|
Ağaçlar mizacımıza dâhildir

Kurgusal fıkra olarak anlatılır:

Hitler ile Stalin, kafelerden birinde izbe bir yere oturmuşlar, fısıltıyla konuşuyorlar.

Kafeye yeni gelen bir meraklı fark ediyor onları. Garsona soruyor: “Şunlar Hitler ile Stalin değil mi?” Garson “Evet” diyor. “Peki, neyi konuşuyor bu katiller?” diye soruyor meraklı. Garson “Müşterinin ne konuştuğuyla ilgilenemeyiz, çok merak ediyorsanız siz gidip sorabilirsiniz” diye cevap veriyor. Garsonun teşvikiyle cesaretlenen meraklı ikilinin yanına gidip soruyor:

“Siz ikiniz, Hitler ve Stalin değil misiniz?”

“Evet” diye cevap veriyorlar.

Meraklı, merak ettiği şeyi soruyor bu kez: “E, neyi konuşuyorsunuz böyle fısıltılı fısıltılı.”

Hitler, gayet pişkin bir eda ile “Üçüncü dünya savaşını planlıyoruz. Bu savaşta bir milyar insan, bir de bir bisikletçi ölecek” diyor.

Meraklı şaşkın şaşkın olarak soruyor: “Bir milyar insanı anladım da, neden bir bisikletçi?”

Hitler, Stalin’e bakarak diyor ki: “Bak sana demedim mi, bir milyar insanın ölmesinin hiçbir önemi yok, önemli olan bir bisikletçinin ölmesidir.”

Gezi eşkıya kalkışmasının “bisikletçisi” ağaçlardı, hem de kesilmedikleri halde kesildi/kesiliyor algısı oluşturulan ağaçlar...

Hafıza sahipleri iyi hatırlayacaklardır: Olayların ilk üç beş gününde devlet ve vatandaşın mallarına karşı yapılan tecavüzün maddi boyutu, Gezi eşkıyasının toplamının mal varlığından kat be kat daha fazlaydı. Ama işte yaratılmak istenilen ve ilk günlerde etkili de olan malum algıyla, yani fıkradakine göre bisikletçiyle, gerçeğine göre ağaçlarla yapılan propaganda, orada yitirilen canların ve malların daima önünde oldu ki, şuursuz insanların nezdinde de hâlâ böyle bulunuyor.

“Peki, neden ağaç?” diye sormaya gerek var mı? Bence yok, çünkü bu ülkenin kültürüne tabi olanlar için ağaç bir nimettir; ağaç, yeşildir, canlılık anlamında yaştır. Bu nedenle atasözlerimizde yeşil/yaş kesenle, baş kesen eşitlenmiştir.

Öte yandan öz nitelikleriyle ağaçlar, âlemin özü olan insanın mizacını da sembolize ede gelmişlerdir: Kayın gibi sert, ardıç gibi dayanıklı, kavak gibi çürük, yeryüzüne zeytin gibi bağlı, salkım söğüt misali hüzünler salan, gönlü nar ağacı gibi çiçeklenen, leylâk ağacı gibi güzel kokandır... insan!

Aynı zamanda meradaki koyun, denizdeki balık, doğadaki yabani hayvan, topraktaki maden... kadar da insanın faydasına mahsus olan ağaç, ancak yaşaması konusunda yürütülen büyük hizmetlerin de ilk muhataplarındandır. Ayrıca bu hizmetlerin sahipleri sevilmiş, kıymetli insanlardır.

Bu manada, 11 Kasım’da ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ dolayısıyla, birincisi Devlet Başkanı’ndan belediye başkanlarına... mezkur hizmette bulunanları iki yönden tebrik etmemiz gerekir: Bizzat ağaç dikerek kamuya örneklik ve önderlik ettikleri için, ikincisi ise: Söz konusu günü devlet vakarına, ağır başlılığına uygun bir şekilde nümayişsiz, şovsuz, çığlıksız, rolsüz olarak saf bir samimiyetle icra ettikleri için.

Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’ın Milli Ağaçlandırma Günü’ndeki tutumunu buna örnek olarak verebiliriz.

Başkan Yıldız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ ilan edilen 11 Kasım’da Zeytin Ağacı Dikme Kampanyası başlattı.

Kampanya kapsamında belediyenin başkanlık binasının önü başta olmak üzere muhtarlıkların ve okulların bahçesinde, park ve bahçelerde barışın ve kardeşliğin sembolü olan 3 bine yakın zeytin ağacı fidanı toprakla buluşturuldu. Ayrıca Beyoğlu Belediyesi’nin tarihi başkanlık binasının merdivenlerinin sağına ve soluna 350 yaşın üstünde olan iki adet zeytin ağacı dikildi.

Ayrıca, Başkan Yıldız kampanya kapsamında, yabancı ülkelerin İstanbul’da bulunan konsolosluklarına, dini cemaat liderlerine, İstanbul Valiliği’ne, İstanbul Müftülüğü’ne ve tüm ilçe belediyelere barış ve kardeşliğin sembolü olan zeytin ağacı fidanı göndererek, bulundukları kurumun bahçelerine dikmeleri ricasında bulundu.

Konu bizler yani Türk insanı olunca, “Neden zeytin ağacı?” sormak zaittir artık. Kitabî dinlerde ve dolayısıyla kadim kültürlerde önemli bir karşılığı olan zeytin ağacı, yukarıda da kısmen belirttiğim gibi, ağaç olarak ömrünün uzunluğunun yanısıra, meyvesinin çok çeşitli faydasıyla da, simgesel olarak insan mizacında mündemiçtir.

AHMET KEKEÇ’E RAHMET

Yukarıdaki satırları yazarken geldi, kardeşim Ahmet Kekeç’in vefat haberi. Ankara’daki üniversite günlerinden beri tanıdığım Ahmet, dolu dolu, gürül gürül yaşadı. Başını hep dik ve kelimelerini dipdiri tuttu. Kardeşime rahmet, ailesine, dostlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

#Ağaçlar
3 yıl önce
Ağaçlar mizacımıza dâhildir
Sırrı abiye ne oldu?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim