikrop
#Bayram
#Dev
#Köy
4 yıl önce
Dev gibi adama, minicik mikrop ne yapsın?
Kuraklık ve Backster etkisi
Yaşar Kaplan’a rahmet
G7’den G20’ye ekonomik ve siyasi oluşumlar
Yerel seçimleri kazandıracak formül
9 Kişi ile teselli ikramiyesi