|
Zam, zulüm, işkence… Şov, yalan, ihanet…

Attila İlhan’ın ‘Hangi’ serisindeki kitapları hatırlamak kaçınılmaz oluyor, CHP’nin savruluşunu görünce. Rahmetli sağ olsaydı, Hangi Batı, Hangi Atatürk, Hangi Sol, Hangi Laiklik gibi sürüp giden kitaplarına ek olarak, bir de “Hangi CHP” adıyla yeni bir kitap yazmadan duramazdı.

Kaç tane var?



Tek olmadığı kesin. Birçok…

Bir şu dönemdeki CHP var… Bir eski var... Bir daha eski, bir de en eski CHP var.

*

Değişmeyen tarafları da yok değil ama gittikçe daha fazla değiştiğini, başkalaştığını, çizgisini zikzaklarla doldurduğunu görmek için âlim olmak gerekmez.

Geçmiş dönemlerden kalan bir slogan vardı.

“Zam, zulüm, işkence, işte CHP.”

Çıkartılan bir kanuna, iki yıl önce yazdığı kitapta muhalefet ettiği iddiasıyla adam asıldı bu memlekette.

Hangi zulüm, hangi işkence diyenler için bu kısacık not.

*

Memuriyetten atmak epey zor olduğu için, kafalarına uymayanları ülkenin bir ucundan bir ucuna sürgün etmek, işkenceye girer mi girmez mi? Vakti olan tartışsın.

Birkaç ay içinde İstanbul’dan Adana’ya, Adana’dan Kars’a, oradan Tekirdağ’a, en son da Gaziantep’e sürülen birinin, “Oh ne güzel memleketin her tarafını gezip görüyoruz” diye sevineceğini düşünebilir misiniz?

Adamın cılkı çıkar.

Üç göç bir yangın eder derler, bununki yarım senede iki yangın.

Zavallıya istifa etmekten başka çare bırakmıyorlar.

O da memuriyetten başka bir şey bilmediği için, elinden geçimini temin edecek bir başka iş gelmediği için, rüzgârda savrulan kuru yaprak gibi oradan oraya sürüne sürüne gitmek zorunda.

Adamcağız çoluk çocuğuyla şehirden şehre giderken, bir arkadaşı, İstanbul’da kalan oğluna soruyor.

“Baban nerede?”

“Tayini Adana’ya çıktı.”

Bir süre sonra “Tekirdağ’a gittiler, daha önce Kars’a tayin edilmişti.”

Gariban memur, Gaziantep’e taşındıktan sonra yine karşılaşmış oğlu aynı kişiyle.

“Nasıl, Tekirdağ’dan memnun mu baban?”

“Orada da kalmadı. Gaziantep’e tayini çıktı.”

O kadar savrulmadan sonra adamcağız vefat etmiş.

Son karşılaştıklarında oğlu “Babamın tayini en son öbür dünyaya çıktı” demiş.

İşkencenin bu zarif görüneni.

Bir de kelimenin tam anlamıyla beden işkencesi var. Çinlilere rahmet okutacak cinsten.

*

“Hiç kimseyi işinden etmeyeceğiz. Namus sözü… Tek işçi bile çıkarmayacağız” diye seçim öncesi namusu üzerine söz verenler, kimlerdi?

İki kişi var: Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu…

Şimdi sorulduğunda, anlamsız hecelerle konuşuyorlar, mendille alnındaki terleri siliyorlar.

Hakkını teslim edelim, Ekrem Bey, herkesten daha güzel siliyor alnının terini.

Artık, tik hâline dönüşmüş. Aklına gelse de gelmese de eli cebine gidiyor, mendili çıkarıyor. Zaten çoğu zaman mendil elinde.

Gazeteciler sorduğunda cevap müthiş: “Yanlış bir sistem hatası olmuş…”

Ne güzel bir açıklama!

Belediyedeki görevliler çok ayıp ediyorlar.

Yanlış sistem hatası yapılacak zaman mı?

Biraz dikkat edin, doğru bir hata yapın. Çok ayıp.

*

Zam konusu sorulduğunda da gayet ferahlatıcı cevap geliyor hazretten.

“Zam değil. Zam yok. Biz zam yapmadık. Finansal düzenleme yaptık…”

Bunu duyunca ferahlayanlara müjdeler olsun. Devamını şöyle getiriyor çiçeği burnunda başkan:

“Yakında tabii zam da yapacağız.”

Burnunda çiçek göremediyseniz, sözümüz yanlış sayılmaz. Yüzünü gözünü, alnını şakağını beyaz mendiliyle silerken, burnundaki çiçeği de düşürmüştür.

Makam arabaları konusundaki iddiasının yalan çıkması terini daha da artıracaktır.

Şov yapmayı seviyor. Vazgeçmez. Yenilerini sahneleyecektir.

Eskiden “Zam, zulüm, işkence” olan slogan yavaştan şu hale dönmek üzere:

Şov, yalan, ihanet... İşte CHP.

#CHP
#Atilla İlhan
#Adana
#Zam
#İşkence
5 yıl önce
Zam, zulüm, işkence… Şov, yalan, ihanet…
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’