|
Okumuş çocuk sanıyorduk, boru mu diyorduk, hakikaten boru çıktı

Bu borudur… Boru budur... Borudur boru.

Bir zamanlar silâhmış… Kullanılmış, işi bitmiş... Artık değil... Sadece boru!

Bu sözleri biz nereden hatırlıyoruz?

Çok eskilerden.

Gençlere göre çok eskilerden.

Aynı zamanda, her hadiseyi ertesi gün unutan, umursamayan bir kesim var; onların durumu gençlerden daha vahim.

Meraklı olan genç öğrenebilir en azından.

Ötekiler ise nasılsa unutacağı için, öğrenmek bile istemez.

Geçti gitti. Eskilerde kaldı. Ne varsa, ne yaşandıysa geçmiş oldu… Önümüzdeki maçlara bakalım.

Anlayış böyle olunca, inanın ki târih bile fasarya.

Bizim içinse o açıklamalar, daha dün yapılmış gibi.

Epeyce yakın.

Suçlanan bir komutan çıkmış, elinde tuttuğu boruyu kameralara gösteriyor ve öyle söylüyordu.

Ergenekon denilen örgüte üye olmakla suçlanmaktaydı.

Çok içerlemişti.

Haklıydı tabii. Koskoca komutan, suç örgütü üyesi olur muydu?

“Darbeye teşebbüs ve terör örgütü yöneticisi olmak” gibi bir suç, en büyük komutana yakışır mıydı?

Çok ayıp, çok çirkin, çok yakışıksız.

Fakat aziz ve muhterem arkadaşlar, bu suç denen nesne, öyle bir şey ki büyük küçük ayırmıyor.

Koronavirüs gibi.

Tezgâh da hazırsa, ne kadar tepede olursa olsun, bir mahkeme kuruluyor ve bir suç isnat/tespit edilip ceza veriliyor.

Nitekim bizim komutan da vâreste değil, muaf değil, uzak ve ayrıcalıklı değil.

Yargılandı ve uzun süre cezaevinde kaldı. Tam olarak 26 ay.

Ne zaman adı geçse, aklıma o açıklamaları gelir: “Boru bu, boru… Silâh değil.”

*

Komutan adliye önünde şöyle bir açıklama yapmıştı:

“Bu iddianın bu şekilde dile getirilmesi bile benim için en ağır cezadır, bundan sonra ne ceza verilirse bu beni daha fazla üzmez. Kötü amacım olsa, 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak, başka yolları denerdim.”

Biz de içimizden ah o başka yollar diye geçirmiştik, hiç unutmam.

Emeklilik döneminde birçok kitap yazdı ve yayınladı.

Terör Örgütlerinin Sonu, 20’nci Yüzyılın En Büyük Lideri: Mustafa Kemal, Güç Odaklarının Mücadelesi, Suçlamalara Karşı Gerçekler, Nasıl Bir Türkiye, Unutulan Ada Kıbrıs, Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler, Ergenekon’dan Çıkış bunlardan bazıları.

*

Biz ondan yeni kitaplar beklerken, bir açıklama yaptı ki, çuvaldaki incirlerin hepsi berbat oldu.

Esasında incirin çuvalla taşınmayacağını bilmek gerekir. Münasip olan, tek katlı ince kasa. Yeri gelmişken hatırlatalım.

27 Mayıs darbesini haklı gösterme çabası içinde gördük komutanı.

En rezil darbelerden biriydi.

Kansız yapıldığı sanılırken, “kansız başarılmıştır” açıklaması daha kulaklardan gitmemişken, başbakan ve iki bakan idam edilmişti.

*

En rezil darbelerden biri dedik ya, zaten hangi darbe öyle değildi ki?

Hepsi birbirinden beter.

Hepsi halkın iradesini sıfırlayan, yok sayan, aşağılık hareketlerin zirve yaptığı rezillikler.

Demokrasiyi iptal eden, anayasayı ortadan kaldıran, dar bir kesimin keyfine bağlı olarak gerçekleştirilmiş hepsi de.

Milletin kararlarını ciddiye almayan, vatandaşın tercihine saygı duymayan bir kafa var darbelerin arkasında.

Seçimle iktidar olamayanların gönlünde yatan aslan.

Aşerdiklerine kavuşmak için buldukları formül.

Komutan onlara uymasaydı ne iyi olurdu.

Yahut bu konuda konuşmasaydı da biz öyle düşündüğünü bilmeseydik. Sevda gibi ‘sırrınan’ gitseydi.

Okumuş çocuk sanıyorduk, boru mu diyorduk… Hakikaten boru çıktı.

Bir de Borobudur var, onu sonra anlatırım.

#Ergenekon
3 yıl önce
Okumuş çocuk sanıyorduk, boru mu diyorduk, hakikaten boru çıktı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset