|
İti kovalar gibi

Türk askeri, vatanına milletine bağlıdır. Ordusuna, birliğine bağlıdır.

Ermeni askerleri de bağlı...

Zincirle...

Ayağından...

Kaçmasın diye bağlıyorlar.

Çünkü kaçıyorlar.

Karabağ’dan kaçan işgalci siviller gibi.

O toprakları işgal ettiklerini hepsi biliyor.

Vatanını savunan asker, kaçmaz.

Canını feda eder, toprağı vermez.

*

Toprak bütünlüğü, vücut bütünlüğü gibidir.

Bir ülkenin topraklarından bir kısmını koparıp almakla, bir insanın vücudundan kolunu bacağını koparıp almak aynıdır.

Karabağ, Azerbaycan’ın beşte biriydi. (Binde biri de olsa, fark etmez.)

Otuz yıllık işgalden söz ediyoruz.

Dünyanın gözü önünde.

Daha ne kadar tahammül edilebilir?

Tam bu aşamada, kim ‘ateşkes’ten söz ederse, bilmeliyiz ki o konuşan, hırsızdan yanadır.

*

Barış yanlısı görünmek her zaman prim yapar.

Şirin gösterir.

Konumuz Karabağ olunca, anlamak için mütehassıs olmak şart değil.

Mütehassis olsak yeter.

Hemen görürüz ki bu tabloda barış diyenler, ateşkes tavsiye edenler, işgalin sürmesinden yanadır.

*

Nitekim Avrupa diye kısaca özetleyebileceğimiz taraf, öyle bakıyor.

Masaya oturun, müzâkere edin diyorlar.

Duyan da sanacak ki hiç masaya oturulmamış, hiç görüşme yapılmamış.

Bugüne kadar 80 defadan fazla bir araya gelip konuşmaya çalışmışlar fakat netice alınamamış.

Oturdukları şekilde kalkmışlar.

Kelimeler kifâyetsiz kalmış.

Sözler işe yaramamış.

Sözün boşuna olduğu yerde silahlar konuşur.

*

Ne diyor İlham Aliyev…

“Minsk üçlüsü Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bıraktığımızı zannediyordu.”

Azerbaycan Karabağ’dan vazgeçmez.

İşgal edilmiş toprakların tamamı alınana kadar yürümeye devam.

Son gelen habere göre, Azerbaycan Cebrail’i geri aldı.

Bu durumda, öbür tarafa ne kaldı? Azrail mi?

*

“Biz bugün yeniden tarih yazıyoruz” diyen Aliyev’in çok isâbetli bir benzetmesi var:

“İti kovalar gibi kovaladık.”

Ermenistan işgal ettiği toprakları kaybederken savaş suçu işlemekten vazgeçmiyor.

Hâlâ sivillere saldırıyor.

Hâlâ basın mensuplarına ateş açıyor.

Yerleşim bölgelerine füze gönderiyor.

Sivillere ve basın mensuplarına saldırmanın ötesinde, yasaklanmış misket füzeleri kullanıyor.

Normal şartlarda bunun faturası ağır olurdu.

Fakat hesabı kim soracak, faturayı kim kesecek?

*

Dün sabah Gence’ye saldırdılar.

Aynı vakitte Berde’ye.

Uzun menzilli füzeler pazar yerini, alışveriş merkezini hedef aldı.

Bu saldırılar çatışma bölgesinden, işgal edilen topraklardan değil, Ermenistan’ın içinden yapılıyor.

Cepheden çekilirken, cephe gerisinden, bu tarafın cephe gerisine ateş etmek savaş ahlâkına aykırı.

Tekrar edelim, normal şartlarda bunun hesabı sorulurdu.

Dünya, ahlâkı unutmasaydı.

#Azerbaycan
#İlham Aliyev
#Ermenistan
4 yıl önce
İti kovalar gibi
Ankara geliyor mu?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?