|
Asimilasyon aşkına yapılan dans-özlü gösteriler

Ne dans ne de zilzurna sarhoş olup dans ayağına tepinenler, yerlerde sürünenler beni ilgilendirmiyor.

Demokrasi
var çünkü; bir kutsal kâse olarak özgürlük ve bu mahiyeti meçhul, sınırları belirsiz özgürlükten beslenen
hayvanlaşma hakkı!

Sokakta çıplak dolaşan kimi mahluklardan söz edildiğini duydum birkaç gün önce. Olabilir mi? Elbette olabilir; sokak köpeklerinin yaşayışlarına itiraz etmediğimize göre, benzer varlıkların sokakta çıplak dolaşmalarına da itiraz etmeyiz.

Fakat hayvanlaşma hakkının gündem olmasının hemen ardından “başlasın dans!” komutlarının yükselivermesiyle ilgilenebilirim. Demokrasi ve hak yönünden değil tabii ki. Toplumsal değişmenin yeni istikameti ve siyasetin asimilasyon konusundaki işlevi bakımından bir ilgiyle…

Ana yoldaki üst geçitlerden birinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’ye kazandıranlar için yapılan pankartlı davetin muhteviyatını öğrenmek üzere yaptığım kısa bir araştırmada, dansın hiç de şişede durduğu gibi durmadığını gördüm.

İstanbul’a layıkıyla hizmet edebilmek için ulaşımda zam rekoru kıran, artı kazançlarla yetinmeyip yurtdışından krediler alan Büyükşehir Belediyesi, 29 Nisan’da “Dünya Dans Günü”ne katılmamak gibi bir gericiliğe kapılmamak ve bilakis çağdaşlaşma yarışında var olduğunu göstermek için bilmem kaç farklı noktada gösteriler tertip ederek, profesyonel dansçıların dans performansıyla Fatih’in şehrinde ikamet edenleri adeta büyülemiş(!).

Her yağmurda sele teslim olmakla kalmayıp, çöp kokuları içinde yaşamayı halka kanıksatan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dans hizmetinde İstanbul’dan geri kalacağını düşünmek ne mümkün.

O da, “Cumhuriyetimizin Kuruluşunun ve İzmir’in Kurtuluşunun 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında ‘İzmir 100. Yıl Kupası Dans Sporu
Latin
ve Standart Dans Yarışması Türkiye Şampiyonası’ adlı bir etkinlik düzenlemiş. Bu etkinlikte Cumhuriyetin kuruluşu ve İzmir’in kurtuluşunda Latinlerin büyük katkısı(!) hatırlatarak, üstün bir hizmetle bir özgürlük ve gönül borcunun ödenmesi yoluna gidilmiş.

Sonra yukarıda zikrettiğim pankartın konusuna baktım. “Başlasın dans!” komutu altında şu bilgiler verilmiş: “Dünyanın dört bir yanından dansçılar, şehrin meydanlarına hareket, ritim ve renk katmak için ‘İstanbul Uluslararası Doğaçlama Dans Festivali’ne geliyor. İBB’nin ev sahipliğindeki festivalde 180’in üzerinde dansçı, koreografi kurgulamadan, kompozisyon çalışmadan doğaçlama performans sergileyecek. 10 Haziran’da Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’ndaki gösteriyle başlayacak festival, İstanbul’un açık ve kapalı alanlarında (…) sürecek.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’ye teslim edenlere “hadi yine iyisiniz iyisiniz” diyeceğim ama, yukarıda da belirttiğim gibi, dans işi şişede durduğu gibi durmuyor!

Nitekim birkaç gün öncesinde de Bursa’dan “dans-özlü” okul eğlencesinin haberi patladı.

Konu okullara indirilmek istenince, Milli Eğitim Bakanı
Mahmut Özer
, Bursa’da bir okulun aile birliği tarafından düzenlenen dansözlü eğlencenin ardından bir düzenlemeye gittiklerini hatırlatarak, “Resmi Gazete’de (..) yayınlanan değişikliğe göre okullarımızın aile birlikleri okul yönetiminden izin almadan sosyal etkinlik düzenleyemeyecek. (…) Ülkemizin milli ve maneviyatına tezat teşkil eden hiçbir etkinliğe izin vermeyeceğiz» diyerek, evlatlarının ahlaki terbiyesini önemseyen ailelerin yüreğine su serpmiş.

Bunlara göre, CHP’li belediyelerin dans-özlü gösterilerden amaçladıkları sonuçlar, en doğru tanımla asimilasyonun müşterek ifadeleri olan Latinleştirme / Helenleştirme / ve Batılılaştırmada toplanmış gibi görünüyor.

Asimilasyon yeni bir kelime olmadığı gibi yeni bir uygulama da değil. Kökleri milattan öncesine kadar giden asimilasyon, önce hâkim güçlerin köleleştirdikleri halklara yönelikken, semavi dinlerin ortaya çıkmasından sonra kafirlerin muvahhitleri kendilerine benzetme faaliyeti olarak somutlaşıyor.

Bunun en tipik örneği ise, Kudüs hayatındaki Yahudilerin Helenleştirilmesidir. Selevki Kralı Antiyohus idaresinde (MÖ. 174-165), Kudüs halkına tek tip yaşama tarzı dayatılarak, Kudüs’te Helenleştirilmemiş bir Yahudi gencinin bile bırakılmadığı ilgili tarihlerde altı çizilerek belirtiliyor.

Asimilasyonun bu tarihi işleyişi CHP’nin çağdaşlaşma adına aşk ile yürüttüğü dans-özlü işleri de içine alıyor.

Zavallı Kılıçdaroğlu, üç oy daha kazanmak için “CHP eski CHP değil” diye yırtınadursun, CHP’li belediye başkanları -hiç değişmeyen küfre kulluk zihniyetleri gereğince- onu yalancı çıkarmaya devam ediyorlar.

O halde, başlasın dans!

#Milli Eğitim Bakanı
#Mahmut Özer
#Bursa
#dans
#CHP
2 yıl önce
Asimilasyon aşkına yapılan dans-özlü gösteriler
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi