|
Ey omzumun üstünde oturan melek

Yaklaşan yaklaştı.

Gün geceye, gece güne ulanır.

Tomurcuk patlar, yaprak yeşile kavuşur.

Yumurtadan çıkan ördek yavrusu, kara gecede kara kumun üzerinde çırpınan minik kaplumbağa, kayayı delen incir, hangi sevdaya kapıldı?

Kendi giden adı kalan ne varsa. Nereye koşuyor? Ve başını taştan taşa vurup coşan su niçin hıçkırıyor? Elbette bir vakte varmak için.

Damlanın içindeki ummanı görmek için. Göz görmez, gönül görür. Ukubatta niyabet cari olmaz. Bu sebeple.

Her koyun kendi bacağından asılır.

Kimsenin şu benimdir demeye hakkı yoktur.

Şüphesiz Allah dilediğine kat kat verir. Adaletle ancak insana çalıştığı kadar; lütufla dilediği kadar.

Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Her çalıştığı insanın olmaz, insanın olan ancak çalışmasıdır.

Bu bir muamma değil. Netice ya sabra, ya da şükre çıkar. Kim bir fidan dikerse boşa gitmez. Lâkin meyvesini yemeğe elde senet mi vardır?

Senet mi, sepet mi her neyse!

Yaklaşan yaklaştığında. Mizan kurulduğunda, huzura çıkıldığında. Ağlatan da, güldüren de O’dur.

İnmekte olan yıldıza andolsun.

O ulu kuğulardan şefaat ummayın.

Kabirlerinden gözleri pörtlemiş olarak çıkıp da, çekirgeler gibi etrafa yayılanlara bakın. Vaktiyle bir mucize istemişlerdi de. Ay yarılmıştı. Resulullah “Şahit olun” demişti.

O kara kuğulardan şefaat umanlar bu bir büyüdür diye direndiler. Gaflet içinde uyuyanlar elbet bir bahane bulur.

Misal yağmur duası.

Misal şifa dileğinden gelen şifa.

Nafile.

Onlar tartışmaktan, ölçüp biçmekten, gözle görmek, kulakla işitmek, elle tutmak, dille tatmaktan; alelâdeye inanıp, harikulâdeye bel bel bakmaktan vaz geçmez ve buna direniş derler.

“Sakınan bir kavim için elbette nice deliller vardır”.

Bu kimin için?

Müttakiler için.

“Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır”.

Bu kimin için?

Mütefekkirler için.

O gün ki, davetçi davet edecektir. Hadi davete icabet etmeyin bakalım. Allah’ın devesi kayadan çıktı da, kimi tasdik etti, kimi yalanladı. İmtihan haktır. Cenab-ı Hak dilediğine hidayet verir. Gayret bizden tevfik Allah’tan denir.

Şair söylemiş.

“Kaderin üstünde bir kader vardır” demiş.

İstikbal kayda geçmiştir.

Küçük büyük ne varsa defterdedir.

Ey omzumun üstünde oturan melek.

Âşikâr olan da, gizli olan da.

Kayda geçti demek.

Cenab-ı Hak ne hikmet-i Hüda’dır. Ki insanı yarattı. Ona beyanı öğretti. Güneş de, ay da bir hesap iledir. Ağaçlar secde eder. Kurt-kuş duaya durur. Yeryüzünden her mahlûk için bir geçimlik, bir rızık vardır.

İnsan eşref-i mahlukattır. Cenab-ı Hak âlemde ne varsa ona musahhar kıldı. Hakk’ın nimetleri sayıya gelmez. Yağmur gibidir, rahmet yağıyor deriz. Size sorarlarsa:

Şimdi Rabbimizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Bu soru kaç kez sorulacak? Otuz bir.

Cevaben herhalde ve mutlaka secdeye varılacak.

Aslımız toprak gözyaşı ile ıslanacak.

#Allah
#Melek
#Nimet
3 yıl önce
Ey omzumun üstünde oturan melek
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti