|
Filistin/Kudüs siyasetinde iki artı iki dört etmez
Sıcaklığını koruyan
Karabağ
sorunundan hareketle, Ermenilere bu esasta gösterilen tepkiyi, İsraililer lehine kullanmak maksadıyla hazırlanmış bir videodan söz etmiştim.

Bu videoyu yayımlayan ilgili hesaplardaki isim, Bakü Yahudi Okulu ile Gürcü Yahudi Cemaati olarak görünüyorsa da, onu Türkiye’de yaygın şekilde paylaşıma sokanların kimler olduğu malumdur. Belli başlı iddialarını cevapladığımız fitne üretim birimlerinin yine işin başında oldukları kendiliğinden bellidir.

Videonun aslına gelince: 2013 yılına ait olan video, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın
Beytüllahim
’deki Ermeni kilisesini ziyaretinden ibarettir. Gerek İntifada’da, gerekse İsraillerin şehre baskınlarında Beytüllahim’deki Müslüman – Hristiyan dayanışmasına mahsus birçok örneği bizzat görenler, bilenler için bu ziyaret sorunlu değil, bilakis zorunludur. Çünkü Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki Karabağ esaslı düşmanlığa burada yer yoktur, çünkü İsraililerin zulüm, şiddet ve tecavüzleri Müslümanlara olduğu kadar Ermenilere de yöneliktir. Ki, bu durum aynıyla
Dürziler
için de geçerlidir. Lübnan ve Filistin Dürzileri ile Suriye Dürzileri’nin Filistin konusundaki tutumları aynı değildir.

Bu nedenlerle söz konusu video, siyasi bir anakronizmden, İsraililerden korku duyanlara pasifleşme, susma ve sinme gerekçesi üretmekten ibarettir ve dolayısıyla büyütülerek ele alınmaya değecek bir yanı bulunmamaktadır.

Öte yandan İsraililerin, Amerikan desteğinde dünya medyasını doğrudan etkileyecek bir güce sahip olduğunu ve bin cürmü birden aynı anda sergilediğini bilenler için de yine mezkur videonun hiçbir önemi yoktur.

Albayrak Medya Grubu’nun dijital medya markası
GZT
’nin
YouTube’
da yayımladığı video üzerinde, İsraililerin baskısıyla yapılan işlem de bunun en sıcak örneğidir.
GZT’nin, Netanyahu’nun “Hamas ile ilişkisi olmayan kimseye zarar vermedikleri yönündeki iddiası”nın ele aldığı ‘Öyle mi?’ adlı programının videosunda yer alan,
Filistinliler
kelimesi, YouTube tarafından
terörist
olarak değiştirildi.

Hal böyle olunca, İsraililer eliyle veya İsraililerin hazır medya kıtaları tarafından üretilen yerli ve yabancı videolar, kendiliğinden birer sahtekarlık belgesine, hayasız yalan furyasına dönüşmektedir. Ancak, bunlarla “Çamur at, izi kalsın” söyleyişinin muhatabı olan İsraililerin az da olsa zihinleri karıştırma, kuşku yaratma kabilinden yarar elde ettikleri de gözden ırak tutulmamalıdır.

Öte yandan, aynı bağlamda şu gerçeğin de farkında olunmalıdır:

İsraililerin Filistin’deki zulüm, şiddet ve katliamlarına karşı, ferdi ya da özellikle sosyal medya üzerinden toplumsal planda gösterilen onca tepkiye rağmen, Filistin ve Kudüs’te, ABD destek ve güvencesinde süren
işgal faaliyeti
kesintisiz olarak devam etmektedir.

Buna karşılık, konu edindiğimiz –ya da uğraşmak zoruna bırakıldığımız– sosyal medyadaki yalan üretimi ise buzdağının görünen ucunun ucu bile değildir. Biz bunlarla uğraştığımızı, yalan iddiaları yok etmeye çalıştığımızı sanırken, gerçekte İsraililerin yeni bir tertibine tabi tutuluyor da olabiliriz.

“Gerçeklerle değil, gerçeğin kırıntılarıyla uğraştırılmak” şeklinde özetleyebileceğimiz bu durum, bizi sürekli uyanık olmaya sevk etmelidir.

Tersinden bakıldığında, İsraililerin yalanlarına itiraz etmeme şeklinde sonuçlanabilecek olanla, onların yalanlarını çürütmekle oyalanmanın neden olabileceği ferdi tatmine karşı etkili bir tutum geliştirmek ve buna göre hem yalanlara kanmamaya çalışmak hem de, Amerika vesayetindeki İsraililerin Filistin ve Kudüs’teki yılan yürüyüşüne karşı çıkmak durumundayız.

Bu doğrultuda, üç gün önce Tel Aviv’e giden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in, Benyamin Netanyahu ile Orta Doğu haritası önünde poz vermesindeki; ya da Hava Kuvvetleri Sekreterliği için ABD Başkanı Joe Biden tarafından aday gösterilen Frank Kendall’ın, seçim vaadi olarak F-35 programından Türkiye’yi tamamen saf dışı bırakacağını vaat etmesindeki nedenleri bilmeye ve bildirmeye mecbur olduğumuz kadar, İsraililerin iki bin beş yıl önceki duruma yaslanarak Filistin’de hak iddialarını da çürütmek zorundayız.

Aynı şekilde, İsrail’in Kudüs’teki haramiliğinin ve on bir gün boyunca Gazze’de yüzlerce insanı katletmesinin ardından bölgeye apar-topar geliveren Blinken’in, Kudüs Konsolosluğunun tekrar açılacağını söyleyerek Filistinlilere bir parmak bal uzatmasının yanı sıra, İsraililere işgali sürdürmeleri için hangi destekleri ve garantilerini verdiğini de bilmiyoruz, ki, bunları ortaya koymak yine bize düşüyor.

#Filistin
#Kudüs
#Siyaset
#İsrail
#Gazze
3 yıl önce
Filistin/Kudüs siyasetinde iki artı iki dört etmez
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler