|
Yüzyılın en uzun gecesi

17 Ağustos depreminin üzerinden 21 yıl geçti.

Resmî açıklamalara göre yaklaşık 50 bin kişi yaralandı, onun yarısına yakın insan hayatını kaybetti.

Vatandaşlar ise can kaybının daha fazla olduğunu düşünüyor.

Kocaeli, Sakarya, Yalova ve İstanbul en fazla etkilenen illerimiz.

45 saniyelik sarsıntı ve sonrasında, yarım milyona yakın konut ve işyeri yıkıldı.

Depremin verdiği zararın miktarı 15-20 milyar dolar arasında hesaplandı.

*

O büyük depremden etkilenenlerin sayısını tek tek saymak imkânsız; kısaca bütün ülke.

Dolayısıyla, milyonlarca deprem hikâyesi var.

Onlardan biri, inşaat mühendisi İbrahim Kaya.

Adapazarı Belediyesi İmar Müdürü.

Pamukova Eğriçay köyünde doğmuş, öğretmen Hikmet Hanım ile evlenmiş, dört oğulları olmuş.

Arkadaşları “Kanun İbrahim” lakaplı mühendisi “Neşeli, güler yüzlü, titiz, dürüst, namazında niyazında sevilen bir bürokrat” olarak tarif ediyor.

Klarnet çalmaya meraklı biri.

Müdür olduktan sonra, daha çok yaylalara çıktığı zamanlarda hasret giderirmiş klarnetiyle.

*

İmar kanun ve yönetmeliklerine sıkı sıkıya bağlı olduğu, yolsuzluk, kaçak ve suiistimallerine karşı bütün gücüyle mücadele verdiği için o lakabı takmışlar ona.

Bazıları da işleri yokuşa sürdüğü için “Yokuş İbrahim” dermiş.

17 Ağustos gecesi eşiyle beraber, enkaz altında kalır.

Oğulları saatler sonra sağ olarak çıkarılırlar.

*

En küçük çocuk İhsan, henüz 17 aylık bir bebektir.

Güzide teyzesi ile Rıdvan eniştesi, onu öz çocukları gibi büyütür.

İhsan bu geçen yıllar içinde büyüyecek, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okuyacak, aynı zamanda bir kanalda görüntü yönetmenliği yapacaktır.

*

İhsan’ın içinde bir ukde vardı…

Hiç hatırlayamadığı anne ve babası anısına bir deprem belgeseli yapmak.

İstiyordu ki başka çocuklar annesiz babasız kalmasın.

Depreme dayanıklı binalar yapılsın ve hiçbiri yıkılmasın.

Bu hayalinin ilk kısmını gerçekleştirme imkânı bulan genç yönetmen, belgeselini çekti.

Hayalinin ikinci kısmı ise çok geniş kapsamlı ve hepimizi birden ilgilendiriyor.

*

45 saniyelik depremin belgeseli, 45 kişiyle görüşülerek gerçekleştirildi.

Süresi de 45 dakika.

Fahri Tuna danışmanlığında, Satso Başkanı Akgün Altuğ ve Aygün Hacıeyüpolu’nun katkılarıyla hazırlanan “17 Ağustos 1999, Yüzyılın en uzun gecesi” isimli belgesel, depremin 21. yıldönümünde yayınlandı.

*

Anne babasının kabri başındayken, onlara ne söylemek istediği sorulunca, şöyle cevap veriyordu genç yönetmen İhsan Kaya:

“İlk önce sarılırdım, ellerini öperdim. Sonra da babama, ‘Ben de klarnet çalıyorum.’ derdim. Hiç görmediğim halde özlem duyuyorum. İnsan hiç tanımadığı, kokusunu bilmediği, dünya gözüyle görmediği bir insana da özlem duyabiliyormuş.”

*

İşleri kanuna uygun yürütmekte titiz davrandığı için ona gücenenler, işleri yokuşa sürüyor diye eleştirenler, depremden sonra “Biz diretiyorduk ama o inatla karşımızda duruyordu. İşi yokuşa sürdüğünü düşünürdük. Meğer İbrahim Bey ne kadar da haklıymış” diye itirafta bulunup rahmetle yâd ederler.

“Orhan Camii’nde namaz kılarken, önümdeki kişinin çorabında yama gördüm. Bu zamanda yamalı çorap giyen mi kaldı dedim. Sene 98 veya 99… Kim olduğunu fark edince, çok şaşırmıştım. Bizim Yokuş İbrahim’di…” diye anlatır bir Adapazarlı.

Ve tanıyan herkes rahmetle anar onu.

Çorabı yamalı, ayakkabısının altı delik adamların yeri başımızın üstündedir.

Bazılarının ayakkabı tabanındaki yarıkları, vurulup yerde yatarken görürüz.

Bazılarını da depremde kaybettikten sonra öğreniriz…

#17 Ağustos depremi
#Orhan Camii
4 yıl önce
Yüzyılın en uzun gecesi
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı