|
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler

Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“İnfak eden hiçbir kimse ve tasadduk eden hiçbir kimse hikmet sözünden daha faziletli bir infak yapmamış ve sadaka vermemiştir. Zira bilge ve âlim bir kimse hikmetle konuştuğunda bütün dinleyiciler ondan bir fayda elde ederler.”

“Hikmet kelamından bir söz ne güzel hediyedir ve ne güzel atiyedir ki, mümin bir insan onu dinler de sonra mümin kardeşine hediye etmek için dürüp saklar.”

Hikmetli bir sözle halka fayda sağlamada Resûlullah’ı taklit eden büyüklerimiz, irfan ehlini ‘sözlerinden seçkinlere de halka da mutlaka bir pay düşen zatlar’ olarak tanımlamakla hikmetli sözü her düzeyde anlaşılan olma zemininde tutarken, aynı zamanda ona dünya hayatını, dünyanın ahiretin tarlası olması bakımından da ahiret hayatını güzelleştiren bir özellik yüklemişlerdir.

Ekrem Demirli
tercümesiyle,
İbnü’l-Arabî
’nin
Fütuhât-ı Mekkiyye
’sinden seçtiğimiz sözleri naklederken de mezkûr esastan hareket ediyoruz.

Şeyh Muhyiddin diyor ki:

“Bilgi (zahirî anlamıyla) sudur.
Amel
ise yıkanmaktır. Her ikisiyle birlikte temizlik gerçekleşir.” (FM III: 75)
“Güneşin doğuşundan batışına kadar havanın aydınlanma süresi, kendisinde ışık yayıldığı için
nehâr
, yani
gündüz
diye isimlendirilir. Nehâr, nehir kelimesinden türetilmiştir. Nehr, suyun kendi yatağında yayılarak akması demektir.” (FM III: 229)
“Gündüz,
bu âleme dönük Rahmânî bir tecellidir.” (FM IV: 130)

“Gündüz gecenin oğlu olsa bile, onun düşmanlarından biridir; çünkü her gün ve her zaman geceden kaçar.” (FM V: 164)

“Berzahlar
rahat yerleridir. Dikkat ediniz! Allah uykuyu bir dinlenme, yani rahatlık yaptı. Uyku, iki zıt arasında, yani ölüm ve hayat arasındadır. Uyuyan insan ne diridir ne de ölü! İnsanlara söylenen ve fısıldanan işte böyle bilgilerdir.” (FM VI: 226)
“Uyku,
kulu duyu âlemini görmekten berzah âlemini görmeye götüren bir hâldir.” (FM VII: 213)
“Gece
asıldır. Gece karşısında gündüz, Âdem karşısında Havva gibidir.” (FM XIV: 322)
“Gölge,
ışık ve karanlığın neticesidir. Bu nedenle ışık görülürken gölge çıkmayacağı gibi karanlık da ortaya çıkmaz; çünkü ışık karanlığın oğludur. Karanlık ışıkla evlenerek gölgeyi meydana getirir.” (FM ZVI: 284)
“Hz. Peygamber ‘İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar.’ Buyurdu. Uyanmanın sebebi ölümle birlikte Allah’a kavuşmanın gerçekleşmesidir. Can çekişen kişi hakkında ayette ‘Senden perdeni kaldırdık, bugün gözün keskindir.’ (Kaf, 50:22) denilir. Ayette gözün yerine ‘aklın’ denmemiştir. Dünyada bulunduğun her durum bir rüyadır; her kim dünya hayatındayken
rüyayı tabir ederse,
rüyada uyandığını gören birine benzer. Onun uykusu devam ederken uyku içerisinde uyanmış ve rüyasını tabir etmiştir.” (FM XVIII: 73)
“Hz. Peygamber şöyle buyurur: Dünyada bir
yolcu
gibi veya bir misafir gibi bulun ve kendini ölülerden say. Sabahladığında sanki akşam olmayacak, akşamladığında sabaha çıkamayacak gibi kabul et. Sağlığında hastalığın için tedbir al, boş vaktinde meşguliyetin, yaşarken ölümün için tedbir al. Yarın hâlinin ne olacağını bilemezsin.” (XVIII: 425)
“Sezgi (hadîs), duyanın duyduğundan -Rabbi vasıtasıyla değil- kendisiyle algıladığı şeydir. İşte bu -başka bir şey değil-
ilhamdır
. Onu Rabbi vasıtasıyla duyarsa, bu ‘hadîs’ olmaz. Burada ‘Rabbi vasıtasıyla duyar’ sözü, Allah’ın ‘Ben onun kendisiyle duyduğu kulağı olurum’ ifadesine işaret eder.” (FM VI: 321)
İlham
alanların ilhamında genel olarak teklif yoktur.” (FM VI: 324)
“Allah’tan bize gelen şey vahiy değil,
ilhamdır
. Vahiy yolu Hz. Peygamber’in vefatıyla kesilmiştir. Zannetme ki, ilham ilahî haber değildir. Böyle bir zan yanlıştır. İlham ilahî mertebedir ve Allah’ın kişinin görmediği meleğin vasıtasıyla kuluna bildirimidir.” (FM XII: 214)
“Rüyalar,
ilahî haberler ve ilhamlardır.” (XV: 55)
“Nazari bilgiler,
ilham
kaynaklı ilimler nezdinde vehimlerden ibarettir.” (XVII: 252)
“Hayal,
bütün yaratılmışlar içinde nur adını almaya daha layıktır. (…) Hayal, nuruyla idrak ettiği şeyi idrak eder, kendi hükmü yoktur. Hüküm başkasına aittir ki o da akıldır. Öyleyse hata duyuya nispet edilemez. Çünkü kesinlikle bozuk hayal diye bir şey yoktur. Bilakis hayal (ya da duyu) bütünüyle doğrudur.” (FM II: 426)
“Yanılma
rüya
da değildir. (…) Yanılmış olan rüyayı tabir eden tabircidir.” (FM II:428)
“Her insan,
berzah
âleminde kazancıyla rehin, amellerinin suretlerinde hapistir.” (FM II: 429)

“Zan, insanın hakikatine aittir.” (FM III: 78)

“Hüküm hâle uyar ve hüküm hâllerin ve isimlerin yer değiştirmesiyle yer değiştirir.” (FM III: 194)

“Allah,
kalbi kırık
olanlarla beraberdir.” (FM III: 292)
#Ekrem Demirli
#Şeyh Muhyiddin
#rüya
#ilham
2 yıl önce
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler
Shanti Bhadra’nın tuhaf yolculuğu
Kara dinlilerle milletin savaşı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından